bercan tutar 800-563 son

Bercan TUTAR – 14 Nisan 2025

 

ABD kurduğu dünyayı ‘altın tepsi’de Çin’e sunuyor…

 

Hemen herkes dünyanın büyük bir dönüm noktasında bulunduğu veya o noktadan geçtiği konusunda hemfikir. Revizyonist ve muhalif kesimler dışında küresel gidişattaki değişimi ilk itiraf eden liderlerden biri Almanya Başbakanı Olaf Scholz oldu. Şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna’ya askeri harekâta girişmesinden sonra Scholz, küresel statükodaki bu kırılmayı ‘dönüm noktası’ anlamına gelen Almanca ‘zeitenwende’ kelimesi ile dile getirmişti.

Gerçekten de Alman başbakanın dediği gibi o günden bu yana dönüm noktasındaki dünyada hemen her gün yeni bir kritik gelişme oluyor. Donald Trump’ın ABD’de ikinci kez başkanlığa seçilmesiyle birlikte küresel değişim ve dönüşüm süreci daha da hızlandı.

Trump’la Hızlanan Küresel Dönüşüm

Trump’ın Rusya ile başlattığı yeni diplomasiyi, Amerikan iç siyasetinde aldığı devrim nitelediğindeki kararları, AB ve NATO gibi kurumlara yönelttiği eleştirileri, Kanada, Panama ve Grönland ile ilgili ‘ilhak’ taleplerini ve son olarak Çin’i merkeze alan 185 ülkeyi kapsayan tarife savaşını yorumlayan İngiltere eski başbakanlarından Gordon Brown da “Son 35 yılın ‘yeni dünya düzeni’ gözlerimizin önünde yıkılıyor” itirafında bulunmuş.

Doğrudur. Bir çağ kapanıyor ve yeni bir çağ başlıyor. Yunan tarihçi ve general Thukidides’in MÖ 5. yüzyılda dile getirdiği gibi “güçlüler yapacaklarını yapıyor ve zayıflar da çekmeleri gerekenleri çekiyor. Yunan tarihçinin real-politik özdeyişindeki hüküm bir bakıma yeniden hayata geçiyor.

Başını küreselcilerin, solun ve neo-liberallerin çektiği Amerikan muhalefeti, izlediği yeni politikalarından dolayı Donald Trump’a ateş püskürüyor. Ancak tıpkı bizim CHP gibi Amerikan muhalefeti de borç, ticaret veya göç konusunda gerçek bir alternatif sunmadan sadece eleştiriyor ve sadece gürültü yapıyorlar.

Trump’ın Stratejik Hamleleri

Trump iyi kötü bir inisiyatif almaya çalışıyor. Ortadoğu’da İsrail’i frenleyip Türkiye öncülüğünde yeni bir yapılanmaya girişirken İran ile de doğrudana nükleer görüşmeleri başlatarak Çin’e karşı yeni mevziler kazanmayı planlıyor.

İlginizi çekebilir!  Netanyahu’dan ABD’ye: Gerekiyorsa Yalnız Kalırız

Zaten Trump yönetimi hedefini açıkça beyan ediyor da. Bu bağlamda ABD’nin ana stratejisinin Rusya ve Türkiye’yi yanlarına çekerek Çin’in küresel pozisyonunu zayıflatmak olduğunu sık sık dile getiriyor.

Bunun yolu da Çin’i ekonomik, siyasi ve askeri olarak kuşatmaktan geçiyor. Trump yönetiminin attığı her adımın Pekin’i zayıflatıp kuşatmaya endeksli olduğunu unutmayalım. Tarifeler de Kanada, Panama ve Grönland’ın ilhak edilmek istenmesi de İran ile yapılan doğrudan müzakereler de Türkiye ve Rusya ile hayata geçirilen yeni diplomasi de Çin ve Çin’e yönelik Amerikan planlarıyla çok yakından ilişkili.

Ancak genel tablo ve eldeki veriler ABD’nin bu işin üstesinden gelemeyeceğini gösteriyor. Zira ekonomisi 2 trilyon dolarlık Rusya’yı dize getiremeyen ABD’nin satın alma gücü ve üretim kapasitesi gibi pariteler baz alındığında küresel ticaretin ve endüstrinin lokomotifi konumundaki 18 trilyon dolarlık Çin’e boyun eğdirmesi biraz muhal görünüyor.

Çin’in Ekonomik ve Teknolojik Yükselişi

Aslında Trump da bu gerçeğin farkında. Çünkü imalat sanayisinde ABD’nin üç katı üretim yapıyor Çin. ABD’den 20 kat fazla çimento, 3 kat fazla araba, 2 kat fazla enerji, bir kat fazla kimyasal ürün ve bir kat fazla gemi üretiyor. Dünyadaki elektrikli araçların üçte ikisi Çin malı. Elektrikli pillerin dörtte üçü Çin’de üretiliyor. Dünyadaki ticari ‘drone’ların yüzde 80’i ve güneş panellerinin yüzde 90’ı Çin’de üretiliyor. Çin’in nadir elementlerdeki küresel üretim ve kontrol payı ise yüzde 90 civarında.

ABD sadece biyokimya ve havacılık sektöründe Çin’in önünde yer alıyor. Örneğin endüstriyel robot kurulum sektöründe Çin tam ABD’nin 7 katı kadar bir pazara ve üretim hacmine sahip.

Yüksek askeri ve sivil teknolojide de Çin ABD ile arayı hızla kapatıyor. Dördüncü nesil nükleer enerji üretiminde hamle üstüne hamle yapıyor. 20 yılda 100 nükleer reaktör inşa etti. Sivil ve askeri uçaklar, yapay zeka ve çip üretiminde ABD ile yarışıyor. Kuantum iletişiminde ve hipersonik füze üretiminde ABD’den daha iyi konumda. Seyir ve balistik füze üretiminde ise en üstte yer alıyor.

İlginizi çekebilir!  Trump: ABD Dünyaya Alay Konusu Oldu

Yeni Güç Haritasında ABD’nin Yanılgısı

Ayrıca tarifelerden sonra İspanya ve Japonya ile daha da yakınlaştı. Trump’ın tarifeler üzerinden hedefe koyduğu 185 ülke var. Çin ise 125 ülke ile ticari ortak konumunda. Yeni süreçte ABD’nin hedefindeki ülkeler İspanya ve Japonya örneğinde görüldüğü üzere Çin’e daha çok yakınlaşacaktır. Avrupa, Kanada, Latin Amerika ve Hint-Pasifik bölgesi Çin ile yeni koalisyonlara girerken ABD ise kendi müttefik yelpazesini bile kendinden uzaklaştıracak adımlar atıyor.

Bunun da nedenleri var. Zira Trump yeni küresel güç haritalarında sadece Rusya, Türkiye, İran ve Hindistan’a özel bir önem veriyor. Eğer bu ülkeleri Çin’e karşı yanına çekebilirse hedefine ulaşacağından emin. Ancak unutmayalım ki ABD 2009 yılından bu yana bu ülkeleri ve diğer müttefiklerini Çin’e karşı mevzilendirmeye çalışıyor. Fakat şu ana kadar bu amacına ulaşamadı. Bu saatten sonra ulaşması da biraz zor görünüyor.

Hâsılı kelam Donald Trump’ın ticaret savaşları ve diğer ezber bozan girişimleri, kurduğu dünyayı kendi eliyle altın tepside Çin’e sunmasıyla sonuçlanacak gibi görünüyor. Çünkü vaziyet ve gidişat her açıdan bunu gösteriyor.

  1. Veysel Daldaban dedi ki:

    Sayın Bercan Tutar,
    Hergün ve her hafta,muhtelif makale ve kitap okumaya çalışan biri olarak,sizin yazınızı okumamak için,hayli direndim.Ama,okudum ve büyük bir oranda da hak verdim…
    Şu; yunanlı filozofun sözünü de son iki ay gibi;kısa bir aralıkla bu,ikinci okuyuşum!..
    Donald Trump,normal bir ruh halinde midir; şüpheliyim!..
    Çünkü; ABD’ye,ciddi zararlar verdiği ve vermeye de devam edeceği kanısındayım.
    Bu sebeple merak eder-dururum,ABD DERİN DEVLETİ,NEREDE?
    ABD derin devletinin ve işadamlarının,bu kadar teslimiyetci ve aleyhlerine olan işlere aldırmaz olacaklarını sanmıyorum!
    Trump,Türkiye toplumu gibi bir toplumun da başkanı değil!..
    Malum; Türkiye toplumunu yönetmek,çok kolaydır!..Bunun sebepleri,konumuz dışı olduğundan burada,kesiyorum…
    Beni asıl şaşırtan,hatta;üzen,avrupa ülkelerinin,lidersiz oluşudur!..
    Thatcher ve Chiractan sonra,avrupada lider çıkmamıştır! Helmut Kohl’u da kısa bir geçiş sayarım!..
    İşin gerçeği,şu ki; ABD’nin,sömürgen ve terör yolu ile ülkeleri,dize getirip yönlendirme stratejisi izlemese,dünya için,iyi işler yapma ihtimali,Çin ve Rusyadan daha fazladır.
    Çinin veya Rusyanın ya da Hindistanın ABD’yi,bertaraf edip dünyaya hakim olmasının,HAYIRLI olmayacağı kanaatini taşıyanlardanım!..
    Tabii; İranın ileri sürdüğü gibi,ABD’nin en büyük şeytan oluşu, tek onun suçu sayılmamalıdır!.. ABD’yi,bu noktaya taşıyan,biraz da KÖTÜ YÖNETİLEN ÜLKELERDİR!..
    Yanılıyor muyum?
    Sözün özü:
    Trumpın ABD’yi,ne kadar daha zora sokacağını ve ABD derin devletinin,ne zaman,
    “TAMAM; BURAYA KADAR!..” deyip Trump’ı,
    ya istifaya zorlayacağını ya da yeni bir DALLAS hikayesi yazacağını bekleyip göreceğiz!..
    Yoksa; ÇİN,affetmez!..
    Saygılarımla…

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.