ersoy dede 800-563 yeni

Ersoy DEDE – 20 Mart 2025

 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik başlatılan geniş çaplı yolsuzluk ve terör soruşturması, kamuoyunda en çok tartışılan konuların başında geliyor. Herkes aynı soruyu soruyor: Peki, bundan sonra ne olacak?

Bu sürecin hukuki ve kriminal boyutu kendi mecrasında ilerlemeye devam edecek. Ancak bizim asıl odaklanmamız gereken nokta, meselenin siyasi ve sosyolojik boyutu. Zira Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısındaki en ciddi siyasi alternatif olarak lanse edilen isimlerden biriydi. Ancak bugün gelinen noktada, İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı yolunda ciddi engellerle karşı karşıya olduğu aşikâr.

Bedel Ödemek mi, Siyasi Mağduriyet mi?

Siyasi tarihe baktığımızda, cezaevine giren ve orada bir hikâye yazan liderlerin halk nezdinde daha güçlü bir konuma geldiğini görürüz. Ancak bu, her mahkûmiyetin siyasi bir kahramanlık hikâyesine dönüştüğü anlamına gelmez. Önemli olan, ne uğruna bedel ödendiğidir.

Tayyip Erdoğan, 28 Şubat sürecinde baskıcı rejime karşı sesini yükselttiği için hapse atıldı. Hırsızlık, yolsuzluk veya yüz kızartıcı suçlardan değil; milletin sesi olduğu için cezalandırıldı. Halk, onu bir mağdur değil, bir mücadele insanı olarak gördü ve ona destek verdi.

Peki, İmamoğlu için de aynı şey söylenebilir mi? Bugün onun adına ortalığı ayağa kaldıranlar, hakkındaki suçlamalar konusunda ne biliyor? İmamoğlu’nun yargılandığı davalar, gerçekten bir fikir uğruna mı ya da bir isyanın bedeli mi?

Siyasi Bir Komplo mu?

“Elbette bu davalar tamamen siyasidir ve yolsuzluk iddiaları sadece bir kılıftır” diyenler olabilir. Bu tez tartışılabilir, ancak böyle bir iddianın altını dolduracak somut verilere ihtiyaç var. Eğer gerçekten bir siyasi mühendislik söz konusuysa, “İmamoğlu düzenin çarkına çomak soktuğu için bertaraf edilmek isteniyor” diyenlerin, hangi düzenin hangi çarkına ne zaman çomak sokulduğunu net bir şekilde ortaya koyması gerekir.

Çünkü gerçek şu ki, İmamoğlu isyanın veya başkaldırının temsilcisi değil. O, sistemin içinden gelen, yerleşik düzenin bir parçası olan bir siyasetçi. Cumhurbaşkanı olduğunda, bugünkü iktidarın yöntemlerinden radikal bir kopuş gerçekleştireceğine dair güçlü bir işaret vermedi. Bu yüzden, onun etrafında bir mağduriyet hikâyesi yazılmaya çalışılsa da, bunun halk nezdinde ne kadar karşılık bulacağı şüpheli.

İmamoğlunun Siyasi Geleceği

Bu süreç, İmamoğlu’nun siyasi hayatının sona erdiği anlamına gelmiyor. Ancak kısa vadede, cumhurbaşkanlığı hayallerinin suya düştüğünü söylemek yanlış olmaz. Beklediği mağduriyet dalgasıyla yükselmesi pek mümkün görünmüyor.

Belki ilerleyen zamanlarda farklı bir strateji izleyerek tekrar sahneye çıkabilir. Ancak bugün, o gün değil.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.