Milliyetçi Hareket Partisi Lideri Bahçeli, partisinin Siyaset ve Liderlik Okulu sertifika töreninde önemli açıklamalarda bulundu.

Bahçeli’nin açıklamaları şu şekilde:

Öğrenmenin yaşı, öğretmenin sınırı yoktur. Öğrenmeye kapalı olmak cehalete kucak açmakla eş anlamlıdır. Bugün en vahim tehdit cehaletin yaygınlaşan cüretidir. Dilden dile dolaşan, manası üzerine kafa yorulmayan bir özdeyişi bu vesileyle paylaşmak istiyorum; “Bilmeyene ve bilmediğini bilmeyen aptaldır, ona dikkat edelim. Bilmeyen ve bilmediğini bilen basittir ona öğretelim, bilen ve bildiğini bilen bilgedir, onu takip edelim.”

Cehaletin şiddetli istilasına karşı direniş gösterilmezse hayatın her cephesinde, bilhassa siyasette yenilgi üstüne yenilgi alınması kaçınılmazdır.

HİLAFET TARTIŞMALARI

Anıtkabir’de “Kahrolsun Cumhuriyet, şeriat gelecek” diyerek bağıran bir sapığın provokasyonu ile Galata Köprüsü’nde düzenlenen yürüyüşte Kelime-i Tevhid taşıyan masum insanımıza saldıran meczubun eylemi zaman itibarıyla tesadüf değildir. Adeta 6 Nisan 1909’da vurulan Hasan Fehmi’nin veya Eminönü’de kurşunlanan Ahmet Samim vakalarının tekrarı yaşatılmak istenmiştir. Kendini bilmezler grubu, hilafet bayrağı diye bir şey var mıdır? Arapça görseli irtica diye sunan, yabancı örgütlerin sızmasıdır. Hilafet tartışmasına çanak tutanların hepsi birden hastalıklıdır, açıkça ipotek altındadır.

“MİLLETİN SİNİR UÇLARIYLA OYNAMANIN ADI MİLLİYETÇİLİK OLAMAZ”

Toplumsal tansiyonu yükseltmek amacıyla el ovuşturan, öfke nöbetlerine kapılmış olan, utanmadan onursuzca partimizin sembolü bozkurdu haydutça kullananların nasıl bir örtülü faaliyet içinde oldukları çok net biçimde görülmektedir. Milletin sinir uçlarıyla oynamanın adı milliyetçilik olamaz.

“TFF SÜRECİ YÖNETEMEDİ, TAKIMLAR SOĞUKKANLI OLAMADI”

Ertelenen Süper Kupa finalinden sonra yaşananlar Türkiye’nin çok boyutlu diyalog köprülerini dinamitleme amacına hizmetten başka bir şeye yaramamıştır. Türk futbolunda yaşanan sadece futboldur. TFF süreci yönetemediği gibi Fenerbahçe ve Galatasaray da aklı başında hareket edememiştir. Hiç kimse Gazi Mustafa Kemal Atatürk üzerinden siyasi hesaplaşma sayfası açma peşinde koşmamalıdır. Finalin oynanması için Riyad’ın niçin seçildiği kadar protokole neden uyulmadığı kafamızı bulandıran bir muammadır. TFF Başkanı başta olmak üzere Riyad krizine dahli olan kim varsa kuru özürle kalamaz. Sadece ihmal ya da öngörüsüzlük olarak nitelenemez.

İlginizi çekebilir!  Murat Kurum: Deprem siyasi ayrım yapmıyor

BAHÇELİ’DEN SOSYAL MEDYA ÇIKIŞI

Teröristler nasıl mağaralarda saklanıyorsa aynı emelde olanlar, bunlara yardım yataklık içinde bulunanlar sosyal medyanın çukurlarında yuvalanmıştır. Sosyal medya artık taşınması imkansız bir yüktür. Ya sosyal medya kullanımı a’dan z’ye yeni baştan düzenlenmeli ya da bu melanet ve mikrop yuvasını hepten işlevsiz hale getirmeliyiz. Bu düşüncemi demokrasinin kısırlaştırılması şeklinde iddia edeceklere yüzümüz dönüktür. Tedbiri bugün alamazsak kaos taban ve temsil bulacaktır. Dedikodu ve fitnenin demokrasi ile ilgisi yoktur.

“TÜRKİYE’DE DİKTATÖRLÜK OLSAYDI…”

Türkiye’de diktatörlük olsaydı, Can Atalay davasıyla ilgili devlete meydan okuyanlar, bölücüleri destekleyenler, halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek için vızır vızır ortalıkta gezenler nasıl tutunacaklardı. Diktatörlük olsaydı, cezaevindeki bir terörist Türk Devleti’ne nasıl ‘işgalci’ diyecekti. Anayasa Mahkemesi milletimizin gasp edilen haklarını nasıl savunacak? Bütün dayatmalara ve baskılara direnerek Türk adaletinin onurunu müdafaa eden Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin şerefli hakimlerini de yürekten kutluyor ve aldıkları bu kararı destekliyoruz.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.