Terörsüz Türkiye'de kim kaybeder ki? – Haydar As

Haydar AS – 6 Mart 2025

Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim’de yapmış olduğu tarihi çağrı 27 Şubat’da karşılığını buldu.

Bu gelişmeyi henüz birinci adım olarak görmekte fayda var diye düşünmekteyim.

İkinci adımın, Teröristbaşı’nın işaret ettiği gibi, PKK Kongresinin toplanıp silah bırakma ve kendini feshetme kararı alması olarak görmeliyiz.

Kandilden gelen açıklamalara bakacak olursak, ikinci adımda da olumlu sonuç çıkacak gibi.

Bu gelişmeleri hep beraber bekleyip göreceğiz elbette.

Fakat benim asıl vurgulamak istediğim, bu gelişmelerin henüz sonucunu görmeden şimdiden niyet okuyuculuğa soyunan bir takım siyasi figürler.

Eğer başarılı olunursa 85 milyonun tamamını olumlu yönde etkileyeceği aşikâr olan bu tarihi girişim hakkında, tamamen oy kaygısına yönelik görüş belirterek süreci baltalama işine soyunup, olası bir sendelemede avuçlarını okşama gayretine girecek siyasi vampirlerden bahsediyorum.

Nerdeyse Teröristbaşı’na, sizin devlet kurma, federasyon özerklik gibi gayretleriniz vardı, neden vaz geçtiniz diyecek duruma düşmüşler.

İlk çağrıyı yapan “önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben” sözüyle gönüllerimizde yer eden Sayın Devlet Bahçeli, çıkacak olan her iki sonuçta da oy kaybı yaşayacağını bile bile bu inisiyatifi alarak gövdesini taşın altına koymaktan imtina etmemişti.

Efendim! kaç seferdir deneniyor ama sonuç vermiyor diyenlere, şunu söylemeliyim ki..

Öncelikle bu şekilde, yani tek taraflı olarak silah bırakma ve feshetme açıklaması hiçbir şekilde yapılmadı.

Önceki çözüm süreci ve sonucunu örnek gösterenler burada çok yanılıyorlar.

Hatırlarsanız, o sürecin adı “Kürt sorunu” olarak adlandırıldı fakat görüşmeler sorunun muhatabı Kürtler yerine terör örgütünün ileri gelenleri ile yapıldı. Bu bir hataydı ve o sürecin yanlış olduğunu hep söylemiştik.

Bugün yapılması amaçlanan ise 40 yıldır on binlerce şehit verdiğimiz “terör sorunu”nu ülke gündeminden çıkarıp Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Alevi’si Sünni’si ile Anadolu’nun ortak topluluklarının birlikte güç birliği yaparak kardeşçe yaşamasını tesis etmek için terörü terör örgütüyle çözme girişimidir.

İlginizi çekebilir!  Komplo Hikayeleri 1: Gölgenin İzinde

Silahların gölgesi olmadan, varsa sorunları el birliği ile çözme zorunluluğuna girişmenin gerekliliğidir.

Efendim zaten PKK bitmişti ne gerek vardı böyle bir girişime diyenlere sözüm..

Ülke üzerinde hain emelleri olan emperyalist güçler bitmedikçe bizim bu yumuşak karnımızı kaşıyan çok olacaktır.

Son yüzyıl içinde bölgedeki şeyhleri, mollaları, hacıları, hocaları organize edip ayaklandırma çıkaran Kurtuluş savaşında kendimizden bildiklerimizin bizi arkadan vurması, zaten zor şartlarda düşmanla mücadele ederken enerjimizin büyük kısmını bunlara harcadığımızı ne çabuk unuttunuz.

Devlet Bey’in bu zamanlamasını tesadüf mü sanıyorsunuz acaba?

Etrafımızda bulunan ateş çemberinin içine çekilme ihtimalini görerek “iç cephe” yi sağlam tutma gayretlerinin ilk adımı olarak neden göremiyorsunuz.

Hiç olmadığı kadar birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde bu girişim şimdi olmayacakta ne zaman olacaktı.

İnşallah olmaz ama, velevki başarısız olundu..

Kaybımız ne?

Şu anda bile terörle mücadelemiz en amansız bir şekilde yürütülüyor. Teröristbaşı’nın açıklamasının okunduğu dakikalarda bile etkisiz hale getirilen teröristler vardı ve var olmaya devam edecektir.

Zaten Devlet Bey’in çağrısının satır aralarında “ya silahlarınızı bırakırsınız, ya da silahlarınızla birlikte gömülürsünüz” vurgusu terör örgütüne bir tercih sunuyordu.

Burda gözden kaçan en önemli mevzu;

Terörist başının açıklamasından sonra özellikle bölge halkının sevince gark olmasıdır.

Sadece bu bile bir kazanımdır.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.