WOTTV E-DERGİ
DOLAR 34,0716 0.11%
EURO 38,1221 0.02%
ALTIN 2.827,480,89
BITCOIN 21430634,33%
ABD, Avrupa ve İsrail’in önündeki iki seçenek

ABD, Avrupa ve İsrail’in önündeki iki seçenek

5 Nisan 2024 15:37
ABD, Avrupa ve İsrail’in önündeki iki seçenek
0

BEĞENDİM

Bercan TUTAR – 5 Nisan 2024

 

ABD, Avrupa ve İsrail’in önündeki iki seçenek

Ya yeni dünyaya ayak uydurup adapte olacaklar. Ya da doğal seleksiyon sürecinde görüldüğü üzere değişen yeni şartlara uyum sağlamayan canlılar benzeri bir yok oluşa maruz kalacaklar…

Ukrayna ve Gazze’de batağa saplanan Batılı Siyonazilerin içine düştüğü girdap her geçen gün şiddetleniyor. Faturayı Gazze kasabı Benyamin Netanyahu’ya kesip kurtulmayı planlıyorlar. Oysa Siyonist İsrail’in bir soykırım tarikatı olduğuna dair anlayış artık Küresel Güney’den sonra Batılı halklar nezdinde de genel kabul görmeye başladı. İsrail’in mağdur ve kurban değil nasıl barbar bir sömürgeci olduğu net şekilde ortaya çıktı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) eski kıdemli çalışanlarından Danielle Haas, “İsraillileri kurban olarak görmeye Batı’da bile artık kimse yanaşmıyor. İsrail’in işgalci-sömürgeci-apartheid devleti olduğu her yerde genel kabul görüyor. Kimse artık kolay kolay İsrail’i savunamıyor” diyor.

Kendilerini insan hakları konusunda hakem olarak gören sivil toplum grupları ve kurumlarının açıklamaları Siyonist İsrail’e ilişkin Batılı kamuoyunun görüşlerinin şekillenmesinde büyük bir rol oynadı, oynuyor. Bu kurum ve grupların hazırladığı İsrail suçlarını ortaya çıkaran raporlar, tweetler ve diğer ifadeler; başta Birleşmiş Milletler olmak üzere diğer küresel kurumlarda, önde gelen başkentlerde, medyada, kampüslerde ve Hollywood’da yankılanıyor.

İsrail’in 6 ayı geride bırakan soykırım saldırılarında Batılı STK’ların oynadığı rol bu açıdan oyunun kurallarını değiştirici oldu. Anketler de bunu kanıtlıyor.

 

Platon, ‘Mağara Alegorisi’nde, duvara zincirlenmiş, yakındaki nesnelerin gölgelerinden başka bir şey görmeyen ve başka hiçbir şey bilmeden bu gölgelerin gerçek olduğunu sanan insanlardan bahseder. Yalnızca mağaradan çıkıp güneş ışığını gören kişi hakikatin gerçekte ne olduğunu anlayabilir.

Konu İsrail’e gelince, dünyanın büyük bir kısmı da benzer şekilde bir mağarada duvara zincirlenmiş durumdaydı ve yalnızca gölgeleri görüyordu. Fakat insanlar artık İsrail ile ilgili gerçeği gördü. Neredeyse dünyanın büyük kısmı İsrail’in ırk ayrımına dayanan yerleşimci sömürgeciliğe, etnik temizliğe dayanan bir ‘apartheid devleti’ olduğunu ve şu anda da bu politikalarına göre hareket ederek Gazze’de barbar bir soykırım yaptığına inanıyor.

Nitekim Dünya Mutfağı adlı yardım kuruluşunun Gazze’de yemek dağıtan Batılı yedi çalışanının hunharca katledilmesi, İsrail’e dair soykırımcı imajı daha da perçinledi. ABD Başkanı Joe Biden ve diğer Avrupalı siyasi suç ortakları bile İsrail’i kamuoyu önünde yarım ağızla da olsa eleştirmek zorunda kaldı.

Benzer şekilde Dünya Sağlık Örgütü ve BM’nin İsrail’i eleştiren açıklamaları da küresel kamuoyunun Siyonistlere dair düşüncelerini değiştirmede etkili oldu.

İşte bu yüzden Avrupa ve ABD’deki üniversitelerde İsrail karşıtlığı çığ gibi büyüyor. Örneğin ABD’de ülkenin dört bir yanındaki üniversite öğrencileri arasında yakın zamanda yapılan bir ankette, öğrencilerin yüzde 85’inden fazlası Filistinlilerin devlet olma hakkına ve İsrail’in işgal ettiği topraklardan çekilmesine işaret eden ‘nehirden denize’ sloganını desteklediğini açıkladı. Filistinlilerin devlet olma hakkını savunan Amerikalı öğrenciler, ABD’nin İsrail’e verdiği askeri ve siyasi desteğe de hemen son vermesini istiyor.

Dolayısıyla sömürgeci Avrupa ve ABD’nin Gazze soykırımında Siyonist İsrail’e verdiği şartsız destek dünya kamuoyundaki Batı imajına öldürücü bir darbe indirdi.

İsrail’den sonra Batı’nın da barbar foyasını ortaya çıkardı.

Yani dünya artık Batı’nın ve Siyonistlerin inanmamızı istediği gibi değil. Çünkü öyle görünmüyor. Katı ve inkâr edilemeyen gerçek şu ki Batı da en az İsrail kadar suçlu ve katliamcı. Üstelik Batı sadece askeri, siyasi ve ekonomik değil büyük bir insani ve ahlaki çöküş de yaşıyor.

Batılı analistler bu çöküşün geçici olduğuna ve bazı jeo-stratejik hatalardan kaynaklandığına inanıyor. Oysa bu çöküşün nedeni taktiksel veya operasyonel yanlışlar değil. Bu zayıflamanın temel nedeni ontolojik, kültürel, tarihi ve paradigmatik mahiyetlerden kaynaklanıyor. Batı’nın ve payandası olduğu İsrail’in sömürgeci özünden neşet ediyor.

İşte Gazze’de gördük. İnsanlıktan nasibini almamış bütün Batılı liderler psikopat ve sadist bir ruhla İsrail’in soykırımına, bebek ve kadınları barbarca katletmesine destek verdi. Soykırımcılarla kucaklaştılar. İsrail’in işlediği insanlık karşıtı savaş suçlarını hala da kutsamaya, savunmaya ve örtmeye devam ediyorlar.

Sonra da kalkıp ‘Batılı evrensel değerlerden’ bahsediyorlar. Kendi halkları bile artık bu değerlerin nasıl bir barbarlık ve ahlaksızlık olduğunu biliyor ve bu değerleri tümden reddediyor. Batılı halkların çoğu da artık insanlığın üçte ikisini temsil eden Batı dışındaki dünyanın gözüyle bakıyor kendi yöneticilerine… Katil İsrail’den tiksindiklerinden daha çok Siyonistlere destek veren kendi siyasi sınıflarından tiksiniyor Batılı halklar.

İşte bu yüzden İsrail’in Siyonist soykırımcı tarikatı da ona destek veren sömürgeci Batılı düzeni de daha şimdiden beka korkusu sarmış durumda. Çünkü yeni dünyada bu barbar anlayışlara artık yer olmayacak.

Çin ve Rusya gibi yeni güç merkezlerinin yükselişi ABD’yi ve ona bağlı Avrupalılar ile destek verdikleri İsrail’i iki seçenekle karşı karşıya bırakacak. Ya uluslararası kurumlar yapı ve prosedürleri Batı egemenliğinin sonunu yansıtacak şekilde ayarlanacak. Yani Batı kendini yeni dünyaya uyumlu hale getirip adapte olacak. Ya da yeni dünyaya entegre olamayan Batı da tıpkı doğal seleksiyon sürecinde görüldüğü üzere değişen yeni şartlara uyum sağlamayan canlılar benzeri bir yok oluşa maruz kalacak. Vaziyet bundan ibaret.

bercan tutar
Bercan Tutar

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.