
Coşkun BAŞBUĞ – 11 Mart 2025
Dünya özellikle de Avrupa Trump’ın kuyuya attığı taşı çıkarmaya çalışıyor, gündeme yuvarladığı başlıkları tartışıyor.
Amerika NATO’dan çıkacak mı?
NATO kapsamında Almanya’da bulunan üssünü kapatıp askerlerini çekecek mi?
Bu sorulara cevap aramadan önce mevcut durumu kısaca inceleyelim.
NATO Biçilmiş Kaftan…
Amerika NATO üzerinden 172 ülkede 800’ü aşkın üs açarak neredeyse tüm dünyaya yerleşmiş durumda.
Bu ülkeler arasında bazıları topraklarında bulunan Amerikan üsleri sayesinde “minik Amerika” olarak anılıyor.
Bu ülkelerin başında da Almanya geliyor.
Almanya’da bulunan Ramstein üssü bu açıdan dünyaca meşhur.
Üs’de tam 45.000 Amerikan askeri var.
Alman hâkim ve savcıları bu üsse giremiyor. Almanya’nın göbeğinde sadece hukuk değil her konuda tek yetkili güç Amerika.
Serbest Bölge…
Amerika NATO bahanesiyle her gün onlarca uçağı bu üsse indirip kaldırıyor. Bu uçaklar ne getiriyor ne götürüyor belli değil.
Bu puslu hava elbette bazı söylentilerin de önünü açıyor.
Bu kadar kirli işe bulaşmış bir Amerika’nın burada temiz işler çevirmesini zaten kimse beklemiyor.
Peki nedir bu kirli işler?
Ben burada sadece dillere pelesenk olmuş, okuyanı şoka sokacak bir örneği vereceğim gerisini sizler bulun.
Hafiza i Beşer…
Hatırlarsınız Gazze Kasabı Terörist başı Netanyahu; Gazze katliamında Amerika’nın kendisini satacağını anlayınca, kameralar karşısına geçti ve iki konu da Amerika’yı tehdit etti.
Pearl Harbour ve 11 Eylül.
Netanyahu bu hatırlatmayla her iki saldırıyı da kendisi tezgâhlayan Amerika’ya açıktan şu mesajı veriyordu.
“Açtırma ağzımı, söyletme kötüyü. Ne var ne yok bütün kirli işlerini dökerim ortalığa”
Bu çok önemli, tarihi bir tehditti.
Amerika bu önemi kavradı ve anında ağız değiştirerek İsrail’e güzellemelere başladı.
Peki neydi Amerika’nın pis işleri bu olaylarda.
11 Eylül Saldırıları…
Malum New York’ta bulunan Dünya Ticaret Merkezinin ikiz kuleleri, 11 Eylül 2001 yılında sözde bir terör saldırısı sonucu yerle bir olmuştu.
Derin Amerika tarafından kendi halkına tezgahlanan bu saldırıda 2.977 Amerikan vatandaşı hayatını kaybetti.
Umurunda mı Amerika’nın…
Geçiniz…
Bu saldırıları bahane ederek Afganistan’ı işgale hazırlanan Amerika Devlet Başkanı oğul Bush kürsüye çıktı ve mikrofonlar önünde tüm dünyaya seslendi;
“Bu bir haçlı seferidir. Artık ya bizdensiniz ya da onlardan.”
İşgal Başlıyor…
Sonrasında Afganistan işgali başladı.
Terörle mücadele ediyorum yalanıyla Ekim 2001’de başlayan Amerikan işgali tam yirmi yıl sürdü.
2021 yılında Amerikan askerlerinin ülkelerine dönmeleri ile kanlı işgalin sona erdirildiği zannedildi.
Ancak herkesin gitti zannettiği Amerika çok daha sinsi ve ölümcül bir hamle ile Afganistan’daki varlığını daha da kalıcı hale getirdi.
Derin Amerika; paralı katil sürülerini barındıran Blackwater isimli özel güvenlik şirketini(!) planlı bir şekilde Afganistan’a yerleştirdi.
Blackwater mensubu kişiler dönümlerce arazi satın aldılar, aldıkları arazide aşiret liderleri ile birleşerek uyuşturucu işleri yapmaya başladılar.
Amerika bu yapı üzerinden hem Afganistan’ı hem dünya uyuşturucu trafiğini dizayn ediyor.
İpliği pazara çıkan Blackwater Afganistan’da isim değişikliğine gitmek zorunda kaldı ve “Ekolog” adıyla sahne almaya başladı.
Aynı isimle Almanya ve Kosova’da da bürolar açtı.
İşgalden Sonra…
Esas çarpıcı husus rakamlarda görülüyor.
Amerika Afganistan’a ayak basıp Blackwater’u yapılandırdıktan sonra Afganistan da yıllık uyuşturucu üretimi 60 kat artarak 140 tondan 9.000 tona ulaştı.
Kullanıcı sayısı 12 kat artarak 130.000’den 1.600.000 kişiye ulaştı.
Uyuşturucu ekili alanlar %60 artarak 250.000 hektara ulaştı.
Blackwater’lu Afganistan bugün dünya uyuşturucu trafiğinin %90’ını karşılıyor.
Amerikalı gazeteci Margolis yazdığı makalesinde aynen şöyle söylüyor;
“BM raporunda da belirtildiği gibi 1996-2000 arası Taliban döneminde uyuşturucu üretimi %90 azalmıştı. Amerika Birleşik Devletleri’nin gelmesi ile bu rakamda %1400 artış oldu.”
Yine Kanadalı eski bir diplomat olan Kaliforniya Üniversitesi Öğretim Üyesi Peter Scot şöyle diyordu;
“Amerika muhalifleri ile mücadele ediyorum bahanesi ile Afganistan’dan Latin Amerika’ya uzanan bir savaş makinası oluşturdu ve ABD İstihbarat Örgütleri açık ve gizli tüm mafya çevrelerini kendi etrafında topladı.”
Benzer söylemler Rus dış işleri bakanı Lavrov ve İtalyan basını tarafından da dillendirildi.
Kanlı Para…
Yine çok konuşulan kuvvetli iddialardan biri de Amerika’nın bugüne kadar uyuşturucudan 500 ila 900 milyar dolar civarı para kazandığıydı.
Kanada ‘da konuşlu Global Resarch’ün raporunda belirttiği husus iddiaları doğrular nitelikteydi.
“ABD yılda 50 milyar dolar para kazanıyor”
Amerikan senatosunda konuyu bilen senatörler bu parayı kirli para olarak tanımlıyorlardı.
Korkunç İddia…
İngiltere’nin en önemli gazetelerinden The Guardian’ın manşeti hepsinden korkunçtu.
“Amerika tabutlarla uyuşturucu kaçırıyor.”
Bu iddiaya göre Amerika Afganistan’da yetiştirdiği uyuşturucuyu tabutların içine doldurup NATO uçaklarıyla Almanya da bulunan ve hiçbir Almanın giremediği Ramstein askeri üssüne taşıyordu.
Bu uyuşturucu piyasasında atasözü haline gelen “hammadde Afganistan’dan haplar Avrupa’dan” sözünü de doğruluyordu.
Afganistan’da ot olarak yetiştirilen uyuşturucuyu Avrupa’da sentetik hapa dönüştürülüyordu.
NATO bu işte kullanılmış olabilir mi?
Bu soru bana bir dönem tüm Türkiye’nin nefessiz seyrettiği “Kurtlar Vadisi” dizisini ve bu dizi de söylenen bir cümleyi hatırlattı.
“Uyuşturucu en güzel üniformanın gölgesi altında taşınır.”
Dönelim Başa…
Bu kadar işi çeviren Amerika NATO’dan çıkar mı?
Bu saltanatı yakalamış Amerika Almanya’dan çıkar mı?