Boşanma artışının birçok sebebi olabileceği gibi terk, zina, şiddetli geçimsizlik, ekonomik sıkıntılar, kötü muamele gibi ve daha da çoğaltabileceğimiz birçok sebebi bulunmaktadır. Esasen boşanma; hukuki statü değişikliğine yol açtığından konuyu ele alırken de hukuki olarak nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini Av. Nurcan As, World of Türkiye’ye değerlendirdi.

BOŞANMA SÜRECİ

Sadece mahkeme tarafından verilebilen boşanma kararı ile çiftlerin evlilik birliği sona ererek aynı zamanda hukuki statüleri de değişmektedir. Elbette ki işin içinde anlaşmazlık olmadan kimse ayrılık ve boşanma yoluna girmeyeceği için de boşanma yöntemleri de kendi içerisinde ikiye ayrılarak farklılıklar göstermektedir. Çiftler boşanmadan önceki süreçte birbirleriyle boşanma hususundaki konular üzerinde kolayca anlaşmaya varabiliyorlar ise bu halde Anlaşmalı Boşanmanın Usullerini uygulayarak boşanmaları en doğru yol olacaktır ancak her evliliğin bu yöntemle sona ermesi pek mümkün olmayacağından çiftler boşanma konusunda ve buna bağlı olarak velayet, nafaka, tazminat gibi konularda bir türlü anlaşmaya varamıyorlarsa bu halde de Çekişmeli Boşanma Usullerinin uygulanması gerekecektir.

ANLAŞMALI BOŞANMA

Anlaşmalı Boşanma bir nevi tarafların karşılıklı Protokol hazırlayarak mahkemeye başvurup boşanma ile ilgili tüm hususlarda uygulanması gereken kuralları en baştan belirlediği yöntemdir. Yani evlilik birliği içerisinde bulunan taraflar ortak iradeleri sonucu bir protokol hazırlayıp mahkemeye başvuru yaparlar ve Hakim boşanma kararını verirken bu protokolde yazan şartlara bağlı kalarak hüküm tesis eder. Anlaşmalı boşanma söz konusu olduğu zaman, davanın açılacağı yer hususunda özel yetki kuralları bulunmamakta olup taraflar herhangi bir yer Aile Mahkemesine başvuru yaparak davayı açabileceklerdir. Bu sebepten ötürü eşler genellikle hızlı sonuç almak için yoğunluğu az olan adliyeleri seçerek davayı açmaktadırlar.  Eşler boşanma hususu dışında velayet, nafaka, mal paylaşımı, tazminat gibi konularla ilgili olarak da ortak irade sonucu kararlar alıp bu kararları da protokole ekleyerek uzlaşma sağlarlar. Anlaşmalı Boşanma usulünü uygulamak için tarafların birtakım şartları yerine getirmesi gerekir. Şöyle ki; her şeyden önce çiftler Medeni Kanun gereği 1 sene evli kalmış olmalıdır, bundan daha kısa süren evliliklerde taraflar anlaşmalı boşanma protokolünü uygulayamazlar. Eşlerden biri boşanma iradesini mahkemeye beyan ederek davayı açar ve ortak irade sonucu hazırlanan protokolle birlikte boşanma dilekçesini mahkemeye sunar, daha sonra diğer eş de boşanmayı kabul ettiğine dair beyanda bulunur ve o da protokolü mahkemeye sunar. Protokol maddelerinde hukuka aykırılık teşkil edecek bir durum yoksa ve tüm hususlar yazılı bir şekilde belirtilmişse Hakim taraflara duruşma günü verir ve bu gün çiftler duruşmaya katılım sağlamak zorundadır aksi halde hakim boşanma kararını vermez. Belirtelim ki kendinizi vekil sıfatı ile temsil ettiriyorsanız dahi duruşmada hazır bulunarak ayrılmak istediğinizi son kez sözlü olarak beyan etmek zorundasınız aksi halde boşanma gerçekleşmez. Bu prosedürler eksiksiz yerine getirildiği takdirde, boşanma tek celsede gerçekleşecektir. Hakim boşanma kararını verdikten sonra gerekçeli kararın yazılması için 1 aylık süre öngörülmüştür, boşanma kararı kesinleşene kadar da eşlerden her biri boşanma iradelerini geri çekerek protokolden döndüklerini mahkemeye beyan edebilirler. Karar kesinleştikten sonra artık Mahkeme kesinleşme şerhini ilgili Nüfus Müdürlüğüne gönderir ve böylece tarafların boşanması tamamen kesinleşmiş olur.

ÇEKİŞMELİ BOŞANMA SÜRECİ

Çekişmeli Boşanma halinde ise süreç daha yoğun ve uzundur. Taraflar eğer boşanma hususunda ya da boşanmaya bağlı olarak düzenlenecek hususlarda(velayet, nafaka, tazminat vs. gibi) anlaşmaya varamazlar ise o zaman mecburen çekişmeli boşanma yoluna gideceklerdir ve bu halde şartları ve nihai kararı hakim takdir edecektir. Bu halde süreç pek de hızı ilerlemeyecek olup mahkemelerdeki iş yoğunluğunu da dikkate alacak olursak 1.5 hatta 2 sene sürebilecektir, Eşlerden biri mahkemeye başvurup boşanma dilekçesini beyan ederek davaya açacaktır ve akabinde diğer eş de karşı tarafın dilekçesine cevap vererek süreci ilerletecektir. Uygulamada her ne kadar “çekişmeli boşanma davasında protokol” ibaresi sıklıkla kullanılıyor olsa da bu yanlış bir terimdir çünkü çekişmeli boşanma davasında protokol olmaz, boşanma dilekçesi olur ve bu dilekçeler aşaması bittikten sonra hakim tarafların iddia ve taleplerini dinleyerek, delilleri inceleyerek  ve aynı zamanda Medeni Kanunun ona verdiği takdir yetkisini de kullanarak boşanmayı karara bağlayacaktır. Mahkemenin vermiş olduğu karara karşı tarafların karara itiraz etme hakkı yani İstinaf Kanun yoluna başvurma hakkı da bulunduğu için boşanma davasının kesin bir karara ulaşması 3-4 yıla kadar bile uzayabilecektir. Sanılanın aksine her iki taraf da boşanmayı istiyor olsa bile bu durum sürecin kısalması için bir kıstas değildir çünkü tarafların boşanmanın yanı sıra anlaşmazlık sağlayamadığı velayet, nafaka, tazminat, mal paylaşımı gibi diğer hususların incelenmesi ve karara bağlanması da uzun zaman alacaktır. Anlaşılacağı  üzere eşlerden biri boşanmak isterken diğer eş bunu istemiyor ise, boşanma konusunda her iki taraf da mutabıksa ancak boşanma sonuçlarından en az biri üzerinde anlaşma sağlanamıyorsa veyahut eşlerin evliliği bir yıldan kısa sürdüyse ya da eşlerin anlaşmalı boşanma davasının tek celsesinde hazır bulunabilme olanağı yoksa bu hallerde boşanma davaları çekişmeli olarak süregelecektir. Unutulmaması gereken bir diğer husus da avukatlara dava ve diğer işlerin takibi için erilmiş olan genel vekaletnamelerin içeriğinde boşanma davasının takip edilebilmesi adına yetki bulunmamaktadır, bu yüzden de boşanma davasının takip edilebilmesi adına tarafın avukata özel bir yetki vermesi ve bunun sonucunda da özel bir vekaletname düzenlenmesi gerekmektedir. Eşlerden biri mahkemeye başvurup boşanma dilekçesini beyan ederek davaya açacaktır ve akabinde diğer eş de karşı tarafın dilekçesine cevap vererek süreci ilerletecektir.

ÖZEL BOŞANMA SEBEPLERİ

Peki gelin bir de çekişmeli boşanma davalarında özel boşanma sebeplerinin nelerden oluştuğuna detaylıca bakalım. Türk Medeni Kanununda sınırlı sayı prensibi ilkesi gereği boşanma sebepleri sınırlı sayıda düzenlenmiş olup bu sebepler ilgili kanunun 161-166 maddeleri arasında düzenlenmektedir. Bu kanun maddeleri gereği de;

Zina Nedeniyle Boşanma (TMK. 161. Madde)

Hayata Kast Nedeniyle Boşanma (TMK. 162)

Pek Kötü Muamele Nedeniyle Boşanma (TMK. 162)

Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle Boşanma (TMK. 162)

Suç İşleme Nedeniyle Boşanma (TMK. 163)

Haysiyetsiz Hayat Sürme Nedeniyle Boşanma (TMK. 163)

Terk Nedeniyle Boşanma (TMK. 164)

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma (TMK. 165)

Evlilik Birliğinin Sarsılması (Şiddetli Geçimsizlik) Nedeniyle Boşanma (TMK. 166/1)

Anlaşmalı Boşanma (TMK. 166/3)

Fiili (Eylemli) Ayrılık Nedeniyle Boşanma (TMK. 166/4)

DAVA DİLEKÇESİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

Boşanma davası açan eş, dava dilekçesinde yukarıdaki somut boşanma sebeplerinden birini veya birkaçını göstererek davayı açmalıdır. Boşanma sebepleri; genel nitelikte sebepler olabileceği gibi aldatma, ortak konutu terk gibi özel nitelikte sebepler de olabilir. İşte yukarda saydığımız sebeplerden birinin veya birkaçının varlığı halinde eşlerden biri mahkemeye başvurarak davayı açma hakkına sahiptir ama burada önemli olan dava açarken hak düşürücü sürelere uygun hareket etmektir. Örneğin; zina veya hayata kast nedeniyle boşanma davası açmak istiyorsanız Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina ve hayata kast eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkınız düşecektir yani artık bu özel sebeplere dayanarak dava açılamayacaktır. Tabi ki dava açmak için hak düşürücü süreleri kaçırmış olmanız evliliği mecburen sürdürmeniz gerektiği anlamına gelmemektedir, bu hallerde artık evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması sebebiyle dava açabilir ve boşanma davasını sürdürebilirsiniz. Kaldı ki Medeni Kanunun 166/4 gereği de Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir. Yani kısaca özel sebeplere dayanarak dava açtınız ve davanız hakim tarafından herhangi bir sebeple reddedildi diyelim, bu halde kesin kararın üzerinden üç yıl geçmesine rağmen bu süreçte halen eşler ortak hayatı kuramamışlar ise bu halde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılacak olup eşlerden birinin talebiyle hakim boşanmaya karar verecektir.

DOĞRU MAHKEME TESPİTİ

Dava açılırken dikkat edilmesi gereken önemli hususlardan biri de yetkili ve görevli mahkemenin tespitini yapmaktır. Boşanma davaları Aile Mahkemelerinde görülür ancak Aile Mahkemesinin bulunmadığı yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesi Aile Mahkemesi yerine geçerek davaya bakmakla görevlidir. Yetki konusunda ise, davayı açacak tarafın seçimlik hakları bulunmaktadır. Davayı açan taraf yararına bağlı olmak üzere ikamet ettiği yer olan aile mahkemesinde veya diğer eşin ikamet ettiği yer aile mahkemesinde ya da eşlerin son 6 aydır birlikte yaşadığı yer aile mahkemesinde davayı açabilir. Boşanma davalarında tarafların kusurlu olup olmamaları veya hangi tarafın daha çok kusurlu olduğu hususu da önem arz etmektedir. Şöyle ki; boşanma davasını açan davacı eğer davalıdan daha çok kusurlu ise davası reddedilecektir, yani az kusurlu olan eş boşanma davasına karşı çıkarsa, Hakim boşanma kararı vermeyecektir.

“HUKUKİ BİLGİ BİRİKİMİNİN YANI SIRA İNSAN İLİŞKİLERİ DE YÜKSEK HASSASİYETTE OLAN BİR AVUKAT…”

Özetleyecek olursak; Boşanma Davalarında taraflar birçok hak ve talebi birbirlerine karşı ileri sürerler ve bu hak ve talepler mahkemece değerlendirildikten sonra karara bağlanır. Mahkeme ilk önce usul kurallarına uyulup uyulmadığının incelemesini yapar ve daha sonra davanın esasına girerek tarafların boşanma sebeplerinin ne olduğuna, iddia edilen vakıaların taraflarca ispatlanıp ispatlanmadığına kanaat getirerek davayı karara bağlayacaktır. Boşanma davası sürecinde tüm yasal haklarınızı koruyacak ve ekonomik anlamda talep ettiğiniz hususları size kazandırabilecek, tüm süreci profesyonel şekilde ilerletebilecek bir Avukatla çalışmak sizin yararınıza olacaktır. Davayı takip ederken yanlış adımlar atılması, hem size zaman kaybettirebilir hem de hakkınız olandan daha azına razı gelmek zorunda kalabilirsiniz. Hukuki bilgi birikiminin yanı sıra insan ilişkileri de yüksek hassasiyette olan bir Avukata danışmanız her anlamda sizi kazançlı çıkaracaktır.