celalettin yavuz kapak 2025

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 11 Şubat 2025

 

Aslında yazının başlığı “İnsanlığın başına Trump musallat oldu!” şeklinde bile konabilirdi. Trump, ikinci dönem başkanlığına seçilmeden önce sadece ABD’yi değil, tüm dünyayı etkileyeceği bilinse de, makamına oturduktan sonra söyledikleri ile adeta yerküreye büyük bir meteor gibi düştü. Bu düşüş ilk hasarları komşu ülkelerden Meksika, Kanada ile gene aynı kıtadaki Panama’ya verdi. Dahası da var.

Hele yüzyıllardır Gazze Şeridi’ni yurt bilmiş Filistinlileri yurtlarından çıkartıp, bu sahayı satın almayı aklına koyunca, tıpkı ABD’nin ilk Avrupalı serdengeçti öncülerinin ‘Vahşi Batı’da yaşattıkları ‘Parayı izle!’ (Fallow the money!) felsefesi Trump’ın adeta genlerine işlemiş gibi. Hemen her ağzını açtığında ABD’nin askeri gücünden aldığı destekle, kötüye giden ABD ekonomisini düzeltmek maksadıyla tehditlerinin ve isteklerinin ardı arkası kesilmiyor. Neredeyse İsrail dışında iltifat ettiği ülke yok gibi. Trump’ın ABD ekonomisini düzeltmek maksadıyla küresel ekonomiyi kıskaca alma çabalarının neler doğurabileceği konusu ele alındı.

Perşembenin Gelişi Çarşambadan Belli Olur Dedirten Trump’ın I. Dönem Başkanlığı

‘Önce Amerika’ (America first!) söylemiyle ilk döneme başlayan Trump’ın 2017-2021 yılları arasındaki başkanlığı sırasında tüm dünyayı tedirgin eden bazı söylem ve eylemleri şöyle idi:

– 2018 yılı başlarında, ABD-Çin ticaretinde ABD’nin çoğu teknolojik ürünlerin ticaretinde olmak üzere 400 milyar doların üzerinde açık vermesi üzerine Çin’le “Ticaret Savaşı”nı başlattı.

– NATO’nun Avrupa ülkeleri savunma harcamalarını GSYİH’nın en az %2’ye kadar yükseltmezlerse ABD’nin koruyucu şemsiyesinden yararlanılamayacağını tehditkar dille bildirdi. Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve Almanya Şansölyesi Merkel ile adeta alay eder gibi konuştu.

– İran’a karşı Körfez Ülkelerini ikna ile ‘Arap NATO’sunu kurdurttu.

– Ağustos 2020’de ABD’nin aracılığında bir araya gelen İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri (BEA), Eylül 2020’de Bahreyn’in de katılımıyla “İbrahim Anlaşması” adı altında uzlaştı. BAE ve Bahreyn, Trump yönetiminin evsahipliği ve desteğinde İsrail’in egemenliğini tanıdılar ve ikili diplomatik ilişkileri geliştirme kararı aldılar. Aralık 2020’de Fas, Ocak 2021’de Sudan, İsrail’le diplomatik ilişkilerini geliştirme kararı aldılar.

– 1980 yılında İsrail’in Doğu Kudüs’ü işgali ve başkent ilan etmesi üzerine BM Güvenlik Konseyi, Ağustos 1980’de 478 sayılı kararı ile bu hareketi kınadığı gibi, Kudüs’te büyükelçiliği bulunan ülkeleri de temsilciliklerini Tel Aviv’e nakletmelerini istedi. Bu karara ABD dahil tüm ülkeler uymuşken, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun isteği üzerine Trump, Kudüs’ün İsrail’in başkenti olmasını Kabul ederek ABD büyükelçiliğini Kudüs’e taşıdı. Ardından BAE, Bahreyn ve Fas gibi Arap ülkeleri bile Kudüs’te büyükelçilik açtılar.

– Aralık 2019’da Trump’ın imzaladığı Savunma Harcamaları Yetkilendirme Yasası gereği, Rus doğalgazını Baltık Denizi tabanından Almanya’ya taşıyacak “Kuzey Akım-2” boru hattı projesinde çalışan firmalara yaptırım kararı alındı.

– 2015 yılında, atmosferi en fazla kirleten ülkelerden biri olarak “Paris İklim Antlaşması”ndan çıktı. Gerekçesi ABD ekonomisinin ve işçilerinin Zarar görüyor olmasıydı.

– Daha önce İran’la 5+1 formatıyla uranyum zenginleştirme antlaşması yapılmışken, İsrail’in de isteği doğrultusunda Mayıs 2018’de bu antlaşmadan çekildiği gibi İran’a yeniden yaptırımlar uygulamaya başladı.

– Haziran 2018’de İsrail’e karşı kronik bir önyargı içerisinde olduğu gerekçesiyle BM İnsan Hakları Konseyi’nden çekileceğini açıkladı.

– Ocak 2020’de ABD kuvvetleri SİHA saldırısı ile Bağdat’ta İran İslam Devrim Muhafızlarından Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’yi öldürdü.

Trump’ın I. Döneminde Türkiye Vukuatları

Yukarıda özetlenenlere ilaveten Trump, Türkiye’yi de endişelendiren, müttefikliğin Ruhuna aykırı çok ciddi yanlışlara yol açmış olup bunlardan önemli olanları şöyledir:

– FETÖ darbe girişiminin ABD’de bulunan elebaşıları kendisinden önce olduğu gibi Trump döneminde de ilgili dosyalar hazırlanarak istenmiş, ancak alınamadı.

– 2018 yılı ortalarında FETÖ davasından yargılanan Rahip Brunson ilk duruşmada serbest bırakılmadığı için Türkiye’den ithal edilen bazı kalemlerin gümrük vergisini yükslterek TL’nin yabancı kurlar karşısında %70-75 erimesine sebebiyet verdi.

– 2019 yılında sözde İran’ın kara para aklamasına destek verdiği gerekçesiyle Halk Bankası’na ABD’de dava açıldı. Yöneticilerine yaptırım uygulandı.

İlginizi çekebilir!  Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Biden ile görüştü

–ABD, Aralık 2020’de Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın aldığı gerekçesiyle ‘ABD’nin “Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası” (CAATSA) kapsamında yaptırım uygulamaya başladı. Savunma Sanayii Başkanı dahil üç üst düzey yönetici yaptırıma tabi tutuldu.

– Türkiye’in Suriye’nin kuzeydoğusundaki terör faaliyetlerini sonlandırmak ve sınır güvenliğini sağlamak maksadıyla Ekim 2019’da PKK’nın Suriye uzantısı PYD/YPG’ye karşı ABD’ye haber vererek gerçekleştirdiği harekat sonrası, diplomatik adaba aykırı bir mektubu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yazdığı gibi, Türk ekonomisine darbe vurmak maksadıyla yaptırım da uyguladı.

– Türkiye’ye rağmen Eylül 2020’de GKRY’ye uygulanan silah ambargosunu kaldırırken, burada üs kurma çalışmalarını da başlattı.

Trump’ın 20 Günlük Başkanlık Döneminde Tsunami Etkisi Yaratan Söylem ve Hareketleri

Trump Kasım 2024’te tekrar seçildiği zaman İsrail ve Netanyahu’nun sevinmesi, ilk başkanlık dönemi düşünüldüğünde normaldi. Ancak Türkiye’de bile bazı media organları da sevinçle karşıladılar. Gerekçesi de Biden, bir kez bile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Beyaz Saray’da ağırlamamışken, Trump’ın bunu iki kez yapması ve gene Erdoğan’ın Trumpa’a telefonla kolayca ulaşabilmesiymiş! Ancak yukarıda özetlenen Türkiye aleyhtarı faaliyetleri ve “Ainesi iştir kişinin, lafa bakılmaz!” sözü hatrılandığında Bu Trump’tan hala Türkiye lehine bir hareket beklenebilir mi? Üstelik aşağıda özetlendiği üzere komşuları ve NATO üyesi müttefiklerini de hedefe koymuşken:

– Trump yönetimi, 1 Şubat 2025’ten itibaren Kanada ve Meksika’dan yapılan ithalata %25, Çin’den yapılan ithalata ise %10 ek gümrük vergisi uygulama kararı aldı. ABD’nin 2023 yılı dış ticaretinin %13,3’ü Kanada, %12,9’u Meksika ve %9,3’ü Çin  olmak üzere dış ticaretinin toplam %35,5’ini bu üç ülkeyle gerçekleştirmektedir. Kanada’dan 2023’te +81.6 millyar dolarlık mal ve hizmet ithal eden ABD, 41 milyar açık verdi. Aynı dönemde güney komşusu Meksika’dan 529,3 milyar dolarlık ithalat sonunda 162 milyar açık verdi. Çin’den 447,7 milyar dolarlık ithalatı sonunda da 252 milyar doları aşan açık verdi. Bu üç ülkeye karşı 450 milyar doların üzerinde dış ticaret açığı veren ABD, 2023’te 1 trilyon doların üzerindeki mal ve hizmet ticareti ticareti açığı ile dünya bir numarası! Bu son uygulamayla ABD, bu üç ülkeden yaklaşık 1,5 trilyon dolarlık ithalatı kısıtlayabileceğini planlıyor.

Bu üç ülke Trump’ın çıkışına tepki verseler de gene de bir çözüm arayışı içerisindeler. Bu ülkelerden Çin’in toplam ticaretinde ABD’nin payı %14,8 olup, bu dahi Çin’in sürekli büyüyen ekonomisi için bir tehdittir. Öte yandan Kanada’nın payı %77,6, Meksika’nın payı %79,6 olup, özellikle komşu ülkelerin ekonomileri üzerinde çok ciddi ve olumsuz etkiler bırakabilecektir. İki komşuya uygulanan tarifeler üzerine sorulan soru üzerine Trump, “Tarifeleri belirliyoruz. Bize para borçlular ve eminim ödeyeceklerdir!” diyerek, Meksika ve Kanada’nın ticarette eşitliği sağlaması ile ABD’ye düzensiz göçmenlerin girişini engellemesi gerektiğini vurguladı. “Yıllardır herkese yardım ediyoruz ancak bunu takdir ettiklerini düşünmüyorum. Bunu hızla değiştireceğiz ve Amerika’yı yeniden büyük yapacağız!” dedi.

Kanada Başbakanı Trudeau’nun, ABD’den 155 milyar Kanada doları değerindeki ithalata misillemede bulunacağını söylemesinin ardından 2 gün sonra Trump gümrük vergilerinin 30 günlük bir süre için dondurulduğunu duyurdu. Çin ise ABD’yi Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ)’ne şikayet edeceğini bildirerek misillemede bulundu.

ABD’nin geçmişte ‘gümrük vergileri ile zengin olduğu’ anlayışından hareketle çip, petrol, doğalgaz, çelik, alüminyum ve bakıra da gümrük vergisi gelebileceğini ekleyen Trump’a karşılık bazı ekonomistlere göre misilleme tarifeleri ABD’nin ihracatında ciddi kayba yol açabilir ve ABD ekonomisinde büyümeyi yavaşlatabilir. Tarifelerle ekonomik çıktının %0,4 azaltılması, vergileri 2025-2034 döneminde 1,2 trilyon dolar artıracağından ceremesini halk çekecektir.

– BRICS ülkelerini de dolar dışında bir uluslararası değişim birimi seçerlerse yaptırım uygulamakla tehdit eden Trump’a Rusya’dan BRICKS’in böyle bir projesi olmadığı cevabı verildi. – Tabelaların %70’inin bile Çince olduğunu ileri sürdüğü Panama Kanalı’nın geri alınacağını söyleyerek Panama’yı tedirgin etti. Danimarka’ya ait Grönland adasını gerekirse satın alarak ABD’ye katmak istediğini defalarca söyleyerek Danimarka ve AB’yi tedirgin etti.

İlginizi çekebilir!  Suriye'deki Terör Yapılanmasına Harekat İçin Geri Sayım! – Adem Kılıç

– Ticaretinde 300 milyar dolar açık verilen AB’nin, ABD’den yerli ürünler satın almayarak kötü davrandığını ve çizgiyi aştığını ifadeyle AB ile İngiltere’ye benzer uygulamalar yapılacağını açıklaması üzerine küresel çapta altın, dolar, petrol, kripto para piyasası ve borsalar dalgalandı. Avrupa konusunda Trump’ı, sadece Rus Lider Putin, “Trump, Avrupalı elitleri hizaya getirecek” ifadesiyle destekledi.

– İran’la nükleer silah yapmaması konusunda anlaşma yapmak istediğini söylerken, hemen ardından “Orayı bombalamaya tercih ederim. Ölmek istemiyorlar. Kimse ölmek istemez!” şeklindeki ifadeleriyle aba altından sopa da gösterdi.

– Ocak 2025 sonunda BM Genel Sekreterliğine gönderilen yazıyla Paris İklim Antlaşması’ndan ayrılan ABD, aynı tarihlerde Dışişleri Bakanlığı ve USAID tarafından finanse edilen tüm dış yardımları da durdurdu.

– Trump’ın son bombası ise Gazze Şeridi’ne düştü. 3 Şubat 2025’te Beyaz Saray’da ağırladığı ilk yabancı ülke Başbakanı Netanyahu’yla 7.2 milyar dolarlık silah ve mühimmat satış antlaşması imzalanırken, konuk başbakanın koltuğunu masaya doğru itinayla iteleyerek “Varsa yoksa, İsrail ve Netanyahu!” mesajı verir gibiydi. Zaten bu olayın ardından da Filistinlilerin Ürdün ve Mısır’a naklini ifadeyle boşaltılan Gazze’nin yeniden imar edilerek bölgenin iş ve eğlence merkezi haline getirileceğini söyledi. ABD’ye bırakılacak bölgenin imarı ise zengin Arap ülkeleriyle karşılanacak. İtiraz edenler arasında Suudi Arabistan da olunca, Netanyahu’nun ağzıyla, Filistinlilerin Mısır ve S. Arabistan’a gönderilmesinin daha doğru olacağını söyledi.

Sonuç

Trump, alışılmış devlet yönetimi ve uluslararası diplomasi ahlakı yerine ABD’nin vahşi finans hayatı “Parayı takip et!” zihniyetiyle hareket eden, seçim kampanyaları sırasında söylediklerini gerçekleştiren, daha sonrası için neler yapabileceği kestirilemeyen biridir.

Başkanlık koltuğuna oturmadan önce, görevi devraldıktan sonra savaşları sona erdireceğini söyleyen Trump, henüz Rusya-Ukrayna savaşını bu kısa sürede sonlandıramadı. Ancak Putin’le görüştüğünü ifadeyle savaşın sonlanacağından emin gibi. Öte yandan Gazze Şeridi’nde her şey darmadağın. Her ne kadar başkanlığı döneminde İsrail-HAMAS ateşkesi sağlanmışsa da Trump, “Ateşkesin kesilmeyeceğinden emin değilim!” diyerek, İsrail’e mesaj vermeyi de ihmal etmedi. Üstelik Filistinlilerin Gazze’den sürülmek istenmesi de savaşı bitirmek değil, bölgeye yeni bir nifak tohumu ekmek ve savaşı daha da uzatmakla eşdeğerdir.

Trump’ın etrafını kırıp dökerek küresel ticaret savaşı tehdidini silah gibi kullanmaya başlamasının Kanada ve Meksika’da işe yaradığı görüldü. Bu ülkelerde henüz Trump’ı memnun edecek düzeyde olmasa da bazı düzenlemelere süratle başlandı. Zira her ne kadar bu Ticaret savaşından ABD de zarar görecekse de, her iki komşu ülkenin dış ticaretinin %80’e yakınının ABD’yle olması, bu ülkelerde adeta bir yıkım yaratabilecektir. Kanada’nın gayretlerini yeterli görmeyen Trump, bir süre sonra Kanada’nın “51. Eyaleti olması”nı istediğini bir kez daha tekrarladı.

Öte yandan Panama da bundan böyle Çin’le anlaşma yapılmayacağını ifadeyle tırsıyarak ABD’ye boyun eğmiş gibidir.

ABD’nin, en güçlü yanı olan silahlı kuvvetlerine ve istihbarat sistemine güvenerek “Güçlüyüm, o halde haklıyım!” şeklindeki hoyrat çıkışından ürken ülkeler arasında AB ülkeleri ve İngiltere  de var. Zira ABD, en azından I. Dünya Harbi’nden bu yana çoğunlukla birlikte hareket ederek “Batı Dünyası” çatısı altında bütünleştiği Avrupa’yı da tehdit etmeye başladı. Hatta ortak savunma örgütü NATO üyesi Danimarka’dan Grönland’ı isterken, komşusu ve müttefiki Kanada’yı da eyalet yapma isteğini tekrarladı. Neredeyse İsrail dışında tüm ülkeler ile BM’yi karşısına aldı.

Ticaret savaşı kızışır, Rusya ile ara limonileşirse BRICKS’in ABD dolarına karşı savaş açması için fırsat yaratılır. Zira bugüne kadar ağırdan alan Çin, ABD’nin hoyratlıklarına bir süre sonra katlanamayacak hale gelebilir. Bu gelişme de sadece ABD ekonomisini değil, Türkiye dahil tüm dünyayı olumsuz etkileyebilir.

Öte yandan ticaret savaşlarının hacminin yükselmesi halinde bundan Amerikan halkı ve iş çevresi de zarar görecektir. Bu duruma Trump döneminde devre dışı bırakılmaya çalışılan “Amerika müesses nizamı” ne kadar tahammül edebilecektir? Daha 20 günlük icraatı sırasında tüm dünyada tedirginlik yaratan bu Trump ateşi, acaba sonunda kendisini de içine almayacak mıdır?

  1. A.Yasar YÜCEOKUR dedi ki:

    Sayin Yavuz bey almanya daha angewandte F&E önem vericek cikan sonuclarida mamullere intibak ettirip saticak. Bu sekilde ayakta kalicak,Eger 27 ülke yani AB ayakta kalabilirse.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.