
Halil ÖNCEL – 03 Mart 2025
Bir devleti geliştiren ve ayakta tutan en önemli mekanizma hukuktur.
Dikkat ederseniz adliyelere gittiğinizde duvarlarda kocaman harflerle ‘adalet mülkün temelidir’ yazar.
Hakikaten bir devletin temeli adalettir ve adaleti devletin temelinden çıkarırsanız o devlet yok olmaya ve yıkılmaya mahkûmdur.
Dünyada şu an kan ve gözyaşının, savaşların yaşandığı ülkelere bakarsanız hukuku reel anlamda tatbik etmediklerini aleni bir biçimde görebilirsiniz çünkü hukuksuzluk kaos ve kargaşa aynı zamanda anarşi üretir.
Devrime İhtiyaç Var
Son zamanlarda ülkemizin de en önemli gündemi hukuktur. Hukuk noktasında ülkemizde ciddi manada bir devrime ihtiyaç söz konusudur.
Hükümet yargı paketleri ile tabi ki elden geldiğince bazı reformlar yapmaya çalışıyor ama geldiğimiz noktada bazı köklü değişikliklere de ihtiyaç olduğu su götürmez bir gerçekliktir.
Hukuk denilince iki konu gündeme gelir hukuk kuralları yani normlar ve bu normları uygulayan hukukçular. Bu iki faktör adaletin tecellisinde tabii ki de ehemmiyet arz ederler.
Kanunların toplumun ihtiyacına çözüm üretecek mahiyette olması önem arz etmekle birlikte o kanunları uygulayacak hukukçuların da objektif, tarafsız ve bağımsız olup bu ilkeler doğrultusunda karar vermeleri ayrıca önem arz eder.
Her uygulanan hukuk kuralının temelinde sosyolojik faktörler yatmakla birlikte bizim ülkemizde uygulanan hukuk kurallarının sosyolojik bir dayanağı mevcut değildir çünkü kanunlarımız başka ülkelerde uygulanan kanunlardan iktibas edilmiştir.
Medeni kanunumuz İsviçre’den, ceza kanunumuz Almanya’dan, idare kanunumuz Fransa’dan alınmıştır.
Bu durum hukuk kurallarının bizim sosyolojimize göre değil de başka ülkelerin sosyolojisine göre hazırlandığını göstermektedir.
Hukuk Kuralları Sosyolojimize Uygun mu?
Halbuki bir toplumun yasaları o toplumun sosyolojisinden, felsefesinden, geleneğinden türemelidir. Aksi takdirde uyum sorunu yaşanır.
Yine hukukçular açısından ise hukuk devrimine ayrıca ihtiyaçlar söz konusudur. Gerek hâkim ve savcıların göreve başlama usul ve esasları gerekse yargının en önemli unsurlarından olan Avukatların mesleki anlamdaki sorun ve sıkıntıları çözülmeden hukuk alanında makul bir seviyeye erişme durumumuz mümkün değildir.
Hukuksal bir devrim yapılmalı bu noktada şu hususların yerine getirilmesinde azami faydalar mevcuttur:
Ülkemizde uygulanma durumu olmayan kanunlar revize edilmeli
Yeni, demokratik, katılımcı yeni bir anayasa ihdas edilmeli
Hukukçuların yetiştiği hukuk fakülteleri kaliteli bir duruma getirilip minimal seviyeye getirilmeli
Hâkim ve savcılar tamamen bilgi birikimi ve donanıma göre tercih edilmeli
Avukatların adliyelerdeki sorunları giderilmeli ve hâkim ve savcı ile eşit bir pozisyona getirilmeli
Avukatlık sınavı mütemadiyen uygulanmalı ve hukuk fakültelerinde sayı azaltılarak makul eğitim verilmeli aynı zamanda Avukatların CMK ve adli yardım ödemelerinde maksimum artışlar yapılmalı
Arabuluculuk geliştirilmeli hakkaniyetli bir finansman sağlanmalı
Uzlaştırmacılık sistemi revize edilmeli
Hukuk dersleri ilkokuldan başlayarak önemli dersler haline getirilmeli
Cezaevleri gerçek anlamda ıslah evi olmalı ve cezaevine giren bir şahıs ile çıkan şahıs arasında profil gelişimi fark edilmeli
Barolar siyasi partilerin arka bahçesi olmamalı
Sosyal medya hukukuna son verilmelidir
Kadına şiddet noktasında gereken adımlar atılmalı
Adliye saraylarında yetersiz fiziki ortam ortadan kaldırılmalıdır.