Fidan, Bosna Hersek’te yayımlanan Stav dergisine 2 Ağustos’ta verdiği mülakatta gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve soruları yanıtladı.
İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına ilişkin Fidan, “Bu trajedi 7 Ekim’de başlamadı. 7 Ekim, görmezden gelinen bir sorunun kendini tekrar dışa vurmasıdır. Nedir o sorun? Filistin coğrafyasındaki işgal sürecinin yıllardır devam etmesidir. İsrail, Filistinlilerin topraklarını çalma alışkanlığından vazgeçmiyor. Filistinlilerin gerçek anlamda bir devlet sahibi olmaları engelleniyor. Şunu unutuyorlar: Filistin devleti kurulmadıkça, o coğrafyada hiç kimseye huzur olmayacak.” değerlendirmesinde bulundu.
Fidan, İsrail’in kendi güvenliğini sağlama bahanesiyle Gazze’yi yerle bir ettiğini, çoluk çocuk, yaşlı, kadın demeden herkesi katlettiğini söyleyerek, Gazze’deki vahşetin, mevcut dünya düzeninin acziyetini gözler önüne serdiğini kaydetti.
Gazze’de temel insani değerlerin tümünün ayaklar altına alındığını vurgulayan Fidan, insani yardımların ulaştırılmasına dahi izin verilmediğini kaydetti.
Bakan Fidan, “Gazze’yi topyekun hedef alan İsrail, insanları sadece bombardımanla değil, aç susuz bırakmak suretiyle de sistematik bir şekilde yok ediyor. İsrail’in Filistinlilere tahammülü yok. İsrail’in, Filistinli mültecilere temel hizmetler sunan Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşu UNRWA’yı felç etmesi de bunu teyit ediyor.” ifadesini kullandı.
Srebrenitsa’daki soykırım, insanlık tarihine bir kara leke olarak geçti
Avrupa’nın göbeğinde, 29 yıl önce “korkunç bir kıyım” yaşandığını söyleyen Fidan, “Srebrenitsa’daki soykırım, insanlık tarihine bir kara leke olarak geçti.” değerlendirmesinde bulundu.
Fidan, “Yıllar sonra Uluslararası Adalet Divanı (UAD), bilahare de Birleşmiş Milletler, Srebrenitsa’da yapılanın bir soykırım olduğunu tescil etti. Srebrenitsa şehitlerini bu vesileyle tekrar rahmetle anıyor, ailelerine sabır diliyorum. Böyle bir acının bir daha yaşanmayacağı söyleniyordu.” ifadesini kullandı.
“Gazze’de yeni bir Srebrenitsa ile karşı karşıyayız. Başta Avrupa olmak üzere Batı yine yanlış safta yer alıyor.” ifadesini kullanan Fidan, Gazze’deki katliamın faillerinin cezasız kalmaması gerektiğini söyledi.
Fidan, Güney Afrika’nın İsrail’e karşı açtığı soykırım davasını sonuna kadar desteklediğini vurguladı.
“Korkunç bir ikiyüzlülük var”
Bakan Fidan, ABD ve Avrupa Birliği (AB) ülkeleri olmak üzere Batı ülkelerinin İsrail konusundaki duruşlarına ilişkin, “Genel itibarıyla korkunç bir ikiyüzlülük var. Batı, Ukrayna’daki işgali suç sayıyor. İsrail’in Filistin’i işgalini ise sanki doğal ve meşru bir şeymiş gibi görüyor. Ukrayna’da halkı direnişe teşvik edenler, Filistinlilerin direnişini suç sayıyorlar. Ukrayna’da direnişi, Filistin’de ise kayıtsız şartsız işgalciyi destekliyorlar.” dedi.
Fidan, Gazze’de soykırıma varan katliamların yapıldığı bu süreçte bile Batı’nın İsrail’e silah ve mühimmat sevkiyatının sürdüğünün görüldüğünü aktararak, şunları kaydetti:
“Batı kamuoyu Gazze’deki katliama tepki gösterirken, hükümetler genelde sınıfta kaldı. Böyle bir ortamda İspanya, Norveç, İrlanda ve Slovenya gibi ülkelerin katliama karşı çıkmaları, Filistin devletini tanımaları elbette çok kıymetli. Bu ilkeli duruşun, diğer Batı ülkelerine de ilham kaynağı olmasını diliyorum.”
Fidan, Türkiye’nin Filistin coğrafyasında iki devletli çözümün hayata geçirilmesi, Filistin devletinin tanınması, bölgesel barış ve güvenliğin temini için diplomasinin tüm imkanlarını kullanacağını kaydetti.
“İsrail Gazzelileri topyekun hedef alarak bir yere varılamayacağını anlamalı”
Gazze için yürütülen yoğun diplomasi trafiğine değinen Fidan, krizin başından beri yoğun çaba harcandığını, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Birliğini temsilen “temas grubu” oluşturulduğunu hatırlattı.
Fidan, “Akabinde de mevkidaşlarımla beraber önemli başkentlerde yaptığımız görüşmeler, birlik içinde olduğumuzu gösterdi. Haziran’da D-8’in Dışişleri Bakanlarıyla İstanbul’da düzenlediğimiz toplantıda da görüldüğü üzere, Gazze meselesini tüm platformlarda dile getiriyoruz.” ifadesini kullandı.
Müzakerelerin olumlu sonuçlanması için bu konuda arabuluculuk rolünü üstlenen Katar ve Mısır’a her türlü katkının verildiğine dikkati çeken Fidan, BM Güvenlik Konseyinin Gazze’de ateşkesi de içeren bir kararı kabul etmesinin olumlu bir gelişme olduğunu belirtti.
Fidan, Hamas’ın bu konuda yapıcı bir yaklaşım sergilemesinin takdir edildiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Umarız İsrail de müspet bir tavır içinde olur. İsrail Gazzelileri topyekun hedef alarak bir yere varılamayacağını anlamalı. Kalıcı ateşkesle birlikte insani yardım koridorlarının açılması, tutukluların karşılıklı serbest bırakılması, İsrail’in Gazze’de işgal ettiği bölgelerden çekilmesi ve yerlerinden edilen Filistinlilerin evlerine güvenli bir şekilde dönmesi, Gazze’nin yeniden imarına başlanması gerekecek. Adil ve kalıcı barışın yolu ise iki devletli çözümün hayata geçirilmesinden geçiyor.”
Bakan Fidan, gruplar arası uzlaşının bu dönemde daha da önemli hale geldiğine işaret ederek, Türkiye’nin bu konuda yıllardır ciddi çaba harcadığını vurguladı.
Filistinlilerin birlik içinde hareket etmelerinin şart olduğuna dikkati çeken Fidan, “Bu çerçevede Filistinli grupların 22 Temmuz’da Pekin’de kabul ettikleri bildiriyi memnuniyetle karşıladık. Filistin coğrafyasına barışı getirecek tüm girişimlere katkı sağlamayı sürdüreceğiz.” ifadesine yer verdi.
“Balkanlarda FETÖ’ye karşı ortak mücadele, istihbarat paylaşımı eşliğinde giderek güçleniyor”
Fidan, Fetullahçı Terör Örgütü’nün Balkanlarda aktif olmasına ilişkin, “FETÖ, kendisine her surette güç devşirmeyi esas alan, bu konuda her yolu mübah sayarak casusluk faaliyetleri de yapan bir terör örgütüdür. Örgütün karanlık boyutları, 2012’den itibaren iyice ifşa olmaya başladı.” dedi.
Terör örgütü FETÖ’nün yargı ve emniyet mensupları aracılığıyla hükümete kumpas kurmaya çalıştığını, 15 Temmuz 2016’da ise son çare olarak, ordu içine sızmış üyeleri aracılığıyla askeri darbeye teşebbüs ettiğini hatırlatan Fidan, “Darbenin önlenmesini, Cumhurbaşkanı’mızın öncülüğünde milletimizin direnişine borçluyuz.” değerlendirmesinde bulundu.
Darbe girişiminin FETÖ’nün ne denli tehlikeli ve organize bir yapı olduğunu tüm dünyaya gösterdiğine dikkati çeken Fidan, şunları kaydetti:
“Dolayısıyla bu örgüt, faaliyet gösterdiği her ülke için ciddi bir tehdit oluşturan organize bir suç şebekesidir. Bu Balkanlar için de geçerlidir. FETÖ, bulunduğu ülkelerde kendini eğitim ve sivil toplum kuruluşları adı altında yürüttüğü faaliyetlerin ardına gizlemeye çalışıyor. Buna aldanmamak lazım. Bu örgüt, kendini güçlendirme adına, kara para aklama dahil her türlü organize suça başvurabiliyor. Biz muhataplarımızı sürekli uyarıyoruz. Balkanlar’da da bu örgüte karşı ortak mücadele, istihbarat paylaşımı eşliğinde giderek güçleniyor. FETÖ’nün Balkanlar’daki varlığını sona erdirmek ve bu yapının bölgede yarattığı tehditleri bertaraf etmek için her türlü adımı atmaya devam edeceğiz.”
“İkili ilişkilerde biz her zaman kardeşlik, dostluk ve işbirliği çerçevesinde hareket ediyoruz”
Bakan Fidan, Bosna Hersek’i eski görevleri esnasında defalarca ziyaret ettiğini hatırlatarak, bakanlık dönemi boyunca da Bosna Hersekli muhataplarıyla görüştüğünü, mevkidaşı Elmedin Konakoviç’i 2023’te ikili ziyaret çerçevesinde Ankara’da ağırladığını anımsattı.
İlk fırsatta iadeiziyarette bulunmak istediğini kaydeden Fidan, Bosna Hersek’in Türkiye için apayrı bir yere sahip olduğunu, ülkeler arasındaki ikili ilişkileri her alanda daha ileriye taşımak istediğini vurguladı.
Fidan, “Yapacağım ziyarette, bölgesel istikrar ve barış için birlikte atabileceğimiz adımları da konuşmak istiyoruz. Türkiye, öteden beri Bosna Hersek halkının ve yönetiminin yanında olmuştur. Bu destek önümüzdeki süreçte de devam edecek.” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin Bosna Hersek konusundaki tavrına ve beklentilerine değinen Fidan, Türkiye’nin herhangi bir ülkenin iç işlerine karışmasının söz konusu olmadığını, Balkanlar ile coğrafi, tarihi ve kültürel bağların son derece güçlü olduğunu belirtti.
Fidan, bunun ilişkileri güçlendirmek için bir avantaj olarak görüldüğünü ifade ederek, şunları kaydetti:
“Bosna Hersek’in toprak bütünlüğü, egemenliği ve siyasi birliğinin yanı sıra refahı, huzuru ve istikrarı bizim için büyük önem taşıyor. Aramızdaki bağlar çok güçlü. Bu nedenle ikili ilişkilerde biz her zaman kardeşlik, dostluk ve işbirliği çerçevesinde hareket ediyoruz. Eğitim, sağlık, altyapı ve kültürel projelerle, ekonomik yatırımlarla Bosna Hersek’in kalkınmasına destek veriyoruz.”
Fidan, iki ülke arasındaki yeni işbirliği alanlarına değinerek, “Bizim hedefimiz işbirliğimizi her alanda somut projelerle daha da güçlendirmek. Biz her zaman Bosna Hersekli kardeşlerimizin yanındayız, bundan sonra da onların yanında olmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.
Türkiye’nin 1994’ten beri Bosna Hersek’te barışın desteklenmesine katkı sağlayan ülkeler arasında yer aldığına dikkati çeken Fidan, Türk askerlerinin halen EUFOR Althea kapsamında Bosna Hersek’te görev yapmakta olduğunu hatırlattı.
Bakan Fidan, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Yunus Emre Enstitüsü (YEE) ve Maarif Vakfı gibi kuruluşlar aracılığıyla yürütülen projeler olduğunu aktararak, “Bosna Hersek’te Ziraat Bankasının sağladığı krediler ve Türk firmalarının artan yatırımları ekonomik istikrar için önemli bir katkı sunuyor. Özellikle eğitim, sağlık, altyapı ve kültürel alanlarda yeni projeler geliştirmeyi hedefliyoruz. Ayrıca Türkiye-Bosna Hersek-Sırbistan ve Türkiye-Bosna Hersek-Hırvatistan arasındaki üçlü danışma mekanizmaları aracılığı ile bölgesel işbirliği projelerini sürdürmek de önceliklerimiz arasında yer alıyor.” ifadesini kullandı.
Fidan, Bosna Hersek’in kendisi için ne ifade ettiği sorusuna da “Bosna Hersek benim için umudun sembolü. Bosna Hersek, TİKA Başkanlığım döneminden itibaren defalarca ziyaret ettiğim bir ülke. Rahmetli Aliya İzzetbegoviç’in siyasi kişiliği ve Bosna Hersek’in bağımsızlığı için verdiği mücadele, benim için büyük bir ilham kaynağıdır. O, benim zihnimde iz bırakmış düşünürlerden biridir. Rabb’im mekanını cennet eylesin.” yanıtını verdi.