adem kılıç 800-563 son

Adem KILIÇ – 28 Nisan 2025

Küresel arenada; insan haklarından, nükleer sözleşmelere, uluslararası hukuk normlarından toplumsal sözleşmelere kadar çok sayıda standardın iflas ettiği bir ortam yaşanıyor ve bir yandan güvensizlik artarken bir yandan da sözde “kurallara dayalı” dünya düzeninin temellerini sarsılıyor.

Bilinen tarihe baktığımızda küresel düzen, özellikle son yüz yılda iki büyük tarihsel dönüm noktası ile şekillenmişti.

1945’te Birleşmiş Milletler ve kurumlarının kurulması ve 1989’da Berlin Duvarı’nın çökmesi ve hemen ardından SSBC’nin dağılması, Soğuk Savaş dönemi sonrası Batı’nın zafer ilan ederek yeni bir küresel düzeni ilan etmesine neden olmuştu.

Bu gelişmelerin ardından dünya, yoğun küresel entegrasyonun ve özellikle ABD liderliğinin damga vurduğu tek kutuplu bir dönem yaşadı.

Ancak gelinen noktada dengeler tamamen değişti.

Çin, Rusya ve Türkiye gibi aktörler, Batı çıkarlarını esas alan eski kurallara meydan okurken ve küresel düzenin şekillenmesinde daha fazla söz sahibi olurken, Batı dünyası ise tam bir kaos içerisinde.

Gelinen noktada; sözde “Batı’nın evrensel değerler” ve “uluslararası toplum normları” gibi kavramlarına olan inanç büyük ölçüde aşınırken, İsrail’in Gazze’deki soykırımına Batı’nın sessiz kalması gibi ikiyüzlülükler de yeni dünya düzeninin yeniden şekillenmesini tetikledi.

Bütün bu gelişmelere ek olarak Trump’ın ABD müttefiklerine karşı izlediği strateji, verilen güvenlik garantilerini sorgulayıp birçok uluslararası kuruluştan çekilerek ve ticaret savaşları başlatarak sistemin temel dayanaklarını zayıflatması, Batı çıkarlarına dayalı sistemin işlevsiz hale gelmesini tescilledi.

Evet, artık muhtemelen kuralların değil, yalnızca güç dengesinin belirleyici olduğu, küçük ülkelerin ve güçlü liderler çıkaramayan ülkeler için oldukça tehlikeli bir dünya bizi bekliyor.

Görünen o ki artık; büyük güçlerin kendi bölgelerinde hakimiyet kurduğu, Soğuk Savaş dönemi öncesinde olduğu gibi “arka bahçeler” kurduğu ve bloklara ayrılmış bir küresel yapı artık küresel yapının yeni gerçekliği haline geliyor.

İlginizi çekebilir!  Bizanslı Hammer, Nasıl Ahmed-i Tarran Hz. Oldu?

“Daha Adil Bir Dünya Mümkün”

İdeal senaryo ise; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, artık küresel arenada literatüre giren iki yaklaşımı üzerine şekilleniyor.

“Daha adil bir dünya mümkün” ve “Dünya 5’ten büyüktür.”

Zira; dünyada özellikle Pandemi sonrası yaşanan hızlı gelişmeler, BM Güvenlik Konseyi ve Bretton Woods olarak adlandırılan kurumların işlevselliğini ve etkisini tamamen yitirdiğini net bir şekilde ortaya koyuyor.

Artık, “gelişmekte olan ülkelere” daha fazla söz hakkı verilmemesi küresel adaletsizliği daha da derinleştirecek ve caydırıcılık unsurunun sadece nükleer olduğu bir kaos düzenini ortaya çıkaracak.

Zira uluslararası gelişmeler artık; insan haklarından demokrasiye kadar her türlü başlıkta, Batı normlarının sadece bir ilizyondan ibaret olduğunu net bir şekilde ortaya koydu.

Değişim Kaçınılmaz

Bugün küresel sistem yeniden şekilleniyor ve bu süreçte güçlü toplumsal dinamiklere sahip olmak, yeniden şekillenen ve daha adil ve kapsayıcı bir uluslararası düzende, söz sahibi olmak adına kritik bir öneme sahip.

Batı’nın “ilizyonuna” ve “hayranlığına” kapılmış kitlelerin ve sözde “özgürlük” adı altında “rahat bir yaşam” için ülkesinin değerlerini yok sayan toplumların sonu, “güçlü olan haklıdır” anlayışındaki yeni dünya düzenindeki “orman kanunlarına” teslim olmayı beraberinde getirecektir.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.