Ersoy DEDE – 10 Mart 2025
Hep bahsediyorduk ya “bu bir iklim” diye. İşte o iklime girdik. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yürüttüğü telefon diplomasisine bir bakın. Sezgin Tanrıkulu’yla siyaset konuşan, Selahattin Demirtaş‘a geçmiş olsun telefonu açan, Yılmaz Erdoğan’dan tebrik telefonu alan bir Bahçeli. Bu fotoğraf tek başına pek çok anlama geliyor zaten. Ama dilerseniz daha da açabiliriz.
**
Birileri ısrarla bir genel af çıkacağını söylüyor ve bu anlamda beklentiyi yükseltiyor. Bu konuları konuşurken çok dikkatli olmak lazım. Genel af, kararı öyle kolay kolay verilebilecek bir şey değildir. Hala ‘Rahşan affı’nın sosyolojik sonuçlarını yaşıyoruz. Dolayısıyla her boyutuyla değerlendirilmesi gerekiyor.
**
Dahası karar vericiler, sürecin herhangi bir şarta bağlı olmadığını ısrarla söylüyorlar. Bir müzakere bir pazarlık ya da herhangi bir başka şey yok. Bu tek başına bir ‘Terörsüz Türkiye’ projesi. Ve herkes bu projeye sunabileceği kadar katkı sunacak, yarınlarımızı beraber inşa edeceğiz. Hemen dibimizde Suriye’de Yaşananları görüyorsunuz. 20 yıldır Irak’taki yangın sönmedi. Arap baharı sonrası rejimleri değişen ülkelerin başlarına neler geleceğini kestiremiyoruz bile. Bir de bize bakın. Tarih boyunca hiç iç savaş yaşamamış bir milletiz. Evet isyanlarımız olmuş. Evet zaman zaman otoriteye baş kaldırmışız. Doğru, devlet bazen hedef gözeterek çok acımasız davranmış. Ama her türlü kışkırtmaya rağmen, cümle yabancı servisler çok istemesine rağmen kardeş kardeşe ateş etmemiş. Fetöcüler bunu yapmak istedi. Bizi Suriye’ye çevirmek istediler. Başaramadılar. Şimdi işte ‘Terörsüz Türkiye’ projesi ile Cumhurbaşkanı’nın deyişi ile “iç cepheyi tahkim ediyoruz”.
Biz bu iç cepheyi tahkim ederken; ayakları bu topraklara basan, yerli ve milli herkes bu sürecin bir parçası olarak katkı sunacak. Ve bu katkılar toplumsal barış olarak geri dönecek. Evet bir genel af çıkmayacak belki. Ama sistemi rahatlatacak tahliyelerin arka arkaya geldiğini göreceğiz.
**
Dedik ya bu iklim. Öyle ki Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’ı kastederek “Umut Hakkı” istediği bir iklim. Öyle ki ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası çeken Abdullah Öcalan’ın, ‘süreci zora sokabilirim’ kaygısıyla ‘ben cezaevinden çıkmak istemiyorum’ dediği bir iklim. Öyle ki Selahattin Demirtaş’ın katkıları için Bahçeli ve Erdoğan’a teşekkür ettiği bir iklim. Öyle ki Ümit Özdağ‘ın cezaevinden yayınladığı mesajla ‘Abdullah Öcalan sadece PKK’ya değil YPG‘ye de silah bırakmasını söylesin’ diyerek Öcalan’ın çağrısına destek verdiği bir iklim. Öyle ki dün birbirini “terörist” ve “ırkçı” ithamlarıyla suçlayan siyasilerin bir araya gelerek barışı kurmaya çalıştıkları bir iklim… Şimdi bu iklimdeyiz. Az sabredin.. Güzel günler göreceğiz, motorları maviliklere süreceğiz.
