Altını çizenlerle üstünü çizenler

Bercan TUTAR – 09 Şubat 2024

 

Siyonist İsrail rejimine verdiği koşulsuz destek nedeniyle hegemonik ölüm döşeğindeki ağrıları daha da artan son süper güç ABD ve post-modern imparatorluk girişimi (Avrupa Birliği projesi) bir pastişe dönüşen Avrupa, Vietnam ve Irak’tan sonra şimdi de Gazze sendromuna maruz kalmanın acziyetiyle cebelleşiyorlar.

Çünkü 126’ıncı gününe giren Gazze’ye yönelik saldırılar ABD, Avrupa ve İsrail’in aleyhine dönmeye başladı. Gazze’de devreye sokulan barbar soykırım projesi daha şimdiden tarihe ABD’nin gerilemesini hızlandıran ir stratejik bir hata olarak geçmiş durumda. ABD ve Avrupa’nın 1917’den beri her tür desteği verdiği Siyonist İsrail projesinin de artık akamete uğrayacağı anlaşıldı.

Çünkü üstün askeri güçlerine rağmen İsrail, ABD ve Avrupa siyasi hezimet yaşıyor. Oysa bir çok kurtuluş ve özgürlük mücadelesi için askeri ve siyasi başarı yan yana ilerler. Filistin’de ise bu gerçeği ters yüz eden bir gelişme yaşanıyor. Ordusu olmayan Filistin’in Direniş Hareketi Hamas en son teknolojiyle donatılmış Siyonazilere kök söktürüyor.

Yetimler ordusu Hamas’ın Siyonistlere karşı ezici bir askeri üstünlük sağlayacak silahlardan yoksun olmasına rağmen elde ettiği siyasi zafer, jeo-politik literatürde ‘Filistin paradoksu’ olarak anılıyor.

Gazze’deki direniş İsrail ve ABD’nin küresel desteğinde kan kaybı yaşanmasına yol açarken Filistin şimdi hiç olmadığı kadar siyasi hedefi olan devletleşmeye çok yaklaşmış bulunuyor.

Son Gazze soykırımındaki kayıplar İsrail’in Filistinlilere yönelik 75 yıllık saldırılarında öldürülen, yaralanan ve yerinden edilen Filistinlilerin korkunç maliyeti ile karşılaştırılınca eşi benzeri görülmemiş tabloya işaret ediyor. 1948’deki Nakba’da bile bu düzeyde bir ölüm ve yıkım yaşanmamıştı.

Siyasi yenilgi dışında silahların asimetrisi göz önüne alındığında, Hamas karşısında yüksek askeri kayıplara maruz kalan bir İsrail var karşımızda. Çünkü İsrail, asıl hedefi olan Hamas’ı yok edemedi. Üstelik bundan sonra yok edemeyeceği de ortaya çıktı.

Şu ana kadar İsrail tarafından yalnızca bir Hamas lideri öldürüldü. İsrail ordusunun saldırısının amansız ve barbar doğası, Hamas’ın önümüzdeki süreçte üye toplamaya devam etmesini daha da hızlandıracaktır.

Siyasi açıdan dünya çapında destek kaybı yaşadı İsrail. Bu durum, Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) İsrail’e yönelik soykırım suçlamalarıyla ilgili şu anda devam eden soruşturmasıyla da tescillendi.

Ağır bedelli direnişle elde edilen siyasi zafer anlamında Filistin paradoksu kurtuluş mücadeleleri tarihinde alışılmadık bir durum değil. 1968’deki Vietnam Tet saldırısı askeri bir başarısızlıktı, ancak üstün askeri güce sahip ABD karşısında Vietnam sonunda siyasi zaferi elde eden taraf oldu.

Güney Afrikalı direniş güçleri de apartheid’e karşı uzun mücadelesinde 1960’taki Sharpeville katliamı ve 1976’daki Soweto ayaklanmasında iki ağır askeri hezimet yaşadı. Fakat buna rağmen beyaz ırkçı rejimi siyasi olarak alt etmeyi başardılar.

Benzer şekilde dünya kamuoyunun siyasi desteğini kaybeden ve ağır bir hezimet yaşayan İsrail ve yandaşları şimdi Gazze sendromundan kurtulmak için çırpınıyor. Çünkü UAD’nin kararı, İsrail devletinin ve müttefiklerinin, özellikle de ABD ve İngiltere’nin küresel izolasyonu ve yenilgisinin somut örneğidir. İsrail ve destekçileri BM Genel Kurulu’nda küçük bir azınlık artık. İsrail ordusunun Gazze’de uyguladığı etnik temizlik, Avrupa Birliği’ni bile ateşkes çağrısı yapmaya itti.

Bu durum sadece İsrail için değil destekçisi ABD ve Avrupa için de bir gerilemeye, zayıflamaya ve potansiyel anlamda bir çöküşe işaret ediyor. ABD, aralarında Çin’in de bulunduğu en büyük silah harcaması yapan 10 ülkenin toplamından daha fazla harcama yapıyor. Dünyanın en çok silah üreten ülkesi. Ordusu dünyanın en donanımlı ordusu. Kuvvet yansıtma kapasiteleri eşsiz.

Ancak bütün bu askeri üstünlükle destek verdiği İsrail rejimi, Hamas’ı yenemiyor. Sadece savunmasız ve masum çocuklarla kadınları katledebiliyorlar.

Nasıl Irak savaşından sonra ABD yerine küresel ve bölgesel rakiplerinin Ortadoğu’daki gücü arttıysa benzer şekilde Gazze’deki barbarlıktan sonra da İsrail ve destekçisi ABD yerine hedef seçilenlerin nüfuzu artmaya başlayacak.

Bu bağlamda birçok Batılı uzman ABD’nin stratejik hatası olarak sanki Ortadoğu hâlâ Irak savaşı öncesindeki gibiymiş gibi İsrail’e toptan ve koşulsuz destek vererek işlevsizliği kanıtlanmış askeri politikasını sürdürmesi olduğunun altını çiziyor.

Görünen o ki Vietnam ve Irak sendromuna bir de Gazze sendromu eklendi. Gazze’den sonra İsrail, ABD ve İngiltere’nin izolasyonu ve askeri üstünlüklerinin yıkıcılığı olmasa bile etkisizliği daha da pekişecek. Avrupa’da ise siyasi ve ekonomik çöküş daha da derinleşecek. Zira iktisadi süper güçlerden Avrupa’nın yuvarlandığı mali kriz her ülkede ulusal bir devrime dönüşüyor. Daha şimdiden çiftçiler ve diğer kesimlerin başlattığı isyan dalgası kıtayı kasıp kavurmaya başladı.

Ukrayna’ya karşı yürüttüğü vekâlet savaşında yaşadıkları hezimeti unutmak için İsrail ile birlikte Gazze’ye saldıran ABD ve Avrupa, şimdi daha beter bir hezimetle karşı karşıya.

Batı dışı dünyayı hakir gören Batılı uzmanlar ve siyasiler yapılan hataların altını çizerken Filistin’e destek veren dünya ise soykırımcıların üstünü birer birer çiziyor.

bercan tutar bariz

Bercan TUTAR – 09 Şubat 2024

 

Siyonist İsrail rejimine verdiği koşulsuz destek nedeniyle hegemonik ölüm döşeğindeki ağrıları daha da artan son süper güç ABD ve post-modern imparatorluk girişimi (Avrupa Birliği projesi) bir pastişe dönüşen Avrupa, Vietnam ve Irak’tan sonra şimdi de Gazze sendromuna maruz kalmanın acziyetiyle cebelleşiyorlar.

Çünkü 126’ıncı gününe giren Gazze’ye yönelik saldırılar ABD, Avrupa ve İsrail’in aleyhine dönmeye başladı. Gazze’de devreye sokulan barbar soykırım projesi daha şimdiden tarihe ABD’nin gerilemesini hızlandıran ir stratejik bir hata olarak geçmiş durumda. ABD ve Avrupa’nın 1917’den beri her tür desteği verdiği Siyonist İsrail projesinin de artık akamete uğrayacağı anlaşıldı.

Çünkü üstün askeri güçlerine rağmen İsrail, ABD ve Avrupa siyasi hezimet yaşıyor. Oysa bir çok kurtuluş ve özgürlük mücadelesi için askeri ve siyasi başarı yan yana ilerler. Filistin’de ise bu gerçeği ters yüz eden bir gelişme yaşanıyor. Ordusu olmayan Filistin’in Direniş Hareketi Hamas en son teknolojiyle donatılmış Siyonazilere kök söktürüyor.

Yetimler ordusu Hamas’ın Siyonistlere karşı ezici bir askeri üstünlük sağlayacak silahlardan yoksun olmasına rağmen elde ettiği siyasi zafer, jeo-politik literatürde ‘Filistin paradoksu’ olarak anılıyor.

Gazze’deki direniş İsrail ve ABD’nin küresel desteğinde kan kaybı yaşanmasına yol açarken Filistin şimdi hiç olmadığı kadar siyasi hedefi olan devletleşmeye çok yaklaşmış bulunuyor.

Son Gazze soykırımındaki kayıplar İsrail’in Filistinlilere yönelik 75 yıllık saldırılarında öldürülen, yaralanan ve yerinden edilen Filistinlilerin korkunç maliyeti ile karşılaştırılınca eşi benzeri görülmemiş tabloya işaret ediyor. 1948’deki Nakba’da bile bu düzeyde bir ölüm ve yıkım yaşanmamıştı.

Siyasi yenilgi dışında silahların asimetrisi göz önüne alındığında, Hamas karşısında yüksek askeri kayıplara maruz kalan bir İsrail var karşımızda. Çünkü İsrail, asıl hedefi olan Hamas’ı yok edemedi. Üstelik bundan sonra yok edemeyeceği de ortaya çıktı.

Şu ana kadar İsrail tarafından yalnızca bir Hamas lideri öldürüldü. İsrail ordusunun saldırısının amansız ve barbar doğası, Hamas’ın önümüzdeki süreçte üye toplamaya devam etmesini daha da hızlandıracaktır.

Siyasi açıdan dünya çapında destek kaybı yaşadı İsrail. Bu durum, Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) İsrail’e yönelik soykırım suçlamalarıyla ilgili şu anda devam eden soruşturmasıyla da tescillendi.

Ağır bedelli direnişle elde edilen siyasi zafer anlamında Filistin paradoksu kurtuluş mücadeleleri tarihinde alışılmadık bir durum değil. 1968’deki Vietnam Tet saldırısı askeri bir başarısızlıktı, ancak üstün askeri güce sahip ABD karşısında Vietnam sonunda siyasi zaferi elde eden taraf oldu.

Güney Afrikalı direniş güçleri de apartheid’e karşı uzun mücadelesinde 1960’taki Sharpeville katliamı ve 1976’daki Soweto ayaklanmasında iki ağır askeri hezimet yaşadı. Fakat buna rağmen beyaz ırkçı rejimi siyasi olarak alt etmeyi başardılar.

Benzer şekilde dünya kamuoyunun siyasi desteğini kaybeden ve ağır bir hezimet yaşayan İsrail ve yandaşları şimdi Gazze sendromundan kurtulmak için çırpınıyor. Çünkü UAD’nin kararı, İsrail devletinin ve müttefiklerinin, özellikle de ABD ve İngiltere’nin küresel izolasyonu ve yenilgisinin somut örneğidir. İsrail ve destekçileri BM Genel Kurulu’nda küçük bir azınlık artık. İsrail ordusunun Gazze’de uyguladığı etnik temizlik, Avrupa Birliği’ni bile ateşkes çağrısı yapmaya itti.

Bu durum sadece İsrail için değil destekçisi ABD ve Avrupa için de bir gerilemeye, zayıflamaya ve potansiyel anlamda bir çöküşe işaret ediyor. ABD, aralarında Çin’in de bulunduğu en büyük silah harcaması yapan 10 ülkenin toplamından daha fazla harcama yapıyor. Dünyanın en çok silah üreten ülkesi. Ordusu dünyanın en donanımlı ordusu. Kuvvet yansıtma kapasiteleri eşsiz.

Ancak bütün bu askeri üstünlükle destek verdiği İsrail rejimi, Hamas’ı yenemiyor. Sadece savunmasız ve masum çocuklarla kadınları katledebiliyorlar.

Nasıl Irak savaşından sonra ABD yerine küresel ve bölgesel rakiplerinin Ortadoğu’daki gücü arttıysa benzer şekilde Gazze’deki barbarlıktan sonra da İsrail ve destekçisi ABD yerine hedef seçilenlerin nüfuzu artmaya başlayacak.

Bu bağlamda birçok Batılı uzman ABD’nin stratejik hatası olarak sanki Ortadoğu hâlâ Irak savaşı öncesindeki gibiymiş gibi İsrail’e toptan ve koşulsuz destek vererek işlevsizliği kanıtlanmış askeri politikasını sürdürmesi olduğunun altını çiziyor.

Görünen o ki Vietnam ve Irak sendromuna bir de Gazze sendromu eklendi. Gazze’den sonra İsrail, ABD ve İngiltere’nin izolasyonu ve askeri üstünlüklerinin yıkıcılığı olmasa bile etkisizliği daha da pekişecek. Avrupa’da ise siyasi ve ekonomik çöküş daha da derinleşecek. Zira iktisadi süper güçlerden Avrupa’nın yuvarlandığı mali kriz her ülkede ulusal bir devrime dönüşüyor. Daha şimdiden çiftçiler ve diğer kesimlerin başlattığı isyan dalgası kıtayı kasıp kavurmaya başladı.

Ukrayna’ya karşı yürüttüğü vekâlet savaşında yaşadıkları hezimeti unutmak için İsrail ile birlikte Gazze’ye saldıran ABD ve Avrupa, şimdi daha beter bir hezimetle karşı karşıya.

Batı dışı dünyayı hakir gören Batılı uzmanlar ve siyasiler yapılan hataların altını çizerken Filistin’e destek veren dünya ise soykırımcıların üstünü birer birer çiziyor.