Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, üçüncüsü düzenlenen İlim Yayma Ödülleri Töreni’ne katıldı. Programda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün vefat haberini derin bir teessürle öğrendiğimiz aziz kardeşim Kuveyt Emiri Şeyh Nevvaf’a Allah’tan rahmet diliyorum. Dost ve kardeş Kuveyt halkına milletim adına taziyelerimi sunuyorum. Merhum Şeyh Nevvaf, Türkiye’nin samimi ve güvenilir bir dostu olarak her zaman hayırla yad edilecektir. Yeni Kuveyt Emiri kardeşim Şeyh Meşal’e de Rabb’imden muvaffakiyetler niyaz ediyorum” cümleleri ile taziyesini iletti.

“PROFESÖR DOKTOR AZİZ SANCAR HOCAMIZA İLİM YAYMA VAKFI 50. YILINA ÖZEL BİR MÜKAFAT TAKDİM EDİYORUZ”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuşmasının devamında, “Her iki yılda bir yapılan mükafat törenimizin üçüncüsünü takdim ettiğimiz ilim erbabımızı canı gönülden tebrik ediyorum. Bu yıl önceki yıllardaki başlıklara ilave olarak Profesör Doktor Aziz Sancar hocamıza İlim Yayma Vakfı 50. yılına özel bir mükafat takdim ediyoruz. Ülkemize hizmetleri ve özellikle gençlerimizin ufuklarının açılmasına yaptığı katkılar için Aziz Sancar hocamıza buradan şükranlarımızı gönderiyoruz. Cemiyetimizin kuruluşunun 72., vakfımızın kuruluşunun 50. yıldönümünü geride bıraktık. Bugün cemiyetimiz ve vakfımız, öğrenci yurtları, eğitim merkezleri, şubeleri, üniversitesi ve diğer faaliyetleri ile iftihar verici bir müessese konumundadır. Ayrıca ülkemizin en önemli manevi beslenme kaynaklarından imam hatip okullarının kuruluşunda ve yaşatılmasında cemiyetimizin çok hayati katkıları olmuştur. Kuruluşundan bugüne müessesemizi emeği geçen herkesten Allah razı olsun” dedi.

“EVLATLARIMIZI YENİ İLETİŞİM MECRALARININ SİNSİ VE YIKICI ETKİLERİNE KARŞI KORUMAK ZORUNDAYIZ”

“Ne zaman ki bilim insanlarımız, yaptığı eserlerle, yetiştirdiği talebelerle dünya çapında söz sahibi olursa işte o zaman kendi kavramlarımızla konuşma ve düşünme imkanı buluruz. İlim dünyamızla gurur duyacağımız günler gelecektir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugünkü töreni bu sürecin bir adımı olarak kabul ediyorum. Bir milletin varlığını sürdürebilmesi ve geleceğine güvenle bakabilmesi yetiştirdiği nesillerin donanıma bağlıdır. Batı ülkeleri başta olmak üzere, dünyanın pek çok yerinde toplumların geleceklerinden duydukları endişenin en önemli sebebi yeni nesillerin adeta avuçlarından kayıp gittiğini görmeleridir. Biz de kendi evlatlarımızı yeni iletişim mecralarının sinsi ve yıkıcı etkilerine karşı korumak zorundayız. Son dönemde özellikle yabancı sosyal medya platformlarının kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte ahlaki açıdan erozyon hatta yozlaşma yaşandığını görüyoruz. Yine bu platformlar vasıtasıyla, milli birliğimizi tahrip eden sapkın akımların toplumumuza sirayet etmeye başladığına şahit oluyoruz. Bunlarla mücadele konusunda en büyük görev, İlim Yayma Cemiyeti ve vakfı gibi dava sahibi, dert sahibi müesseslerimize düşüyor. Toplumları ayakta tutan iki önemli unsur vardır. Birincisi insan yetiştirmek, ikincisi ise üretimdir. İnsan ailede yetişir. Üretim ise iktisadi işletmede yapılır. Eğer ailede güzel insan yetiştirilirse, işletmede de helal rızık üretimi olur. Helal rızık insanları refaha kavuşturur. Saadeti ailesinde, refahı da işletmesinde aramayan toplumlar bozulmaya ve nihayetinde yıkılıp gitmeye mahkumdur” şeklinde konuştu.

İlginizi çekebilir!  2025 Yılı Hac Ön Kayıt ve Kayıt Yenileme İşlemleri Başladı

“ZALİM İSRAİL YÖNETİMİNİN, GAZZE’DEKİ KATLİAMIN ÖNÜNE GEÇECEĞİMİZ GÜNLER YAKINDIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çok büyük bedeller ödedik. Ülkemizi üç çeyrek asırdır içinde çırpındığı bir bataklıktan çıkarmayı başardık. Türkiye artık 20 yıl, 40 yıl öncesine göre demokrasisi, güvenliği, ekonomisi, savunması, diplomasisiyle çok daha hürdür, geleceğine çok daha güvenle bakabilmektedir. Biz siyasi, askeri ve ekonomik olarak güçlendikçe, umutlarını bize bağlamış olan dost ve kardeşlerimizin özgüvenleri de arttı. İslam alemi ve Türk dünyasında geçmişe göre olumlu çok daha farklı, cesur bir hava vardır. Karabağ’ın işgalden kurtuluşu bu havayı daha da güçlendirmiştir. Zalim İsrail yönetiminin, Batı devletlerinden aldığı destek ile sürdürdüğü Gazze’deki katliamın önüne geçeceğimiz günler de endişe etmeyin Allah’ın izniyle yakındır. Yakaladığımız bu ivmeyi sürdürebilmek için çocuklarımızı medeniyetimize, tarihimize ve kültürümüze uygun şekilde yetiştirme meselesini önceliklerimizin en başına koymak mecburiyetindeyiz. Bunun yolu da eğitim vasıtasıyla çocuklarımızın maddi ve manevi beslenme kaynaklarını millileştirmekten geçiyor. Devletin görevi bu sürecin önünü açmak ve kolaylaştırıcı rol oynamaktır. Asıl işi yapacak olan bilim insanlarımız, sivil toplum kuruluşlarımız ve ailenin ta kendisidir” şeklinde konuştu.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.