WOTTV E-DERGİ
DOLAR 34,0553 -0.03%
EURO 37,9688 -0.02%
ALTIN 2.807,910,20
BITCOIN 21211773,39%
ABD’nin ve Siyonist projesi İsrail’in jeo-politik darboğazı derinleşiyor

ABD’nin ve Siyonist projesi İsrail’in jeo-politik darboğazı derinleşiyor

28 Kasım 2023 17:26
ABD’nin ve Siyonist projesi İsrail’in jeo-politik darboğazı derinleşiyor
0

BEĞENDİM

Bercan TUTAR – 28 Kasım 2023

 

Gazze halkı ve Hamas’ın direniş iradesi ile Filistin’e yönelik her geçen gün artan küresel destek ABD ve Avrupa’nın Ortadoğu’daki jeo-politik gerilemesini hızlandırırken sömürgeci Batı’nın İslam dünyasının doğal kaynaklarını ve siyasetini kontrol için planladığı Siyonist İsrail projesinin ise artık sürdürülemez bir noktaya geldiğini ortaya çıkardı.

İsrail’in Gazze’deki vahşi soykırım politikası sömürgeci Siyonist rejimin ve Batılı suç ortaklarının bütün maskelerini indirdi. Dünya artık bütün gerçekleri ve Batı’nın “Ortadoğu’daki tek demokrasi” diye pazarladığı barbar İsrail’in sadist ve soykırımcı iç yüzünü bütün çıplaklığıyla gördü.

Bundan sonra ne Gazze’de ve Filistin’de ne Ortadoğu’da ve Batı’da ne de Batı dışındaki dünyada hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Dünya halklarının Gazze’deki çocuk soykırımının cellatlarına ve suç ortaklarına verdiği tarihi reaksiyon Filistin’de ve Ortadoğu’da post-siyonist dönemin kapılarını aralamaya başladı. Halklar artık İsrail ve destekçisi Batı sonrası yeni bir dünyayı konuşuyor.

Çünkü Filistin ve Ortadoğu’daki tektonik güç değişimi en çok da ABD ve Avrupa’nın projelerini alt üst etti/ediyor. Nitekim İsrail ve Batılı destekçileri, tutundukları son dal olan rehine savaşını da kaybetti. İşgalci İsrail yönetimi rehinelerin takasının ardından küresel çapta büyük bir prestij kaybı yaşıyor. Dünya Filistinli kadın ve çocuk tutukluları gördü.

Diğer taraftan terör örgütü denilerek şeytanlaştırılmaya çalışılan Hamas’ın İsrailli rehinelere ne kadar iyi ve insani davrandığını da küresel kamuoyu gördü. Bırakılan İsrailli rehineler Hamas’a el sallarken İsrail ise bıraktığı Filistinli rehinelere son dakikaya kadar işkence ederek nasıl vahşi ve hukuk tanımaz bir terör devleti olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. İsrail polisi, Doğu Kudüs’te serbest bırakılan Filistinli esirlerin evlerinin etrafında konuşlanıp yollarda kontrol noktaları kurarken diğer işgalci polisler de serbest kalan bazı Filistinli esirlerin evlerini basarak ailelere “herhangi bir kutlama yapılmaması ve evlerde toplanılmaması” uyarısında bulunuyor.

Bununla da yetinmeyen Siyonist işgalciler serbest kalan İsrailli rehinelerin evlerini de abluka altına alarak basına konuşmalarını yasaklıyor. Çünkü İsrail’in Gazze’de bebek, çocuk ve kadın ayırımı yapmadan masum ve savunmasız sivillere yönelik gerçekleştirdiği insanlık dışı katliamlarına rağmen Hamas’ın İsrailli rehinelere gösterdiği merhamet bütün Siyonist ezberleri bozuyor.

Örneğin bırakılan rehinelerden biri olan Danielle Aloni’nin Hamas’a yazdığı bir mektup İsrail’in Siyonist propagandasını bir kez daha çürüttü. Hamas’a teşekkür mektubu yazan İsrailli anne mektupta “Kızım sizin sayenizde kendini Gazze’de kraliçe olarak gördü” ifadelerini kullandı. Geçtiğimiz günlerde serbest kalan İsrailli rehinelerin de el sallayarak Hamas savaşçılarına veda etmesi tüm dünyanın dikkatini çekmişti.

İşte bu yüzden soykırımcı İsrail ve suç ortağı sadist Batılı liderler ne yaparlarsa yapsınlar dünyada yüz milyonlarca kişinin Filistin’in sesi olmasını bastıramıyor. Özellikle Batılı ülkelerdeki halkların sergilediği kamuoyu baskısı bebek katili İsrail’e sonsuz kredi vererek Gazze’deki soykırımı askeri, siyasi ve mali açıdan finanse eden Batılı psikopat liderleri geri adım atmaya zorluyor. ABD’de gençlerin çoğunluğunu oluşturduğu kamuoyunun soykırım finansörü Joe Biden’a sırt çevirmesiyle Beyaz Saray da geri adım atmaya başladı. 2024 seçimlerinde Biden’ın artık kazanma şansı azalırken İsrail’de bile katliamcı Binyamin Netanyahu’nun gitmesine kesin gözüyle bakılıyor.

 

Çünkü en başta da belirttiğimiz üzere Hamas ve Filistin halkının direnişine sahip çıkan küresel protestolar emperyalistlerin Gazze’de tedavüle soktuğu kirli ve katliamcı oyunun kurallarını değiştiriyor. Siyonazilerin güdümündeki Batılı medya kuruluşları ne kadar İsrail yanlısı, ırkçı ve katliamcı manipüslayonlara başvursalar da dünya kurulan kirli tezgâhı gördü. Yahudilerin korkularını, gerçek Filistinli ölümlerinden hatta bebek katliamlarından daha fazla öne çıkaran Batılı medyanın geldiği ahlaki ve insani çürümüşlük artık herkes tarafından lanetleniyor. Batı medyasında İsrail ve İsrailliler, hatta apartheid yönetimini uygulayan işgalci psikopat İsrail askerleri dahi masum muamelesi görürken, sıradan masum Filistinliler hatta bebekler bile terörist olarak gösteriliyor. Siyonazilerin güdümündeki Batılı medya, onlarca yıldır süren gaddar İsrail işgali ve Filistin topraklarındaki sömürgeci Yahudi yerleşiminin yanı sıra Gazze’de 16 yıl süren insanlık dışı kuşatmayı bilinçli bir şekilde görmezden geliyor.

İşgalci ile işgal edilenin, yırtıcı ile avın, istismarcı ile mağdurun, cellat ile kurbanın rollerini kasten tersine çeviren Batılı Medya organlarına yönelik küresel öfke de en az İsrail’e yönelen öfke kadar büyük. Bu yüzden Batılı kartel medyası eskisi kadar İsrail’e ve yalanlarına sahip çıkamıyor. BBC ve CNN’de ilk kez tarihte görülmeyen bir şekilde bazen İsrail’in manipülasyonları eleştirtiliyor. İsrail’in iftira ve çarpıtmalarına eskisi kadar prim tanınmıyor. Çünkü sokaklara sığmayan küresel öfke medyaya da ayar vermeye başladı.

Küresel reaksiyon karşısında etekleri tutuşan ABD yönetimi şimdi çıkış yolu arıyor. Önce Biden ardından da Beyaz Saray Ortadoğu Koordinatörü Brett McGurk, bu çıkış yolunun yol haritasını oluşturmaya çalışıyor. McGurk’un geçen Cumartesi günü Bahreyn’de düzenlenen Manama Diyaloğu 2023’te yaptığı konuşma ile Joe Biden’ın geçen haftalarda Washington Post’ta yayımladığı “ABD, Putin ve Hamas’ın meydan okumasından geri adım atmayacak” başlıklı yazıda, İsrail’in kendilerini sürüklediği soykırım bataklığından kurtulmanın gayreti görülüyor.

Biden’ın başyazısı, McGurk’un Manama sözleri ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in 8 Kasım’daki G7 toplantısındaki açıklamaları etekleri tutuşan ABD’nin nasıl bir çıkış yolu izleyeceğinin de göstergesi aynı zamanda. Beyaz Saray’ın beş aktüel ve beş kalıcı adımdan oluşan yeni Filistin planının detayları belli olmaya başladı.

ABD’nin yeni Gazze planı şu beş aktüel unsurdan oluşuyor: 1) Gazze’de Filistinlilerin zorla yerinden edilmemesi. 2) İsrail’in Gazze’yi yeniden işgal etmemesi. 3) Gazze topraklarının daraltılmaması. 4) Gazze’nin tekrar İsrail’e saldırmak için kullanılmaması. 5) Hiçbir sivil halkın kuşatılmaması.

Kalıcı beş adım ise şöyle sıralanıyor: 1) Filistin halkı kriz sonrası Gazze’nin merkezinde olmalı. 2) Batı Şeria ve Gazze birleşik yönetime geri dönmeli. 3) İsrail güvende olmalı. 4) Gazzelilerin yaşam kalitesi iyileştirilmeli. 5) Gazze’nin yeniden inşa edilmeli.

Şu an için ateşkesin kalıcı hale getirilerek İsrail’in soykırımlarını durdurmak en acil ihtiyaç konumunda. Bundan sonra ise ABD, İsrail’in caydırıcılığını yeniden tesis etmek ve iki devletli çözüme doğru ilerlemeyi sağlamak istediğini söylüyor.

Bu bakış açısı zevahiri kurtarmaya odaklı. Sömürgeci Siyonist sistemin hasarlarını tespit edip onarmaya çalışıyor ABD bu beş adımlık iki ayrı planıyla. Bu planlarını hayata geçirmesi ve eski işgalci ve sömürgeci Siyonist statükoyu Filistin’de ve Ortadoğu’da tekrar inşa etmek istiyor. Ancak bunu başarabilmesi şu anki reel-politik göstergelere göre çok zor görünüyor.

Bunun önünde altı bölgesel ve küresel engel bulunuyor. Amerikan ve İsrail’in Siyonazi yönetimlerinin bu ablukayı aşması neredeyse imkânsız. İşte ABD ve soykırımcı ortağı İsrail’in Ortadoğu’da eski sömürgeci düzenlerini yeni makyajlar ve tavizlerle de olsa neden kuramayacaklarının ve neden Ortadoğu’da kaybedeceklerinin altı sebebi:

1) Afganistan ve Irak’tan çekilen ABD’nin Suudiler ve Mısır gibi geleneksel müttefiklerine güvence; İran’a ise gözdağı vermek için Ortadoğu’ya yeniden dönüşünü resmileştirmesi ve pratiğe dökmesi gerekir. Bu öyle Akdeniz açıklarına gönderilen uçak gemileriyle, soykırımcı İsrail’e verilen askeri destekle ve Gazze semalarında uçurtulan SİHA’larla sağlanacak bir şey değil. Çünkü onca desteğe ve silaha rağmen İsrail’in Gazze’de askeri olarak Hamas ile baş edemediği ve kazanamadığı ortaya çıktı.

Zira Ukrayna’da Rusya’ya kaybeden ABD’nin bırakın İsrail’in ve müttefiklerinin çıkarlarını korumayı kendi en acil çıkarlarını bile koruyamayacak bir pozisyonda olduğunu görüyor dünya. ABD bu nedenle her geçen gün jeo-politik açıdan kan kaybediyor, hayati mevzilerini terk etmek zorunda kalıyor.

2) Ortadoğu’da eski sömürgeci düzenini tesis etmesi için ABD’nin Çin’in bölgedeki genişlemesini durdurabilmesi gerekiyor. Ancak bunu yapamadığını görüyoruz. Çin Türkiye, Suudi Arabistan, BAE, İran ve hatta İsrail başta olmak üzere bütün bölge ülkeleriyle yeni stratejik ilişkiler kurmayı başardı. Nitekim Çin, Filistin sorununda aktif rol alarak öne çıkıyor son dönemlerde. Bu çerçevede yarın BMGK’yı toplayacak. Bu hamleler eski Pekin’in tarafsız siyasetiyle karşılaştırılınca her açıdan ABD’nin hamlelerini baltalayan oyun bozan kritik adımlar olarak çıkıyor karşımıza.

3) ABD’nin Rusya’nın Ortadoğu’ya jeo-politik etkileri büyük olan Ukrayna’daki savaştan galip ayrılması gerekiyor. Fakat şimdiden kaybetmiş konumda ABD. Ukrayna’da kazanması mümkün değil. Hatta dikkatleri Gazze’ye çekerek Ukrayna’daki ağır askeri yenilgiyi perdelemeye çalışıyor. Kiev’i Rusya’ya karşı toprak tavizi vermeye zorlayan ABD ve Avrupa devletleri. Rusya’nın Ukrayna’da askeri ve ekonomik olarak Batı’ya karşı kazandığı bu zafer ABD’nin Suriye, Irak ve İran başta olmak üzere Ortadoğu’daki emperyalist planlarına ağır darbeler indirecektir.

4) İran’ın Suudiler ve Körfez ülkeleriyle açtığı yeni müzakere sürecini baltalamak. Fakat Çin, Rusya ve Türkiye’nin bölgedeki artan ağırlığı ABD’nin eskiden olduğu gibi rahat kumpaslar hazırlayıp barış ve normalleşme süreçlerini sabote etmesini engelliyor.

5) İsrail ile Suudi Arabistan arasındaki uyumun güçlendirilmesi. Hamas’ın 7 Ekim’deki Aksa Tufanı sonrası İsrail’in Gazze’ye yönelik devreye soktuğu soykırım ve katliam projesinin dünyada yol açtığı infial, artık Suudileri 6 Ekim’deki gibi rahatça İsrail ile normalleşmeyi konuşmaktan ve buna yönelik adımlar atmaktan alıkoyacaktır.

6) Türkiye faktörü.. ABD’yi en çok zorlayan etken Türkiye’nin Siyonist İsrail’i bir terör devleti diye niteleyerek Hamas’a bir direniş hareketi diye sahip çıkması, dünyada Gazze’deki soykırıma karşı sesini en güçlü çıkaran ülke olarak Batı’yı açıkça ve en sert şekilde eleştirmesi, ABD’nin sinsi planlarını alt üst ediyor. Bununla da yetinmeyen Türkiye, Batı dışı dünyayı başta Ortadoğu ülkeleri, Çin ve Rusya olmak üzere farklı güçleri İsrail’e karşı küresel bir tutum almaya yönelterek ve savaş suçlarını Lahey’e taşıyarak soykırımcılara karşı diplomatik ve hukuksal kuşatmayı artırıyor.

Ortadoğu’da birbiriyle ilişkili tüm faktörler üzerinde en derin nüfuz üstünlüğüne sahip tek aktör olan Türkiye izlediği yeni bağımsız strateji ve Filistin’e verdiği açık destekle Ortadoğu’daki Siyonazi planlarını alt üst ediyor. Soykırımcı ABD ve İsrail’in bölgedeki jeo-politik darboğazlarını derinleştiriyor.

 

İsrail’in Siyonist katliamlarına açıkça destek veren ABD ve Avrupalı müttefikleri, Türkiye’yi ve taleplerini ‘by-pass’ ederek yine ölümcül bir hataya imza attılar. Bu yüzden Afganistan, Irak, Ukrayna Libya, Karabağ ve Suriye’de olduğu gibi Gazze ve Filistin’de de hezimete uğramaktan kaçamayacaklardır.

bercan tutar
Bercan Tutar

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.