ceyhun bozkurt kapak 2025

Ceyhun BOZKURT – 20 Şubat 2025

 

Ardan Zentürk’ün çokça kullandığı ifadesiyle kitabın ortasından konuşalım. NATO’nun, NATO’cuların hakimiyetindeki bir Kırım’da bizim etkimiz olmazdı ama son 2,5-3 yılda ABD tarafından sıkıştırılmaya çalışılan bir Rusya ile Kırım konusunda yakınlaşabilir ve ortak bir çözüm bulabilirdik. Böylece Türkler orada güçlü bir şekilde tutunabilir, hatta güç olurdu. Ama mamaları Washington’dan sağlanan bazı unsurlar bizi Kiev’e mecbur bıraktı. Sonuç mu: FETÖ okullarında yetiştirilmiş, Ukrayna’daki FETÖ militanlarının hamisi, koruyucusu açıkça söyleyelim, bir FETÖ militanı olan Rüstem Umerov’u getirip FETÖ ile mücadelede adeta kelleyi koltuğa alan Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın karşısına çıkardılar.

Şimdi gelin biraz mevzuyu açalım…

Kırım Karadeniz jeopolitiği açısından son derece stratejik bir yerde. Türk tarihi açısından tarihsel ve stratejik, Ruslar açısından da son derece stratejik bir nokta. Karadeniz, Kırım Türklere aitken Osmanlı veya Türk gölü olarak görülüyor. Ruslar içinse Karadeniz, dünyaya açılan, o tarihlerin ifadesiyle sıcak denizlere inişin stratejik bölgesi. Bu denizin en stratejik noktası da Kırım.

Kırım, tarih boyunca özellikle Asya’dan gelen göçlerde uğrak coğrafya olmuş. Bölgede sıklıkla çeşitli halkların, devletlerin varlığı söz konusu olmuş. Hunlardan Roma’ya, Yunanlılardan Ancak adım adım Türklerin ve Rusların hakimiyeti yükselmiş.

Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu’nu anlattığı 4 ciltlik eserinin üçüncü cildinde, Kırım Hanlığını anlamak için önce Altın Orda/Altınordu Devletine bakmak gerektiğini söylemekte. Kırım kabile aristokrasisinin bu devletin teşkilatına kadar geriye gittiğini yazmaktadır.

Osmanlı İle Rusya arasındaki gerilimlerin merkez coğrafyalarından biri Kırım olmuştur. Osmanlı hakimiyetindeki Kırım, 1774’te Kaynarca Anlaşmasını takiben 1783 yılında Rus hakimiyetine girmiştir.

O tarihten sonra mücadele hiç bitmemiştir.

Soğuk Savaş’ın bitişi, Ukrayna’nın kuruluşu ile bir nebze olsun rahatlayan süreç, ABD’nin Rusya’yı sıkıştırma/kuşatma politikaları ile yeniden alevlenmiştir. Sorosvari gruplar üzerinden Rus karşıtı iktidarları Kiev’e yerleştirmeyi planlayan Washington’a Moskova her zaman hamle yaparak yanıt vermiştir. Bu mücadelelerde Sovyetler’in son döneminde yeniden Kırım’a dönen Tatar Türklerinin de aktör olduğunu söylemek lazım. Tatar liderliği Rusya’ya karşı tarihsel husumetten dolayı genel olarak Amerikancı unsurların yanında yer almıştır. Bu unsurlar arasında FETÖ militanları da vardır. Örneğin şu an Ukrayna Savunma Bakanlığı koltuğunda oturan Rüstem Umerov, FETÖ terör ve casusluk örgütünün eğitim kurumlarında yetişmiş ve halen bağlantılarını sürdüren bir isim.

İlginizi çekebilir!  NATO Genel Sekreteri Rutte'den 'Savunma Harcaması' Uyarısı

2014 yılı adeta bir kırılma noktası oldu. USAID, NED, Sorosvari yapılar destekli ABD-İngiltere kontrolündeki yapılanmalar önce sokaklarda yoğun gösterilere başladılar ve ardından adeta bir darbe ile iktidarı kontrol altına aldılar. Ardından da Ukrayna devleti içinde ABD-İngiltere hakimiyeti kuruldu. Kurulan ve Nazilerin sembollerini kullanan gruplar, Rusya ile beraber hareket etmeyi savunanlara karşı terör eylemleri gerçekleştirdi. Özellikle Donbas bölgesinde çok sayıda Rus kökenli insan öldürüldü. O tarihte Rusya da stratejik açıdan önemli gördüğü Kırım’a girdi. Türkiye, kendisine göre haklı gerekçelerle yıllar boyunca bu ilhakı tanımadı.

Bunda tarihsel boyut vardı, Kırım Tatar Türkleriyle bağ vardı vs.

Ancak ABD ve müttefiklerinin niyeti durmak değildi. Bizim kuzeyimizi savaş alanına çevirmek istiyorlardı. Mesele Rusya değildi. Mesele Rusya ile birlikte Türkiye’yi de etkisizleştirmeydi. Karadeniz’de iki ülkeyi karşı karşıya getirmek, zayıflattıkları Rusya ve Türkiye’de dizayn gerçekleştirmekti. Türkiye, Kırım konusunda tarihsel ve stratejik olarak milli çıkarına uygun politika izliyordu. Ama mesele artık buradan çıkmıştı.

Biden’ın göreve gelmesinden sonraki ilk NATO liderler zirvesi 2021 yılının Haziran ayında yapıldı. Zirvede Rusya’yı askeri olarak sıkıştırma politikası kabul edildi. Bu politikanın da Ukrayna üzerinden sürdürülmesi kararlaştırılmıştı. Yani Kiev yönetimi üzerinden Moskova kışkırtılacaktı. Amaç savaş çıkarmaktı. Türkiye haklı olarak buna karşı diplomasiyi, müzakereleri öne çıkarmaya çalıştı. İki ülke arasında başlayan savaştan hemen önce Ocak ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan “Rusya’yı dinlemeye ve varsa makul güvenlik kaygılarını gidermeye yönelik anlamlı bir diyaloğa da ihtiyaç olduğu anlaşılıyor” diye açıklama yapmıştı. Türkiye yapıcı bir şekilde yaklaşıyordu. Ama birileri karar vermişti ve masada barış istemiyordu. “Ukrayna’yı NATO’ya alacağız” diyerek kışkırtılan Moskova 24 Şubat 2022’de kendi ifadesiyle “operasyona”, gerçek anlamda savaşa karar verdi.

İlginizi çekebilir!  Batı’nın ‘emperyal cephaneliği’ tükeniyor

İşte kırılma noktası bu oldu.

Türkiye, NATO’daki ABD ve İngiltere ikilisinin kuyruğuna takılmadı ve Rusya’ya ilan edilen yaptırımlara katılmadı. Ancak Kırım konusunda da geri adım atmadı. Rusya, askeri olarak girdiği Donbas ve bazı bölgelerle Kırım’ı tam kontrol altına aldı. Ama aynı zamanda stratejik olarak sıkıştı.

İşte fırsat bu zaman gelmişti. 2012 yılında Kırım’da önde gelen bir Tatar Türk’üne yapılan teklifteki gibi bir teklifle Rusya’nın kapısı çalınsaydı, Kırım meselesinde Türkiye ile Rusya birlikte hareket etseydi, Kırım belki Rusya kontrolünde olacaktı yine ama özerkliğin önü açılacaktı. Türkiye ve Türkler orada etkili olacaktı. Böylece Türkiye ve Rusya NATO’ya karşı birlikte tavır koyacaktı. Yıllar sonra da Türkler Kırım’da hakim olacaktı. Ama bu fırsat kaçtı. Türkiye, NATO’ya girse belki Türkiye’ye karşı da kullanılacak Kırım için Kiev yönetimiyle hareket etti. Sonuç: 3 yıl boyunca sıkışıklığını çeşitli alternatiflerle açmaya çalışan Rusya, Trump’ın gelişiyle rahatladı. ABD ile gelişen ilişki, Kırım konusunda da Rusya’nın elini güçlendirecektir.

2012 yılında çok üst düzey bir siyasetçi, Kırım Tatarlarının çok üst düzey bir ismine “Gel Ruslarla anlaşalım, seni özerk yönetimin Başbakanı yapalım, böylece güçlü olalım, Ruslarla da Kırım’ı ortak yönetelim” teklifini yapmıştı. Kırım Tatar Türk’ü bu teklifi reddetmiş, Amerikancı politikalara teslimiyeti sürdürmüştü.

Bu fırsat o zaman da, şimdi de kaçmış, Amerikancılar, Fetullahçı teröristler kazanmış görünüyor.

Yazık oldu…

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.