Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi’ndeki Türkiye-Afrika 4. İş ve Ekonomi Forumu Kapanış Töreni’ne katıldı.

Erdoğan’ın açıklamaları şu şekilde:

Türkiye, Afrika ve Afrika halklarına asla sırtını dönmedi. Kıtadaki özgürlük hareketlerini güçlü bir şekilde destekledi.

Ticari ve ekonomik işbirliği anlaşmamız olan ülke sayısı 48’i buldu. Yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması anlaşması olan ülke sayısı 32’ye çıktı. Afrika ile her alanda ilişkilerimizin günden güne geliştiğini büyük bir mutlulukla müşahade ediyoruz.

“Ticaret hacmimiz 41 milyar dolara yaklaştı”

Kıtayla 2003 yılında 5,4 milyar dolar olan ticaret hacmimiz 41 milyar dolara yaklaştı. Afrika’daki doğrudan yatırımların değeri 10 milyar doları aştı. Beyaz eşya, gıda, inşaat gibi farklı analarda iş yaparak Afrika’nın alt ve üst yapı eksiklerini gidermek gibi çok önemli rol üstleniyoruz. Bugün 100 bini aşan Afrikalı işçinin Türk yatırımcılar sayesinde istihdama kavuşması bizim için gurur kaynağıdır. Türk yatırımcıların yatırımları 85,5 milyar doları geçti.

Türklerin yaptığı stadyum, havalimanı, yollara denk geliyoruz. Şirketlerimizin böyle anılmasını memnuniyetle karşılıyorum. 62 noktaya uçan THY Afrikalı kardeşlerimizi diğer coğrafyalara bağlıyor. Ayrıca tarım, ulaşım imalat ve enerji sektörleri de kıtanın gelişmesi için kilit alanlardı. Yatırımcılarımızın da ilgisini çekiyor. Savunma sanayi de Türkiye’nin atılım yaptığı en büyük sektörlerden. İnsansız hava araçlarında dünyanın en büyük 3 ülkesinden biriyiz. Akıncı ile yakaladığımız ivmeyi Kızılelma ile bir üst lige çıkıyoruz. Savaş gemisini yapan 10 ülke arasındayız.

Afrika’nın başarısını kendi başarımız gibi adlediyoruz. Afrika’nın G20 üyeliğine en başından beri tam destek verdik. Afrika Birliği’nin üye olmasını da Yeni Delhi’de kabul ettik. Afrika kıtasının küresel sistemde hak ettiği yeri alması için bundan sonra da gereken her türlü katkıyı sağlayacağımızın bilinmesini istiyorum.

“33 milyon ton tahılın boğazlarımızdan güvenle taşınmasını temin ettik”

Küresel ölçekte bazı üzücü durumlara da rastlıyoruz. Karadeniz girişimiyle gıda krizinin daha da derinleşmesinin önüne geçtik. 33 milyon ton tahılın boğazlarımızdan güvenle taşınmasını temin ettik. Ancak tüm samimi çabalarımıza rağmen Afrikalı kardeşlerimizin tahıldan arzu ettiğimiz gibi faydalanamadığını biliyoruz. Muhataplarımıza ilettik. Afrikalı kardeşlerimizin çektiği sıkıntılar batılılar tarafından dikkate alınmadı. Karadeniz girişiminin uzatılmamasıyla bazı Afrika ülkelerinin endişelerinin arttığının farkındayız. Sayın Putin ile temaslarımızda bu kaygıların giderilmesi için nelerin yapılması gerektiğini değerlendirdik. 1 milyon tonun ulaşmasını konuştuk.

“Gazze halkının toptan cezalandırılması sorunu büyütecek ve daha fazla gözyaşına sebep olacaktır”

İsrail ile Filistin arasında meydana gelen hadiseler hepimizi sarstı. Gerginliğin bölgeye yayılmasından endişeliyiz. Camilerin, hastanelerin ve sivil yerlerin bombalanmasını kabul etmediğimizi söylüyorum. Gazze’deki insani durumu kötüleştiren ablukanın bölgeyi hassas bir duruma getirdiği malumdur. Buradan dünyaya sesleniyorum 363 kilometreye sıkışmış 2 milyon insanın elektriğini, suyunu gıdasını kesmek en temel insan haklarının ihlalidir. Gazze halkının toptan cezalandırılması sorunu büyütecek ve daha fazla gözyaşına sebep olacaktır. İsrail yönetiminin Refah kapısından insani yardımların geçişine izin vermesi gerekiyor.

Biz, Suudi Arabistan, BAE ve Katar yardım yaparken, ABD ve İngiltere buraya uçak gemisi göndermeyi konuşuyor. İnsan haklarında bu var mı? Çocuk anne hepsi yok ediliyor. Bundan kimse dertlenmiyor. Herkesin biz buraya ne gibi bir yardım yaparız bunu konuşması lazım. Ama böyle bir dertleri yok. Şimdi biz kardeş Mısır’ın yetkilileri ile temaslarımızı devam ettirerek yardımlarımızı ulaştırmaya devam edeceğiz.

Blinken’e sert eleştiri

Tüm tarafları aklı selimle hareket ederek önce ateşkesi sonra da kalıcı barışı görüşmeye davet ediyorum. Direk şahsım, Dışişleri Bakanım, MİT Başkanım rehineler için temaslarımızı sürdürüyoruz.

Gazze şuan itibarıyla mazlumdur, mağdurdur. Ama İsrail’in böyle bir mazlum durumu söz konusu değil. NATO’da beraber olduğumuz ABD’nin bölgeye uçak gemilerini göndermesi barışa, diplomasiye ve taraflar arasında tansiyonun düşürülmesine hiçbir katkı sağlamıyor. Çok daha önemlisi ABD’nin Dışişleri Bakanı benim Dışişleri Bakanımla görüşüyor. İsrail’e dışişleri Bakanı sıfatıyla değil bir Yahudi sıfatıyla yaklaşıyorum diyor. Bu nasıl bir politikacı, bu nasıl bir yaklaşım? Sen bunu söylediğinde karşındakiler de ben de o zaman bir Müslüman sıfatıyla yaklaşıyorum derse ne diyeceksin?

“Sen bizim SİHA’mızı nasıl düşürürsün?”

Biz ABD ile NATO’da birlikte değil miyiz? Sen bizim SİHA’mızı nasıl düşürürsün? Ortada bir güven problemi var. Bize karşı oynanan bu tiyatroyu acı bir tebessümle karşılıyoruz. Tiyatro oynayanları kendi senaryolarıyla baş başa bırakıp gelişimize devam edeceğiz.