Çin Kalkınma Modeli ve Yeni İpek Yolu

deniz istikbal

Deniz İSTİKBAL – 08 Ağustos 2024

 

Satın alma gücü paritesine göre dünyanın en büyük ekonomisi olan Çin, 1971-2024 döneminde ciddi bir kalkınma hamlesi gerçekleştirdi. 1971’de küresel ticaretin yüzde 1’ini gerçekleştiren ülke günümüzde dünyanın en büyük ihracatçısı oldu. Kişi başı gelirde Hindistan’ın gerisinde yer alan ülke dünya ortalamasının üzerine çıktı. Küresel imalat sanayi çıktısının yüzde 30’undan fazlasını gerçekleştiren ülke teknolojik trendlere yön verir hale geldi. 2024 itibariyle 18,5 trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğe erişen Çin’in nasıl bir modelle kalkınmasını gerçekleştirdiği hala tartışılmaya, araştırılmaya ve analiz edilmeye devam ediyor. 800 milyar dolara yaklaşan dış ticaret fazlası ve 3,5 trilyon doları aşan merkez bankası rezervleriyle Çin küresel yönetimde daha fazla söz sahibi oluyor. Avrupa Birliği Çinli firmalarla rekabet konusunda elini güçlendirmek için Pekin’den imtiyazlar isterken ABD Asyalı rakiplerine ticari engeller koyuyor. Ticaret savaşları olarak isimlendirilen süreç 2008 Finans Krizinden sonra daha görünür hale gelirken Çin’in ekonomik yükselişine karşı mücadele sertleşiyor.

Çin, 2016’da Yeni İpek Yolu Projesini açıkladı. Günümüze kadar proje için 1 trilyon dolarlık yatırım gerçekleştiren ülke 2,5 trilyon dolarlık yatırım stokuna erişti. 2000’ler sonrası 2 trilyon dolarlık projeyi dünya genelinde tamamlayan Çin 200 milyar dolarlık da kredi verdi. Kredileri insani ve kalkınma yardımları takip etti. Avrupa’nın ardından en fazla yatırımı Afrika’ya yapan Çin dış ticaretini gelişmiş ülkelerin yanı sıra gelişmekte ve az gelişmiş ülkelerle de artırdı. En fazla yatırım yapılan ülkelerin başında ABD gelirken ilk sıralarda Nijerya, Avusturalya, Kanada, Angola, Brezilya, Pakistan ve Cezayir gibi aktörler yer aldı. Kredi verilen ülkeler ise daha çok az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler oldular. İnsani yardımlarda da az gelişmiş ülkeler öne çıktı. Küresel ticaretin en büyük aktörü haline gelen ve üretimin sürdürülmesi için doğal kaynaklara ihtiyaç duyan Çin altyapı yatırımlarına küresel düzeyde ciddi derecede önem verdi. Enerji, ulaşım, değerli metal ve iletişim gibi sektörlere yatırımlar yapan Çin her yıl ortalama 200 milyar dolara yakın dış yatırım gerçekleştiren bir aktöre dönüştü. Otoriterlik eleştirilerine maruz kalan bir ülke olarak Çin eleştirileri dünya genelinde yatırımlarla dengeledi. Dış ticaret açıklarını, yapılan yatırımları ve verilen kredileri siyasi istekler haline getiren Çin alternatif blokları öne çıkardı. BRICS, Şanghay İşbirliği Örgütü, Asya Altyapı Yatırım ve Kalkınma Bankası, Yeni Kalkınma Bankası ve Yeni İpek Yolu Projesi yaratılan alternatiflere örnek olarak verilebilir.

Yeni İpek Yolu Projesi, Çin sermayesini daha küresel hale getirirken ulaşım hatlarını geliştirmeyi amaçlıyor. Kazakistan’dan Avrupa’ya uzanan proje denizler üzerinden alternatif güzergahları içeriyor. Çin’in üretim gücü ve refah düzeyi arttıkça yatırımlar dünya geneline yayılıyor. Bunun bir sonucu olarak Çin kalkınma modeline olan ilgi de artış gösteriyor. Çin Komünist Partisi (ÇKP) yaşanılan değişimden en fazla yararlanan aktörlerden biri olarak öne çıkıyor. ÇKP’nin dünya genelinde tanınırlığı artıyor ve liberal büyüme modeline alternatif olarak sunuluyor. Demokratikleşmenin refah getireceği algısı gevşiyor ve Batılı kurumlara karşı yaratılan alternatifler daha fazla tercih ediliyor. Ek olarak IMF ve Dünya Bankası gibi kurumlarda Çin’in oy verme oranı artış gösteriyor. Sonuç olarak dünya merkez bankalarındaki rezervlerin yüzde 25’i Çin Merkez Bankasında bulunuyor. İktisadi gücün artışı belli bir zaman sonra siyasi etki kapasitesini genişletiyor. Böylelikle Çin Kalkınma Modeli, Yeni İpek Yolu Projesiyle daha global hale geliyor.

Deniz İSTİKBAL – 08 Ağustos 2024

 

Satın alma gücü paritesine göre dünyanın en büyük ekonomisi olan Çin, 1971-2024 döneminde ciddi bir kalkınma hamlesi gerçekleştirdi. 1971’de küresel ticaretin yüzde 1’ini gerçekleştiren ülke günümüzde dünyanın en büyük ihracatçısı oldu. Kişi başı gelirde Hindistan’ın gerisinde yer alan ülke dünya ortalamasının üzerine çıktı. Küresel imalat sanayi çıktısının yüzde 30’undan fazlasını gerçekleştiren ülke teknolojik trendlere yön verir hale geldi. 2024 itibariyle 18,5 trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğe erişen Çin’in nasıl bir modelle kalkınmasını gerçekleştirdiği hala tartışılmaya, araştırılmaya ve analiz edilmeye devam ediyor. 800 milyar dolara yaklaşan dış ticaret fazlası ve 3,5 trilyon doları aşan merkez bankası rezervleriyle Çin küresel yönetimde daha fazla söz sahibi oluyor. Avrupa Birliği Çinli firmalarla rekabet konusunda elini güçlendirmek için Pekin’den imtiyazlar isterken ABD Asyalı rakiplerine ticari engeller koyuyor. Ticaret savaşları olarak isimlendirilen süreç 2008 Finans Krizinden sonra daha görünür hale gelirken Çin’in ekonomik yükselişine karşı mücadele sertleşiyor.

Çin, 2016’da Yeni İpek Yolu Projesini açıkladı. Günümüze kadar proje için 1 trilyon dolarlık yatırım gerçekleştiren ülke 2,5 trilyon dolarlık yatırım stokuna erişti. 2000’ler sonrası 2 trilyon dolarlık projeyi dünya genelinde tamamlayan Çin 200 milyar dolarlık da kredi verdi. Kredileri insani ve kalkınma yardımları takip etti. Avrupa’nın ardından en fazla yatırımı Afrika’ya yapan Çin dış ticaretini gelişmiş ülkelerin yanı sıra gelişmekte ve az gelişmiş ülkelerle de artırdı. En fazla yatırım yapılan ülkelerin başında ABD gelirken ilk sıralarda Nijerya, Avusturalya, Kanada, Angola, Brezilya, Pakistan ve Cezayir gibi aktörler yer aldı. Kredi verilen ülkeler ise daha çok az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler oldular. İnsani yardımlarda da az gelişmiş ülkeler öne çıktı. Küresel ticaretin en büyük aktörü haline gelen ve üretimin sürdürülmesi için doğal kaynaklara ihtiyaç duyan Çin altyapı yatırımlarına küresel düzeyde ciddi derecede önem verdi. Enerji, ulaşım, değerli metal ve iletişim gibi sektörlere yatırımlar yapan Çin her yıl ortalama 200 milyar dolara yakın dış yatırım gerçekleştiren bir aktöre dönüştü. Otoriterlik eleştirilerine maruz kalan bir ülke olarak Çin eleştirileri dünya genelinde yatırımlarla dengeledi. Dış ticaret açıklarını, yapılan yatırımları ve verilen kredileri siyasi istekler haline getiren Çin alternatif blokları öne çıkardı. BRICS, Şanghay İşbirliği Örgütü, Asya Altyapı Yatırım ve Kalkınma Bankası, Yeni Kalkınma Bankası ve Yeni İpek Yolu Projesi yaratılan alternatiflere örnek olarak verilebilir.

Yeni İpek Yolu Projesi, Çin sermayesini daha küresel hale getirirken ulaşım hatlarını geliştirmeyi amaçlıyor. Kazakistan’dan Avrupa’ya uzanan proje denizler üzerinden alternatif güzergahları içeriyor. Çin’in üretim gücü ve refah düzeyi arttıkça yatırımlar dünya geneline yayılıyor. Bunun bir sonucu olarak Çin kalkınma modeline olan ilgi de artış gösteriyor. Çin Komünist Partisi (ÇKP) yaşanılan değişimden en fazla yararlanan aktörlerden biri olarak öne çıkıyor. ÇKP’nin dünya genelinde tanınırlığı artıyor ve liberal büyüme modeline alternatif olarak sunuluyor. Demokratikleşmenin refah getireceği algısı gevşiyor ve Batılı kurumlara karşı yaratılan alternatifler daha fazla tercih ediliyor. Ek olarak IMF ve Dünya Bankası gibi kurumlarda Çin’in oy verme oranı artış gösteriyor. Sonuç olarak dünya merkez bankalarındaki rezervlerin yüzde 25’i Çin Merkez Bankasında bulunuyor. İktisadi gücün artışı belli bir zaman sonra siyasi etki kapasitesini genişletiyor. Böylelikle Çin Kalkınma Modeli, Yeni İpek Yolu Projesiyle daha global hale geliyor.

En Çok Okunanlar!