
Cemal DEMİR – 19 Şubat 2025
Türkiye’nin küresel siyasetteki etkinliği son yıllarda bölgesel gücün ötesine geçerek küresel etki alanını genişletme yönünde ilerlemektedir. Güney Asya, jeopolitik dinamikleri, ekonomik potansiyeli ve büyük güçlerin rekabet sahası olması nedeniyle Türkiye için stratejik bir önem taşımaktadır. Bu bağlamda, Türkiye’nin Güney Asya’da proaktif ve çok boyutlu bir diplomasi izlemesi gerekmektedir.
Jeopolitik ve Stratejik Önemi
Güney Asya, Asya-Pasifik ve Orta Doğu arasında bir köprü konumunda olup, ABD, Çin, Hindistan, Rusya ve Birleşik Krallık gibi büyük güçlerin rekabet alanıdır. Çin’in “Kuşak ve Yol Girişimi” ile bölgedeki etkisini artırma çabaları, ABD’nin “Hint-Pasifik Stratejisi” doğrultusunda Hindistan’la kurduğu stratejik ortaklık, Rusya’nın bölgeyle askeri ve ekonomik bağları ve İran’ın enerji politikaları Güney Asya’yı küresel gücün merkezlerinden biri yapmaktadır.
Türkiye, tarihsel ve kültürel bağlarının yanı sıra, bu büyük güç rekabetinde dengeleyici bir aktör olarak hareket edebilir. NATO üyesi olmasına rağmen, çok taraflı diplomasi anlayışıyla hareket eden Türkiye, hem Çin hem de Hindistan ile ekonomik ve siyasi iş birliklerini artırma potansiyeline sahiptir. Aynı zamanda Çin ve Hindistan’ın Türkiye ile ilişkilerini güçlendirmesi bölgesel ve küresel dengeler açısından her ülkenin menfaatinedir.
Türkiye’nin Güney Asya Politikaları: Fırsatlar ve Engeller
1- Pakistan ile Stratejik İş Birliği
Türkiye, Pakistan ile savunma sanayii, enerji, eğitim ve ticaret alanlarında güçlü ilişkiler geliştirmiştir. Türkiye’nin Pakistan’a askeri teçhizat ve savunma sistemleri ihracatı, ortak tatbikatlar ve savunma sanayii iş birlikleri bu bağlamda önem arz etmektedir. Bununla birlikte, Türkiye’nin Pakistan merkezli bir Güney Asya politikası yürütmesi bölge ile ilişkilerde sınırlayıcı bir faktör olabilir.
2- Hindistan ile Dengeli İlişkiler
Türkiye’nin Hindistan ile ilişkileri dalgalı bir seyir izlemektedir. Hindistan’ın küresel yükselişi ve ekonomik gücü göz önüne alındığında, Türkiye’nin bu ülkeyle ekonomik ilişkilerini artırması gerekmektedir. Aynı zamanda Hindistan’da Türkiye ile siyasi ve ekonomik ilişkilerini artırması iç dinamikler ve bölgesel menfaatler olarak Hindistan’ın lehinedir. Ancak, Keşmir sorunu ve Hindistan’ın İsrail ile yakın ilişkileri gibi faktörler, ikili ilişkilerde zorluklar yaratmaktadır. Türkiye, Pakistan ve Hindistan arasındaki gerilimlerde dengeli bir arabulucu rolü üstlenerek, her iki ülkeyle de yapıcı diplomatik ilişkiler kurabilir.
3- Afganistan’da Türkiye’nin Rolü
ABD’nin ve NATO güçlerin çekilmesiyle birlikte Afganistan’da yeni bir güç dengesi oluşmuştur. Türkiye, hem insani yardım hem de güvenlik alanında Afganistan ile güçlü bağlar geliştirebilir. Taliban yönetimiyle ilişkiler, dikkatli bir diplomasi gerektirirken, Türkiye’nin Afgan halkına yönelik insani yardımları ve kalkınma projeleri, bölgedeki etkisini artırabilir.
4- Bangladeş ile İlişkilerin Geliştirilmesi
Bangladeş, Güney Asya’da en hızlı büyüyen ekonomilerden biri olup, tekstil sektörü ve artan dış yatırımlarıyla dikkat çekmektedir. Türkiye, Bangladeş ile ticari ve savunma sanayii iş birliklerini geliştirerek bölgede etkisini artırabilir. Aynı zamanda Rohingya mülteci krizine yönelik insani yardımlar, Türkiye’nin bölgede olumlu bir imaj kazanmasını sağlayabilir.
5- Sri Lanka ile Diplomatik ve Ekonomik Açılım
Sri Lanka, Hint Okyanusu’ndaki stratejik konumu nedeniyle Türkiye için önemli bir ortak olabilir. Türkiye’nin Sri Lanka ile ticari ve liman lojistiği alanlarında ortaklıklar kurması bölgesel stratejisini güçlendirebilir.
6- Çin-Türkiye İş Birliği ve Rekabeti
Türkiye, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’ne stratejik bir perspektiften yaklaşmalıdır. Çin’in Pakistan’daki Gwadar Limanı yatırımları, Güney Asya’daki etkinliğini artırırken, Türkiye’nin Orta Koridor Projesi ile bölgeye alternatif bir ticaret yolu sunma potansiyeli bulunmaktadır. Orta Koridor Projesi hem Türkiye hem de bölgedeki diğer ülkeler için ekonomik ve stratejik açıdan büyük bir fırsat sunmaktadır. Özellikle Avrupa-Asya ticaretinde alternatif ve güvenilir bir rota olarak gelecekte daha da önem kazanması beklenmektedir.
Ancak, Türkiye’nin soydaş Doğu Türkistan meselesi gibi konularda Çin ile ihtilaflı olması, ilişkilerin sınırlarını çizebilir. Türkiye’nin bu hassas duyarlığını, Çin’in açık diplomasi yürüterek aşacağı inancındayım. Aksi takdirde her iki ülkede zarar görecektir.
Öneriler
Türkiye, Güney Asya’da daha etkin bir politika izleyebilmek için çok yönlü ve esnek bir diplomasi yürütmelidir. Stratejik iş birliklerini genişletmek adına şu adımlar atılmalıdır:
- Bölgesel Denge Politikaları: Afganistan, Bangladeş, Butan, Hindistan, Maldivler, Nepal, Pakistan ve Sri Lanka ile dengeli ilişkiler kurulmalıdır.
- Ekonomik ve Ticari İlişkilerin Güçlendirilmesi: Güney Asya pazarına yönelik yatırım stratejileri geliştirilerek, bölgedeki ticaret hacmi artırılmalıdır.
- Savunma ve Güvenlik İş Birlikleri: Türkiye’nin savunma sanayii alanındaki yetkinlikleri, Güney Asya ülkeleriyle stratejik iş birlikleri için değerlendirilmeli ve ortak projeler geliştirilmelidir.
- Kültürel ve Akademik Diplomasi: Güney Asya ile kültürel ve akademik bağları güçlendirmek için üniversiteler arasında değişim programları, kültürel etkinlikler ve araştırma iş birlikleri teşvik edilmelidir.
- Çin ile Dengeli Bir İlişki: Türkiye, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’ne entegre olurken, kendi alternatif ticaret yollarını da geliştirmelidir.
Sonuç olarak, Türkiye’nin Güney Asya’ya yönelik politikaları tarihsel bağlardan öteye geçerek, bölgesel ve küresel dengeler çerçevesinde ele alınmalıdır. Çok boyutlu ve esnek bir dış politika anlayışıyla Türkiye, Güney Asya’da etkin ve saygın bir özne haline gelebilir.