
Hüseyin ALEMDAR – 18 Nisan 2025
ABD Başkanı Donald Trump Suriye’den asker çekmeyi planladığını seçilmeden önce açıkladı. İlk döneminde Suriye’den çekilme planı Pentagon’a takılan Trump, yeniden seçildiğinde ise bu konuda yorum yapmaktan kaçındı.
Suriye’de 8 Aralık devrimiyle birlikte merkezi kontrol Türkiye’ye geçti. Trump koltuğa oturmadan 2 hafta önce Pentagon Suriye’deki ABD askeri sayısının 900’den 2.000’e çıkarıldığını duyurdu.
Konu Trump’a sorulduğunda cevap vermekten kaçındı. Trump Beyaz Saray’daki ilk günlerinde ilgili bir soruya “Bunu size söylemeyeceğim çünkü bu bir askeri stratejinin parçası. Ancak şunu söyleyebilirim ki bu Türkiye ile ilgili bir durum.” yanıtını verdi.
O günden bu yana Pentagon’un 30-60-90 günde Suriye’den çekilme planı yaptığı ABD medyasında yansıdı. Suriye’de SDG/PKK/YPG’nin durumu netleşmeye başlayınca ABD’den de düğmeye basıldı.
17 Nisan Perşembe günü New York Times gazetesi ABD ordusunun Suriye’nin kuzeyindeki 8 askeri üssünden 3’ünü kapatarak yüzlerce askerini geri çekmeye başladığını iddia etti.
İddianın ardından haber sahadan görüntülerle doğrulandı. Trump gelmeden 2.000’e yükseltildiği açıklanan asker sayısı 1.400’e düşürüldü. 600 ABD askeri Suriye’den çıkarılmaya başlandı. Suriye’nin doğusundaki 8 üsten Kuniko, El Ömer ve Rakka bölgelerinden personel ve askeri teçhizat daha doğudaki Haseke’ye taşındı.
İSRAİL’İN KORKTUĞU SENARYO
Esad rejimi düşerken defalarca Suriye’nin kritik tesislerini vuran İsrail, devrimden sonra pek çok noktayı daha hedef alarak fırsat yakalamaya çalıştı.
Son olarak Nisan ayının başında İsrail, Suriye’de başta Türkiye’nin konuşlanmak istediği Suriye’nin göbeğinde yer alan T4 hava üssünü ve Şam’ı bombaladı. İsrailli bakanlar ve medyası bunun Türkiye’ye doğrudan bir mesaj olduğunu açıkladı.
2 Nisan gecesi yaşanan hadisenin ardından Türkiye’nin de İsrail’e yanıt verdiği ve İsrail tarafından askeri kayıplar verildiği iddia edildi. İki taraf açıkça “çatıştık” demedi ama 2 Nisan sonrası kurulan cümleler buna atıf yapar nitelikte oldu.
3 Nisan’da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ABD’li mevkidaşı Rubio ile görüştü. Bir gün sonra da “biz Suriye’de İsrail ile bir çatışma istemiyoruz” dedi. Aynı anlarda İsrail’den de benzer açıklamalar tekrarlandı.
8 Nisan’da ise İsrail Başbakanı Netanyahu Beyaz Saray’da Trump’ın konuğu oldu. Netanyahu, Türkiye’yi şikayet etmeye gitmişti. Kameralar önündeki açıklamalara da Türkiye’nin Suriye’deki etkisi damga vurdu. Netanyahu “Suriye’nin Türkiye dahil hiç kimse tarafından İsrail’e saldırı üssü olarak kullanılmasını istemiyoruz. Bu çatışmayı çeşitli şekillerde nasıl önleyebileceğimizi tartıştık ” dedi. Trump ise “Türkiye güçlü bir ülke, Suriye’yi aldı. Senin de makul olman lazım” ifadeleriyle Netanyahu’ya nota verdi.
Bu görüşmenin ardından 10 Nisan’da Türkiye ve İsrail heyetleri Suriye’de çatışmasızlık mekanizması kurulması için Azerbaycan’da masaya oturdu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11 Nisan’da Antalya Diplomasi Forumu’nda “Suriye’nin toprak bütünlüğünü, istikrarını ve güvenliğini kendimizden ayrı görmediğimizi, burada özellikle dile getirmek istiyorum. Soğukkanlılığımızı, sabrımızı, meseleleri diyalog yoluyla çözme tavrımızı kimse yanlış anlamamalı, yanlış yorumlamamalı, sükunetimiz birilerini çok hatalı heveslere sürüklememelidir” diyerek İsrail’i uyardı.
TÜRKİYE’NİN SABRI TAŞARSA
ABD’nin Suriye’den çekilmeye başlaması;
Türkiye, ABD ve İsrail’in mutabakata vardığı gerçeğinin yansıması.
2 Nisan’dan beri İsrail Suriye’de ciddi bir saldırı düzenlemiyor.
İsrail “bir cisim yaklaştığının” farkında. Ne ABD’ye “Suriye’den çıkmayın” diye yalvarması ne de Türk üslerinin kurulacağı bölgeleri bombalaması sıcak bir çatışmayı engelleyecek gibi görünmüyor. Türkiye’nin sabrı 2026 yılını görmeden taşabilir. İsrail’in sahada ve masada Türkiye’nin bölgesel üstünlüğü ve etkisini kabul etmesinin vakti geçti, geçiyor.
MİLLET CHP TARTIŞMALARINDAN BIKTI
CHP’nin “şaibeli” Genel Başkanı Özgür Özel Türkiye’nin ve bölgenin gerçek gündeminden uzak. Defolarını, yolsuzluk skandallarını ve siyasetsizliği maskelemek adına bir oraya bir buraya saldırıyor.
İsrail’le savaş nesnelleşmişken, terör örgütü dağıtılırken, Kıbrıs’ta ve Ege’de Türkiye’ye tezgah kurulurken Özgür Özel mikro siyaset zemininde at koşturuyor. 1 yıl sonra mikro siyaset zemininde başka tartışmalar olacak, bugün yaşananlar ise sadece televizyon programlarında “sen böyle yapmıştın, senin genel başkanın böyle demişti” atıflarından başka bir işe yaramayacak. 1 yıl sonra ve seçim gündemini belirleyecek olanlar ise bugünün terörsüz Türkiye, İsrail-Suriye gibi makro ölçekli politikaların çıktıları olacak.