coşkun başbuğ kapak 2025

Coşkun BAŞBUĞ – 05 Mart 2025

 

Tam kırk yıl, neredeyse yarım asırdır yedi düvelin başına bela ettiği terörle mücadele eden Türkiye göstermiş olduğu sabır ve yaptığı fedakarlıklar sayesinde mücadeleyi kazanmış ve teröre, ona destek veren vahşi batıya diz çöktürmüştür.

Uzun bir süreç sonunda gelinen noktaya bakıldığında kazanan terörle mücadele eden devlet, kaybeden ise terör örgütü ve ona destek veren emperyalist güçler olmuştur.

Meselenin özü budur.

 

Geçen Günlere Yazık…

Yitip giden yıllara bakıldığında ülkenin, milletin, devletin maddi manevi çok büyük kayıplar yaşadığını görüyorsunuz.

Zaten oyun da buna kurulmuştu.

Örgütün kuruluş maksadı; öncelikle ülkeyi bölmek, bu olmadığı takdirde ülkeye maddi manevi alabildiğine zarar vermek, ülkenin enerjisini, gücünü, parasını boşa harcatmaktı.

Başardılar mı?

Maalesef evet…

Bölemediler ama maddi manevi büyük kayıp yaşattılar.

 

Kaybın Boyutu Nedir?

Manevi kayıpta bir ölçü olamaz ama maddi kayba değer biçmek mümkün. İşte bu ölçüyü zorladığınızda ortaya korkunç bir rakam çıkıyor.

1.500 trilyon dolar…

Bu gerçekten korkunç ve inanılmaz bir rakam.

Devlet son 12 yılda ülkeye 630 milyar dolar yatırım yapmış. Bu paranın terörle mücadele yerine millete, millete hizmet götürecek yatırımlara, bolluğa ve refaha harcandığını düşünsenize.

Terör belasını sonlandıramadığımız için bugün bu parayı hala harcamak zorundayız.

İşte bu kısır döngüden kurtulmak için devlet atağa kalktı ve çok kritik adımlar attı.

Millet olarak bizlere düşen ayağımıza gelen bu fırsatı tepmemek için devlete destek vermek ajan provokatörlere kulak tıkamaktır.

 

Kısır Döngü…

Hep birlikte sorgulayalım terör bir ülkenin kaderi olabilir mi?

Hep birlikte düşünelim bir ülke neden sürekli olarak terörle mücadele etmek zorunda kalır?

Bu tehdit ne zaman biter, bu kayıplar nasıl durur, bu işi kim bitirir…

İlginizi çekebilir!  Her Şeye Maydonoz – Coşkun Başbuğ

Merak etmeyin bunların hepsinin cevabı var. Düne kadar bu sorular cevapsızdı ama artık cevabı var.

 

Birinci Kırılma…

Kurulan tuzak; Kürt hakları, ifade özgürlüğü, Kürt kimliğinin inkârı gibi alıcısı olan başlıklar üzerine bina edildi.

Bahse konu başlıklar FETÖ’nün yaptığı ihanetler sayesinde taban oluşturmayı başardı.

İşte tam bu esnada Erdoğan kurulu oyunları yerle yeksan edecek bir hamle yaptı ve ülkeyi uçurumun kenarından aldı.

Erdoğan bunu yapabilmek için kimsenin cesaret edemeyeceği çok büyük bir riski üzerine aldı ve örgütün bugüne kadar teröre malzeme yaptığı oyuncakları bir bir örgütün elinden aldı.

Dil kursu, Kürtçe televizyon, yerel isimler, Kürtçe isimler bu konudaki hamlelerden birkaçıydı.

Erdoğan tüm bu sancılı sürece “Kürt kimliğini tanıyoruz” söylemiyle başladı.

 

İkinci Kırılma…

Bu sürecin ardından ikinci büyük kırılma yaşandı.

Oyunu bitirecek bu kırılma Bahçeli tarafından başlatıldı.

Fener yemiş tavşana dönen örgüt bu kez İmralı üzerinden hikâye yazmaya başladı ve sürekli olarak “İmralı’da tecrit sürerken, İmralı’da esaret devam ederken asla barış konuşulamaz …” türü sözlerle taban bulmaya çalıştı.

Bu oyuncağı da Bahçeli aldı örgütün elinden yaptığı kurnaz davetle.

Davet örgütün feshine ve terörün sonlandırılmasına yönelik oldukça anlamlı bir o kadarda zekâ kokan bir davetti ve karşılık da buldu.

Bugün gelinen duruma bakıldığında yaptığı kritik çıkışlar nedeniyle acımasızca eleştirilen Erdoğan ve Bahçeli’nin amaçlarının ne olduğu zannederim kavranmıştır.

Halen kavrayamayanlar varsa da bu kesime tavsiyem olan biteni tarafsız bir gözle kinlerinden arınarak yeniden gözden geçirmeleridir.

 

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.