bercan tutar 800-563 son

Bercan TUTAR – 21 Nisan 2025

 

Trump’ın Siyonistleri çıldırtan Suriye hamlesi

 

ABD Başkanı Donald Trump’ın ilk başkanlık döneminde 2018 ve 2019’da Suriye’den çekilme strateji Amerikan müesses nizamına hükmeden İsrail yanlısı neo-conlar ve Yahudi lobisi tarafından baltalanmıştı. Trump’a yapılan uyarılarda bu çekilmenin İran ve Rusya’yı güçlendireceği ve İsrail’in güvenlik kaygılarını had safhaya çıkaracağı kaydediliyordu. Ayrıca PKK’nın uzantısı konumundaki YPG’nin kontrol ettiği bölgeler ve olası bir terör devletçiği ihtimaline karşı Türkiye’nin harekete geçeceğinin yol açacağı riskler de sıralanıyordu.

O zaman yeteri kadar güçlü olamayan Trump istediği desteği göremediği için bu düşüncesini gerçekleştiremedi. Şimdi bütün gerekçeler İsrail’in endişeleri hariç ortadan kalkmış görünüyor. Gelen haberler ve yapılan açıklamalara göre ABD Suriye’den çekilmek istiyor. En azından asker mevcudunu azaltacak. Çünkü DEAŞ, Türkiye’nin askeri harekât ihtimali, Rusya ve İran’ın güçlenme riski gibi kaygılar artık yok. Bir tek geriye İsrail’in güvenlik gerekçeleri var.

Yeni Dönemde İran ve Rusya Faktörü Zayıfladı

Esad rejiminin çöküşüyle birlikte İran’ın etkisi tükenme noktasına geldi. Esad’ın en büyük destekçilerinden Rusya, ABD ile yeni döneme hazırlanıyor ve bırakın Suriye’yi Ukrayna’da dahi var olan bütün pürüzleri yok etmeye çalışan bir anlayış içinde hareket ediyor iki ülke. PKK’nın silah bırakma ve kendini lağvetmeye hazırlandığı bir süreçte Suriye’deki Kürtlerin SDG yapısı içindeki YPG üzerinden kışkırtılmasının da opsiyonu neredeyse sıfırlanmış halde.

Bir bakıma ABD yönetimi Rusya ile olduğu gibi Türkiye ile de Suriye sahasında yeni bir anlaşmazlık istemiyor. Bu nedenle de YPG’yi Şam’daki yeni hükümetle yakınlaşmaya teşvik eden bir strateji izliyor. Donad Trump’ın bu yaklaşımını Ahmet Şara yönetimine destek veren Suudi Arabistan, Katar ve BAE yönetimleri de teşvik ediyor.

Haliyle “Exit Syria/Suriye’den Çıkış” stratejisi için hem içeride hem dışarıda bütün kartlar Trump’ın lehine görünüyor. Zira Trump ilk dönemine göre Amerikan bürokratik oligarşisinde şimdi çok daha güçlü konumda. Kongre ve Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu elinde tutuyor. Siyonist ve neo-con lobiyi oldukça yıpratmış durumda. Bu lobilerin itirazını ise Türkiye ve Sayın Erdoğan’ın Suriye’deki etkinliğini göstererek görmezden geliyor. Bir bakıma İsrail’den ve Yahudi lobilerinden gelen sert ve makul olmayan talepleri dalgakıran işlevi gören Sayın Erdoğan sayesinde pasivize ediyor.

İlginizi çekebilir!  "Bizim çocuklar başardı!"

Gelişmeler de buna işaret ediyor zaten. Böylece Trump kafasındaki çekilme stratejisini daha doğrusu Amerikan varlığını yeni küresel hegemonyaya uygun olarak yeniden konumlandırma projesini hayata geçirme fırsatını kullanıyor.

Yeni Amerikan Stratejisinde İsrail’in Ağırlığı Azalıyor

Çünkü yeni Amerikan grand stratejisinde Ortadoğu ve İsrail artık eski ağırlığı taşımıyor. Trump yeni Ortadoğu siyasetinde en az İsrail kadar Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, BAE, Mısır ve hatta İran’a bile önem veriyor. İsrail ve onun talepleri bundan sonra Amerika’nın Ortadoğu’daki çıkarlarını temsil etmeyecek. Yani Yahudi lobilerinin Amerikan dış politikası üzerindeki manipülasyonlarının devri yavaş yavaş kapanıyor.

Böyle olmasaydı ABD bırakın Suriye’den çekilmeyi varlığını daha da tahkim ederek ülkenin İsrail çıkarlarına göre parçalanmasını ve tahminlere göre en az beş federe devletçiğe bölünmesini tetikleyecek yıkıcı bir strateji izlerdi.

Oysa Trump Suriye’de tek yetkili olarak Türkiye’yi ve Erdoğan’ı tanıdığını 7 Nisan’da Beyaz Saray’daki toplantıda İsrail Başbakanı Benyamin Netanyhu’nun da bulunduğu görüşmede bütün dünyaya ilan etti.

Bu yolla İsrail’e ve ABD’deki Siyonist lobiye sınırlarını da bildirmiş oldu. Trump’ın Suriye’den çekilme, Türkiye ve Rusya dışında İran ile de ilişkilerini geliştirme hamlelerini küçümsememek lazım. Bunlar çok etkili olan Yahudi lobisine rağmen atılan kritik adımlar.

Nitekim bu kararlarından ve yaklaşımından dolayı Donald Trump hem ABD’deki hem dışarıdaki yeminli Siyonistlerin ve Neo-conların hedefi konumunda. NYT’den Thomas Friedman, Stratfor’dan George Friedman ve Washington Post’dan Douglas Murray gibi Siyonist simalar fanatik neo-concu John Bolton ve Michael Rubin’i aratmayan bir haleti ruhiye ile peş peşe yazdıkları makalelerde Trump’ı açıkça İsrail’in düşmanı ilan ederek onunla savaşma kararı aldılar.

AIPAC’tan Trump’a Gözdağı: “Güç Bizde” Mesajı

ABD’deki Yahudi lobilerinin ve derneklerinin şemsiye kuruluşu olan AIPAC da Trump’a gözdağı niteliğinde bir belge sızdırdı medyaya. Şubat 2025’teki genel kongrelerinde basına kapalı konuşmalarda AIPAC CEO’su Elliott Brandt’ın Amerikan yönetiminde ne kadar etkili olduklarını anlatan sözleri dünyaya servis edildi.

İlginizi çekebilir!  Suriye'de Esad Sonrası İlk Cuma Namazı: Emevi Camii'ne Akın Ettiler

Bu kasıtlı sızıntının amacı ABD Başkanı Trump’a “Ayaklarını denk al, bütün güç sende değil bizim elimizde, çevrendeki herkes senin değil bizim köpeğimiz” şeklindeki uyarıdan başka bir şey değil. Çünkü Brandt’ın medyaya bilinçli olarak sızdırılan konuşulmasındaki ifşaatlar, Siyonist lobinin bilinen gücüne ve nüfuzuna rağmen yine de yenilir yutulur cinsten değil.

Amerikan-İsrail Siyasi Eylem Komitesinin (AIPAC) yöneticisi Brandt konuşmasında açık açık seçtikleri isimleri daha sonra Beyaz Saray’daki kabineye seçtirttiklerini övünerek dile getiriyor. Örnek olarak da Trump’ın A kadrosundaki ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü John Ratcliffe, Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz gibi isimleri sayıyor.

Bu isimlerin Kongre’deki görev yıllarından bu yana AIPAC tarafından desteklendiğini ve bu ilişkilerin üzerindeki “etkisi” sayesinde AIPAC’in stratejik bilgilere ulaşabildiğini ve bu sayede bu kişilerin “İsrail’in çıkarlarını savunduğunu” ballandırarak anlatıyor.

Şimdi Trump’ın Rusya, İran ve Türkiye ile görüşmelerde bu Siyonist isimleri değil de neden Steve Witkoff gibi özel ve güvenilir danışmanları kullandığı daha iyi anlaşılıyor.

Yeni Amerika, Yeni Ortadoğu

Haliyle Siyonist lobi ne kadar güçlü olursa olsun hiçbir devlet böyle ‘utanç verici bir konumu’ kabul etmez. Zaten Trump da Amerikan yeni sağı ile liberteryen kesimlerin önünü sırf bu nedenle, bu tür kepazeliklere son vermek amacıyla açıyor. İsrail’in Amerikan iç ve dış siyasetindeki ağırlığını yavaş yavaş yok etmeyi kafasına koyan Trump’ın Siyonistleri çılgına çevirten son hamlesi asker çekme kararı oldu. Zira İsrail medyası ve ABD’deki Siyonist lobi, Trump’ın çekilme hamlesini ABD’nin Suriye’yi İsrail’in pençesinden kurtarıp Türkiye’ye emanet etmesi olarak algılıyor.

Evet, Trump tam da bunu yapmak istiyor. Çünkü ABD’nin yeni küresel ve bölgesel stratejisinde ona yük olmayan müttefiklerin önü açılıyor. Avrupa ve İsrail gibi ABD’ye yükten, sıkıntıdan, mali külfetten ve insani kayıptan başka bir şeye mal olmayan müttefiklerin ise önemi ve önceliği azalıyor.

Trump’ın reel-politik determinizmden kaynaklanan Suriye’den çekilme kararını ve buna gösterilen Siyonist tepkiyi biraz da bu yeni konjonktürel mercekten okumalıyız.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.