omer memoğlu 24 mart

Öğr. Gör. Ömer Memoğlu – YUTAM Başkanı – 24 Mart 2025

 

21. yüzyılda denizlerin paylaşım mücadelesi kapsamında küresel bir rekabet yaşanmaktadır. Enerji jeopolitiği bağlamında değerlendirildiğinde denizlerdeki hidrokarbon rezervleri küresel güçlerin/küresel enerji şirketlerinin iştahını kabartmaktadır. Özellikle, Doğu Akdeniz sahip olduğu hidrokarbon rezervleri bakımından oldukça zengin kaynaklara ev sahipliği yapmaktadır. ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi’nin 8 Nisan 2010 tarihli raporuna göre bölgede Türkiye’nin yaklaşık 572 yıllık enerji ihtiyacını karşılayabilecek seviyede hidrokarbon rezervi bulunduğu gibi Avrupa’nın ise yaklaşık 30 yıllık enerji ihtiyacını karşılayabilecek hidrokarbon rezervi bulunduğu ifade edilmektedir.

Bu kapsamda karşılıklı kıyıları bulunan kıyıdaş devletler arasında münhasır ekonomik bölge (MEB) antlaşmaları gerçekleştirebildiği gibi MEB sınırlandırılması çerçevesinde ciddi anlaşmazlıklar, tartışmalı alanlar ve diplomatik krizler yaşanabilmektedir. Özellikle Türkiye’nin Libya ile gerçekleştirdiği Libya-Türkiye MEB antlaşması, emperyalizmin bölgedeki oyununu bozmuş ve Yunan-Rum tezlerini çökerten bir stratejinin “Batı’daki Türk Kılıcı/Türk Kalkanı” olmuştur.

om 1

Harita 1. Libya-Türkiye MEB Antlaşması

Tarihe baktığımızda denizlere/denizlerine önem veren, güçlü donanmalar kuran devletlerin önce bölgesel ardından ise küresel güç hâline geldiğini, denizlerden/denizlerinden uzaklaştıklarında ise yok olmaya mahkûm olduklarını görürüz. O nedenle güçlü bir donanmaya sahip olmak cihanşümul olmanın (cihan devleti olmanın) en önemli unsurlarındandır/gerekliliklerindendir. Osmanlı Devleti’nin Kaptan-ı Derya’sı Barbaros Hayreddin Paşa, “Denizlere hâkim olan, cihana hâkim olur.” sözü ile bizlere bu vizyonu işaret etmiştir. Cihanşümul bir Türkiye’nin inşası adına sahip olduğumuz denizlerin önemini bilen, denizlerdeki hak ve menfaatlerini koruyan/kollayan, denizlerinden istifade edebilen ve güçlü bir donanmaya sahip olan bir Türkiye’nin inşa edilmesi adına gerçekleştirilen çalışmalar hayati öneme sahiptir.

 

TCG Anadolu: Türkiye’nin Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi

Dünyanın ilk S/İHA gemisi olma özelliğine sahip olan TCG Anadolu (Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi) bu stratejiye (Cihanşümul Türkiye vizyonuna) bir örnektir. TCG Anadolu, Türkiye’nin savunma ve denizcilik stratejisinde bir dönüm noktası olarak inşa edilen çok maksatlı amfibi hücum gemisidir. 231 metre uzunluğunda ve 27.079 ton deplasmana sahip olan gemi hem amfibi harekât kabiliyeti hem de insansız hava araçlarıyla donatılmış bir hafif uçak gemisi olarak görev icra edebilecek şekilde tasarlanmıştır.

Gelişmiş komuta-kontrol sistemleri ile donatılan TCG Anadolu, Aselsan ve Havelsan’ın entegrasyonuyla yerli savaş yönetim sistemi GENESIS-ADVENT’i kullanmaktadır. Gemi, 9.000 deniz mili menzil ve 50 gün denizde kalabilme kapasitesiyle uzun menzilli askerî operasyonlar ve insanî yardım görevleri için kritik bir platform sunmaktadır. Ayrıca 46 tank, 77 hafif araç ve çeşitli çıkarma gemileri taşıyabilme yeteneğiyle kara harekâtlarında da etkin bir rol üstlenebilmektedir.

İlginizi çekebilir!  Mavi Vatan’da tarihi gün!

Savunma sistemleri açısından, TCG Anadolu modern hava tehditlerine karşı Phalanx CIWS, RAM hava savunma sistemi ve ASELSAN üretimi 25 mm STOP stabilizeli top sistemleriyle donatılmıştır. Elektronik harp kabiliyeti yüksek olan gemi, dalgıç tespit sonarından kızılötesi izleme sistemlerine kadar gelişmiş sensörlerle desteklenmiştir. Türk Deniz Kuvvetleri’nin harekât kabiliyetini artıran bu platform, gelecekte Bayraktar TB3 gibi insansız hava araçları ve dikey iniş-kalkış yapabilen uçaklarla donatılarak güç çarpanı olmayı hedeflemektedir (testler devam etmektedir). TCG Anadolu hem bölgesel caydırıcılık hem de uluslararası operasyonel esneklik/kabiliyet sağlayarak Türkiye’nin savunma sanayii alanındaki millî kabiliyetlerini ileri seviyeye taşıyan stratejik bir unsur olarak öne çıkmaktadır.

om 2

Bayraktar TB3: Mavi Vatan’da Stratejik Bir Dönüm Noktası

Bayraktar TB3 SİHA, TCG Anadolu gemisinde gerçekleştirdiği başarılı iniş ve kalkış testleriyle dünya havacılık ve denizcilik tarihinde kritik bir ilke imza atmıştır. Kısa pistli gemilerden operasyon kabiliyeti kazanan ilk silahlı insansız hava aracı olan TB3, Türkiye’nin askerî ve teknolojik yetkinliğini deniz aşırı operasyonlarda genişletecek bir sistem olarak konumlanmaktadır.

Yerli PD-170 motoru ile yüksek irtifa testlerini tamamlayan TB3, rampa kalkışları ve uzun süreli uçuş performansıyla stratejik caydırıcılık kapasitesini artırmaktadır. ASELFLIR-500 gibi millî keşif-gözetleme sistemleriyle donatılan TB3, görüş hattı ötesi haberleşme yeteneği sayesinde istihbarat, keşif ve taarruz operasyonlarında etkin bir güç çarpanı olarak öne çıkmaktadır.

Türkiye’nin Mavi Vatan Doktrini çerçevesinde deniz gücüne entegre edilen bu sistem, askerî doktrinde yeni bir dönem başlatmakta ve insansız hava teknolojilerinin deniz kuvvetleriyle uyumunu/entegrasyonunu küresel ölçekte yeniden tanımlamaktadır. Türkiye, TCG Anadolu ile dünya denizlerine güç aktarım kabiliyeti kazandığı gibi, TCG Anadolu’dan dikey iniş-kalkış yapabilen Bayraktar TB3 SİHA ile küresel oyun bozucu bir aktör hâline gelmiştir.

om 3 türkiye

Mavi Vatan’ın Yeni Güç Çarpanı: Millî Uçak Gemisi (MUGEM)

Millî Uçak Gemisi (MUGEM) Dizayn Proje Ofisi tarafından tasarlanmıştır. Türkiye’nin deniz aşırı harekât kabiliyetini stratejik düzeyde artıracak ve donanmasının küresel çapta güç projeksiyonunu destekleyecek kritik bir savunma platformu olarak öne çıkmaktadır. 285 metre uzunluk, 72 metre genişlik ve 60.000 ton deplasman ağırlığı ile MUGEM, 50’ye kadar insanlı ve insansız hava aracını taşıyabilecek kapasitede tasarlanmıştır.

Uçuş güvertesinde STOBAR sistemi ile rampa destekli kalkış ve halatlı yakalama sistemi ile iniş kabiliyeti sunarken, Bayraktar TB3, ANKA-3, KIZILELMA ve HÜRJET gibi yerli hava platformlarını destekleyerek Türkiye’nin hava-deniz entegrasyonunda bağımsızlık seviyesini yükseltecektir. Yüzde 85’in üzerinde yerlilik oranına sahip olacak gemi, ADVENT savaş yönetim sistemi ve MIDLAS dikey atım sistemi gibi yerli mühimmat ve elektronik harp sistemleri ile donatılarak caydırıcılığını artıracaktır.

İlginizi çekebilir!  Kızılcık Şerbeti Demet kimdir? Kızılcık Şerbeti Demet gerçek adı ne, öldü mü, diziden ayrıldı mı? Kızılcık Şerbeti oyuncuları

Stratejik açıdan değerlendirildiğinde, MUGEM’in 10.000 deniz mili menzili ve 25 knots azami hızı, Türkiye’nin küresel denizlerde sürekli varlık gösterebilmesini sağlayacak ve ileri savunma hatlarını güçlendirecektir. Sessiz pervane ve akustik iz azaltma teknolojileri ile düşman unsurlar tarafından tespit edilmesi zorlaştırılmış, su üstü ve su altı tehditlere karşı gelişmiş şok dayanıklılığı sağlanmıştır. Modüler inşa tekniği sayesinde hızlı üretim süreci ve maliyet avantajı sunan MUGEM, aynı zamanda insanî yardım operasyonları ve afet destek görevleri için de adapte edilebilir yapısıyla çok rollü bir kuvvet çarpanı olacaktır. Bu özellikleriyle MUGEM, Türkiye’nin deniz gücünü bölgesel bir aktörden küresel bir deniz kuvvetine dönüştürme potansiyeli ile Cihanşümul Türkiye vizyonunu hayata geçirecektir.

om 4

Sonuç Yerine

21. yüzyılda denizlerin paylaşım mücadelesi bağlamında münhasır ekonomik bölge (MEB) sınırlandırılması antlaşmaları ve denizler üzerindeki hâkimiyet bağlamında güçlü donanmalar inşa ederek güç aktarım kapasitesi kazanmak bölgesel ve küresel jeopolitikte önem arz etmektedir. Küresel güçlerin jeopolitik ve ekonomik stratejilerinin merkezinde denizler ve denizlerden çıkarılan hidrokarbon rezervleri yer almaktadır.

Türkiye, Mavi Vatan Doktrini çerçevesinde denizlerdeki misak-ı milli’sini belirlemiş, Libya ile karşılıklı kıyılarına istinaden Libya-Türkiye MEB antlaşmasını imzalayarak emperyalizmin bölgedeki oyununu bozmuş ve Cihanşümul Türkiye vizyonu doğrultusunda donanmasını daha da güçlendirmek adına TCG Anadolu ve MUGEM gibi stratejik projelere imza atmaktadır.

TCG Anadolu ve Bayraktar TB3 gibi projelerle başlayan bu stratejik dönüşüm, MUGEM (Millî Uçak Gemisi) ile daha da güçlenmektedir. MUGEM’in yüksek yerli üretim oranı, uzun menzil, gelişmiş savunma sistemleri ve çok rollü yapısıyla Türkiye’nin deniz aşırı operasyon kabiliyetlerini küresel ölçekte genişletmesi/artırması beklenmektedir. Çin basını MUGEM’den “Türkiye’nin bu projeyle denizcilikte bağımsızlık ve bölgesel üstünlük hedefi açıkça görülüyor.” şeklinde bahsetmiştir.

MUGEM, Türkiye’nin sadece bölgesel güç olma hedefini değil, aynı zamanda küresel ölçekteki savunma projeksiyonlarını destekleyen kritik bir platformdur. Yüksek teknolojiye sahip savaş yönetim sistemleri, uçakları ve diğer savunma sistemleriyle Türkiye’nin deniz gücü artık sadece kendi sınırları/kendi denizleri içinde değil, dünya denizlerinde de etkin bir varlık gösterebilecektir. Bu bağlamda değerlendirildiğinde Türkiye, MUGEM ile deniz gücünü sadece küresel bir güce dönüştürmekle kalmayıp, aynı zamanda uluslararası ilişkilerindeki konumunu güçlendirecek caydırıcılık oluşturabilecek ve küresel güvenlikte belirleyici bir rol oynayabilen bir aktöre/küresel güce dönüşecektir.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.