AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, basın toplantısında kritik açıklamalarda bulundu. AK Parti’nin 7 Ekim Cumartesi günü gerçekleşecek kongresine dair bilgiler veren Çelik, “7 Ekim’de Cumhurbaşkanımızın çok güçlü mesajları olacaktır” dedi.
Aliyev’in İspanya’daki toplantıya katılmama kararını değerlendiren Çelik, “Sayın Aliyev’in İspanya’ya gitmemesi çözümsüzlüğü ret anlamına gelir” ifadelerini kullandı.
Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dünkü grup toplantısındaki sözlerine de yanıt verdi.
Çelik’in açıklamaları şu şekilde:
“AK Parti kongreleri demokrasi şölenleri olarak siyasi tarihimizde önemli yer almıştır. Yurt içinde olduğu gibi yurt dışında da büyük bir ilgi görmektedir. 30’a yakın, dünyanın her yerinden siyasi partilerden misafirlerimiz olacak. Biz, bir Türkiye partisiyiz. Bir merkez partisiyiz. 7 Ekim’de Cumhurbaşkanımızın çok güçlü mesajları olacaktır. Bölge barışı, dünya barışı ve insanlığa söyleyeceğimiz sözler anlamında söylenecek çok şey gündeme gelecektir. Gençlerin, kadınların, değişimin, tecrübenin, tüm sosyolojinin kucaklandığı bir tablo ile parti kurullarımız oluşturulur. Bu kongreler önümüzdeki döneme ışık tutacak.
‘Ben bu Meclis’e gazi demeyeceğim’ sözlerine tepki
Dün CHP grup toplantısında Kılıçdaroğlu, TBMM’ye gazi Meclis demediğini, Türkiye’de kimsenin aklından geçmeyen bir eleştiri olduğunu herkesin bildiği, Meclis’e hakaret olan bir cümle kullandı. Gazi Meclis, milletin ortak değeridir. Gazi Meclis milletin bayrağıdır. Bu Meclis iki kere gazi olmuştur. Kurtuluş Savaşı’na başkomutanlık etmiştir. ‘Ben bu Meclis’e gazi demeyeceğim’ diyen birisi meşru alanda siyaset yapan birisinin diliyle konuşmamaktadır. 15 Temmuz günü hain darbe girişimi karşısında bombalanmıştır bu Meclis. Bu Meclis o darbecilere karşı direnen Meclis Başkanımızın ve milletvekillerimizin iradesi sayesinde o darbeye teslim olmamıştır. Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu ifadesini, bu hakaretini şiddetle kınıyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde böyle bir skandala imza atan ikinci bir kişi gelmemiştir. Bu çok ayıp bir ifadedir. Cumhur İttifakı’nın oyları ve yasalarmış bunu demesinin sebebi. Ne zamandan beri yasaların meşruiyeti bir kişi tarafından tartışılır oluyor. Bunu darbeciler yapar. Atatürk’ün hatırına CHP’ye oy veren vatandaşlarımızın bütün duygularını incitti. Bu tip polemikler açarak koltuğunda kalmaya çalışıyor. Kılıçdaroğlu, terör örgütlerine söyleyemediği sözleri Cumhurbaşkanımıza ve gazi Meclis’imize söylemektedir. Sayın Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin kapısına kilit vurmaya çalıştığını görüyoruz. Onun gazi dememesi yüce Meclis’in şanından bir şey eksiltmez ama bu onun için bile fazla olması gereken bir yanlıştır. Bunu ömür boyu alnında taşıyacaktır. Bu sürecin tek iyi yanı Kılıçdaroğlu ve onun gibi düşünenlerin yüce Meclis’te olmamasıdır.
“Aliyev’in kararını takdirle karşılıyoruz”
Sayın Aliyev, İspanya ziyaretini, Türkiye’nin katılma şartı kabul edilmediği için iptal etti. Bunu takdirle karşılıyoruz. Fransa, Almanya, AB, Ermenistan katılacak, Azerbaycan’ı davet ediyorlar, Türkiye yok. Cumhurbaşkanımız olmadan bu konuyu konuşacaklar. Fransa, yıllarca bu sorunun çözülmemesini, diasporadaki Ermenilerin sözcülüğünü yapmış bir temsilcidir. Türkiye o masada olmayacak. Bu, Azerbaycan ve Sayın Cumhurbaşkanı Aliyev tarafından kabul edilemezdi, o şekilde bir tutum ortaya koydular.
Minsk Grubu’nun yaptığı tek şey Ermenistan işgali lehine sürecin uzatılmasıdır. Karabağ, asli aidiyeti olan Azerbaycan’a dönmüştür. Halen eski tutumlarını sürdürmek isteyenler, Fransız diplomasisi Ermenistan’ın işgalci olduğunu bile telaffuz edememektedir. Cumhurbaşkanımız Azerbaycan’a tam destek verirken, bu sürecin tamamlanmasından sonra ise bütün bölgeye katkı sağlayacak bir çağrı yapmıştır. Ermenistan, saldırgan tutumundan vazgeçerse, Ermenistan, Azerbaycan, Türkiye, Gürcistan ve başka ülkelerle bölge barışı için platform kuralım demiştir. Bu masada Cumhurbaşkanımız ve Türkiye’nin olmamasının anlamı şudur. Karabağ’ın Azerbaycan’a dönmesinden rahatsızdır. Aliyev’in gitmemesi çözümsüzlüğü ret anlamına gelmektedir.
Fransa Dışişleri Bakanı’nın Ağrı Dağı paylaşımı, sözde soykırım endüstrisinin sözcüsü olduğunu göstermiştir.
Ankara’daki saldırı
Şu anki Bakanımız, arkadaşları, güvenlik güçlerimiz, terörle mücadele politikasını aynı kararlılıkla sürdüreceklerdir. AK Parti’de terörle mücadelede hizipler var gibi açıklamalar yapmışlar. Herhangi bir fikir ayrılığı yoktur.
Kılıçdaroğlu’na Bilal Erdoğan yanıtı
Dün Kılıçdaroğlu açısından, yeni dönemi siyaset yapmak yönünde bir açılış olmadı. Seçime giderken kendisini herkesin eleştirebileceğini, bu konuda demokrat amcası olacağını ifade eden, bizim o zamandan bildiğimiz yalan siyaseti temelinde açıklamalar yapıyordu. İstanbul’da yaşayan, Türkiye’nin her yerindeki vatandaşlarımız belediyelerin çalışmalarını eleştirebilir. Bir İstanbullu olarak Bilal Bey görüşünü ifade etmişse sizce bu görüş doğru mu değil mi siz de görüşünüzü dile getirirsiniz. Bilal Bey ayrıca, pek çok STK’da görev yapıyor. Ne oldu şimdi, bir STK lideri bu konuda eleştiri getirdiğinde niçin bunu hakaretle karşılıyorsunuz. Aynı eleştiriyi CHP’ye yakın bir STK yapsaydı, bu şekilde mi konuşacaklardı. O zaman saygıyla karşılıyorum diyecekti. Bilal Bey’in söylediklerinin çok daha fazlasını belediyenin yetersizlikleri anlamında CHP’liler söylüyor. Çıkmış sen kimsin diyor. Bu soruyu size de sorarlar. Tüzük gereği görev süreniz bitmiş. Genel başkan değilsiniz. Kendi partinizin kurmaylarından saklayarak gitmişsiniz bir takım koalisyon pazarlıkları yapmışsınız. Size karşı genel başkan adayı oluyorlar. Bunları değerlendireceğine hakaret kampanyası yapıyor. Herkesin işi gücü belli. Öğrenmek istiyorsa bunu öğrenebileceği kaynaklar var. Atatürk’ün mirası gereği İş Bankası hisselerinin TDK’ya, TTK’ya verilmesi lazım, CHP defalarca bunu vermemiş. Bu kurumlar Atatürk’ün tahsis ettiği gelirleri zorla almışlar. Bu konularda dürüstlük olacaksa Kılıçdaroğlu’nun konuşma yapması gerekir.
“CHP’nin Google’ı olsa cehalet yazınca Kılıçdaroğlu çıkar”
Emine Erdoğan hanımefendinin söyledikleriyle ilgili sözleri ise daha da vahim. Devlet kurumları niye destek veriyor diyor. Dünyanın her tarafında first lady’lerin faaliyetlerine destek verilir. İkincisi sıfır atık konusunda bu sadece Türkiye kurumu olmanın ötesinde geçmiştir. Bir Birleşmiş Milletler kurumudur. İlgili bürokratların bu faaliyetlere katılmasından daha doğal ne olabilir. İki gün sonra göreceksiniz, büyükelçilere bir notla yine karşımıza çıkacak. Bir de ona cevap vermek durumunda kalacağız ama kongreye kadar bir CHP orucu tutmamız gerekecek. Vaktimiz yok. Bütün söylediklerini bir tane CHP Google’ı olsa, ona cehalet diye bir kelime yazın size Kemal Kılıçdaroğlu diye bir yanıt verir.”