
Talha KELEŞ – 11 Nisan 2025
Bir ülkenin türlü türlü krizleri olabilir.
Mesela…
Enerji krizi.
Enflasyon.
Gıda.
Diplomasi.
Dış politika, iç güvenlik, terör…
Bunların her biri olağandır. Olabilir.
Ama bizim ülkemizin şu sıralar öyle bir krizi var ki, bu diğerlerinin hepsinden farklı.
Çünkü bu kriz eksiklikten, sessizlikten, yokluktan doğuyor.
Evet, doğru duydunuz: Türkiye’nin bir “ana muhalefet krizi” var.
Ve bu kriz öyle geçici bir rahatsızlık gibi de değil. Bu kriz, sistemsel bir boşluk…
Bir tür görevini yerine getirmeyen muhalefet sendromu…
***
“Ben böyle muhalefeti ne yapayım?”
Muhalefet mi dediniz? Hani nerede?
Diyeceksiniz ki:
“Var ya işte… CHP var, genel başkanı da belli.”
Ben de size soracağım:
-Ana muhalefet “Suriye” konusunda ne öneriyor?
-NATO’nun Türkiye’yi “cephe ülkesi” gibi konumlandırmasına karşı hangi alternatif güvenlik modelini savunuyor?
-İsrail’in Türkiye’yi ABD’ye şikayet etmesine dair, hangi uluslararası basın kuruluşunda çıkıp “birlik beraberlik” vurgusunda bulunabildi?
Cevaplar koca bir boşluk. Değil mi?
Demezler mi adama: “Ben böyle muhalefeti ne yapayım?”
Ben derim mesela.
Çünkü milletin yaşadığı sorunlar karşısında sağır, dilsiz ve duygusuz kalan bir yapı, neyin alternatifi olabilir?
***
Ana Muhalefete Ulaşılamıyor
Yokluk, çok şey anlatır…
Bakın, bazı krizler varlıktan doğar. Çok şey olur, bir şeyler çatışır, ortaya kriz çıkar.
Ama bazı krizler de vardır ki yokluktan doğar.
Bizim ülkemizde kısa bir süredir “ana muhalefete” ulaşılamıyor.
Telefon çekmiyor, sinyal zayıf, ses yok…
İsim tabelası var, koltuklar dolu ama içerik boş.
Ana muhalefet sadece yerel hizmet meselesine sıkışmış durumda. Orada da başka bir krizi var zaten. Uluslararası vizyon, stratejik bakış, milli dava… bu konularda ya sessiz ya da eksik.
Ve bu durumu sadece performans eksikliği olarak değil, bir “zihniyet krizi” olarak da okumalıyız.
***
CHP: Sinyal Arayan Uydu
CHP’nin başında Özgür Özel değil de başka biri olsaydı…
Daha önce CHP’nin içinden dış politika, ekonomi, terörle mücadele gibi meselelerde çok daha dik duran isimler çıktı.
Ama bugün o refleks yok.
Çünkü CHP artık bir muhalefet partisi değil; yörüngesini kaybetmiş bir yapı.
CHP adeta sinyal arayan bir uydu gibi…
Elinden İngiltere mi tutar, Çin mi, yoksa başka bir merkez mi bilemeyiz…
Ama kesin olan bir şey var: CHP’li kurmaylar milletin elini tutmakta gecikiyor.
Bugün dünyada küresel güç dengeleri yeniden kurulurken, içeride duruş göstermeyen bir muhalefetin suskunluğu, milli irade adına büyük bir eksiktir.
Muhalefetin dış politikaya yönelik atmadığı her adım dışarıda ülkenin yalnız kalmasıdır.
Ve bu noktada millet ister istemez şunu soruyor:
“Eğer iktidarı eleştiriyorsan, alternatifin nerede?”
“Eğer çözümden yanaysan, teklifin ne?”
Muhalefet bu sorulara cevap veremiyor çünkü:
-Kendi iç çekişmelerinden dışarı bakamıyor.
-Dış politika konusunda bir derinliği yok
-Ekonomi bilgisi ev ekonomisi seviyesinde
-Toplumu anlamaktan ve ihtiyaçlarını analiz etmekten aciz
“Muhalefet boşluğu, sadece iktidarın değil; milletin de boşluğudur.”
İnşallah, CHP bir gün milletin elini tutmayı seçer.
Çünkü halk yörünge değil, yön gösteren ister.