deniz istikbal 800-563 son

Deniz İSTİKBAL – 07 Nisan 2025

 

ABD’nin bu hafta açıklamış olduğu yeni gümrük vergileri para birimleri ve finansal piyasalar üzerinde ciddi etkiler oluşturdu. Avusturalya Doları yüzde 5’e yakın değer kaybederken farklı ülkelerin borsalarında trilyonlarca dolar bir haftalık süreçte eridi. Çin-ABD arasında başlayan ardından tüm dünyaya yayılan ticaret savaşları yeni bir evreye işaret ediyor. Bu yeni evre 2. Dünya Savaşı sonrası serbest ticarete dayalı sistemin artık yenilendiğine işaret ediyor. Savaşın ardından Birleşmiş Milletler, Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası ve GATT (sonrasında Dünya Ticaret Örgütü) gibi uluslararası kuruluşlar kurulmuş ve dünyanın büyük çoğunluğu liberal serbest ticareti benimsemişti. 2008 Küresel Finans Krizi sonrası ise mevcut kabuller değişmeye başladı.

Birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ticari engellemelere başvurarak günümüze kadar süreci devam ettirdiler. Özellikle ABD, Çin, Almanya ve İngiltere en fazla ticari engellemeye başvuran aktörler oldular. ABD ise günümüzde gümrük vergilerini kademeli şekilde değil doğrudan artırarak ülkeleri dengeliyor. 1913 öncesi dönemde olduğu gibi vergilendirmenin gümrükler üzerinden olması gerektiğini vurgulayan ABD Başkanı Trump da yaşanılan değişiminin yüzü olarak öne çıkıyor.

ABD Gümrük Vergilerini Bir Silah Gibi Kullanıyor

Uluslararası kurumlar ABD tarafından bu hafta alınan gümrük tarife değişikliklerinin küresel ticareti 760 milyar dolar azaltacağı yönünde tahminde bulundu. Rakamın daha iyi anlaşılabilmesi için 2024’te Türkiye hizmet ihracatı ve ithalatıyla birlikte toplamda 800 milyar dolarlık dış ticaret hacmi oluşturdu. ABD uyguladığı yeni ticareti tarifelerle neredeyse Türkiye’nin ticaret hacmi kadar büyüklüğü küresel ticaretten silebilir.

Diğer bir örnek 2025 rakamlarıyla 760 milyar dolar Arjantin, İsveç, BAE, Singapur, İsrail, Vietnam, Mısır, İran ve Malezya gibi ülkelerin milli gelirlerinden daha büyük bir rakam. Yunanistan’ın milli gelirinin ise 3 katına eşit rakam ticari tarifelerin gücünü göstermesi açısından da önemli. Diğer bir değişle Çin’in iktisadi yükselişiyle başlayan ve son 15 yılda daha fazla görünür hale gelen ticari gümrük vergileri dünyanın en büyük ithalatçısı ABD tarafından bir silah şeklinde kullanılıyor.

İlginizi çekebilir!  Toplumsal Gerginliği Nasıl Azaltabiliriz? - Fatih Ünlü

Avrupa Birliği ve Diğer Aktörlerin Kırılganlığı

Avrupa Birliği (AB), ABD’nin gümrük vergilerine yüksek düzeyli maruz kalan aktörler arasında yer alıyor. Batılı ülkelerin kendi aralarında yaşanılabilecek herhangi bir sorun küresel hegemonya açısından da ciddi bir tehdit. IMF, Dünya Bankası ve ABD doları gibi küresel hegemonyanın yansımaları olan kurumlarda ciddi tehdit altında. Aktörlerin ABD’ye karşı ticari olarak üstünlükleri bulunmasına rağmen doları ödemelerde ve SWIFT sistemini ödeme araçlarında kullanıyorlar. ABD doları küresel ticarette büyük ölçekli olarak kullanılıyor.

Merkez Bankaları tuttukları 12,5 trilyon dolarlık rezervin yüzde 65’ten fazlasını ABD doları olarak tutuyorlar. Uluslararası kurumlar gelişmiş ülke seviyesini de ABD’deki alım gücü oranı ve dolar üzerinden hesaplıyorlar. Buradan hareketle neredeyse ticari olarak bütün işlemler ABD sistemi üzerinden gerçekleşiyor. ABD Başkanı Trump mevcut altyapının bilincinde olarak yeni politikaları devreye alıyor ve ülkeleri kendi şartları etrafında yeniden müzakere masasına oturtuyor. İkinci Dünya Savaşı öncesi dönemdeki siyasi, ticari ve askeri olayları andıran mevcut politikalar Filistin, Ukrayna, Tayvan ve Suriye gibi çatışma alanlarında rakipleri farklı saflara itiyor.

ABD’nin dış ticareti incelendiğinde 7,3 trilyon dolarlık hacme ulaştığı görülüyor. 3,2 trilyon dolar ihracat 4,1 trilyon dolar ithalat gerçekleştiren ABD kronikleşmiş şekilde dış ticaret açığı veriyor. Dünyanın en büyük dış ticaret açığına sahip ülke bütçe açıklarını finanse etmekle mücadele ediyor. 7 trilyon dolarlık federal bütçeye kıyasla gelirler 5 trilyon dolar civarı. 2 trilyon dolarlık bütçe açığı borçla finanse ediliyor ancak 33 trilyon dolar aşan borç yükü 1,2 trilyon dolarlık faiz ödemesini getirmiş vaziyette.

Her yıl artan faiz ve borç yükü federal bütçenin kaldırabileceği oranı da geçmiş gibi duruyor. Böylesine kronik bir sorunu çözmek için Trump 1 trilyon dolarlık bütçe kesintisi ve yolsuzlukla mücadele programını önceliyor. Fakat yolsuzluk ve bütçe kesintisinin mevcut oluşan borç stokunu ortadan kaldırması mümkün değil. Başkan Trump 5 milyon dolarlık yatırımla ABD vatandaşlığının alınabileceğini açıklarken yeni finansal kaynakları yaratmak için çaba gösteriyor.

İlginizi çekebilir!  Kanada Türkiye’ye yönelik silah ihracatı kısıtlamalarını kaldırdı

Ticaret Üzerinden Yeni Gelir Modelleri

İç politikada vergileri düşüren ve firmalara destekleri artıran Trump yönetimi dış ticaret üzerinden yeni finansal gelir elde etmek için dünyayı bir nevi haraca bağlamaya hazırlanıyor. 4,1 trilyon dolarlık ithalat kapasitesi düşünüldüğünde yeni yönetimin bulduğu çözüm yabana atılmamalı. Çünkü ABD’ye mal satmak isteyen herkes ek gümrük vergilerini ödemek zorunda. En büyük mal satan ülkenin de Kanada, Meksika ve Çin olduğu göz önüne alındığında son yapılan uygulamaların neden bu ülkeleri hedef aldığı da daha fazla anlaşılabilir.

Sonuç olarak Trump yönetimi uygulamaya koyduğu farklı politikalarla küresel ticareti ve refahı tehdit ediyor. Fakat kendi içerisinde belli bir kazan-kazan yaklaşımı olan orta ve uzun vadede birçok yeni fırsatta yaratabilir. Bu fırsatların başında Türkiye, Brezilya, Malezya, Endonezya ve Mısır gibi ülkelerin artabilecek ihracat kapasiteleri gelebilir. ABD başta olmak üzere birçok aktör kendi pazarlarını çeşitlendirmek için yeni aktörlere ek kotalar uygulayabilir.

ABD-Türkiye Ekonomik İlişkilerinde Yeni Dönem

Görece orta-yüksek hacimli olan ABD-Türkiye dış ticareti ayrıca değerlendirildiğinde 35 milyar dolarlık bir dış ticaret kapasitesi mevcut. Temel hedef dış ticaret hacminin 100 milyar dolara çıkarılması ve karşılıklı yatırımların artırılması. ABD, Türkiye’nin en büyük doğrudan yabancı yatırımcıları arasında yer alıyor. Sanayi Bakanlığının verilerine göre ABD, Türkiye’ye Hollanda’nın ardından en fazla yatırım yapmış ikinci ülke. Benzer şekilde Türk firmaların kendi ölçeklerine göre ABD’de yatırımları bulunuyor. ABD’liler Türkiye’ye gelen turistler arasında ciddi yer kaplıyor ve ülkeye döviz kazandırıyorlar.

Siyasi konular dışarıda bırakıldığında taraflar arasında ticari olarak fazla bir sorun bulunmuyor. ABD’nin Türkiye’ye en alt düzeyde yüzde 10’luk gümrük tarifesi getirmesi de bu açıdan değerlendirilebilir. Sonuç olarak Türkiye yaşanılan değişimlerden olabildiğince faydalanmalı ve Asyalı ülkelerin boşaltabileceği alanlarda varlığını göstermelidir. Türkiye’nin en büyük 12. imalat sanayine sahip aktör olması ve hizmet ihracatında küresel aktörlerle rekabet halinde olması da bu nedenle önemli ve elzemdir.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.