Yusuf ALABARDA – 09 Şubat 2025
Topraksız bir halk için, halksız bir toprak diyerek yola çıktılar.
Evet bu şekilde formüle etmişti Theodor Herzl İsrail Devleti’ne giden süreci Juden Staat isimli kitabında. Daha sonra yerleşimin nasıl olacağı, ticaretin ve tarımın nasıl şekillendirileceğini uzun uzun kaleme almıştı.
Derken Siyonist sermayenin büyüklüğüne ağzının suları akarak bakan İngiltere 1917 yılında Balfour Deklarasyonu diye bildiğimiz duyuruyu yaparak babasının cebinden bahşiş verircesine Osmanlı Devleti’ne ait topraklarda bir ‘Yahudi Yurdu’ kavramını dünyaya duyurmuştu.
Nasıl olacaktı?
Meğer hepsi daha önceden planlanmış.
1918 yılında Filistin Cephesi çökünce Osmanlı o topraklardan sökülüp atıldı ve tam 30 sene gibi tarihsel açıdan kısacık bir süre sonra İsrail Devleti kuruldu.
Kuruldu kurulmasına lakin o gün bugündür yaşananlar tam bir trajedi. Coğrafyadaki Filistin halkına yönelik sayısız katliam ve en sonunda bir Nazi soykırımına rahmet okutacak cinsten Gazze soykırımı.
Gazze’de tam 61 bin insan sadece Müslüman ve Filistinli oldukları için terör devleti İsrail tarafından sistematik, planlı bir şekilde katledildi. Kadın, çocuk, masum ya da sivil hiçbir ayrım yapılmadı.
Hayır, bunları ben ön yargılarım ile kaleme almıyorum.
Hem Uluslararası Adalet Divanı Güney Afrika’nın talebi doğrultusunda bu davanın dosyasını açtı hem de Uluslararası Ceza Mahkemesi terör devleti İsrail’in Başbakanı Netanyahu ve Savunma Bakanı Galant hakkında görüldüğü yerde tutuklanması kararı çıkarttı.
Peki sonuç ne mi oldu?
Az gittiler uz gittiler, dere tepe düz gittiler ama günün sonunda 2 milyon 300 bin Gazzeli hala Gazze’de.
Sadece Gazze mi?
Milyonun üzerinde Filistinli, yurtlarında yapılan her türden katliama rağmen Cenin’de ve Ramallah’ta.
Gözümüzün önünde hırsız Jakoplar Müslüman Filistinlilerin Batı Şeria’daki evlerini çalıyorlar ve hala bu hırsızlara, bu işgalcilere ‘masum yerleşimci’ başlığı altında haberler yapılıyor.
Tüm sürgünlere, katliamlara ve soykırıma rağmen halksız toprak hayallerine hala kavuşamadılar. Oysa bir asır evvel Filistinlilerin şiddet yoluyla sürgün edileceğinden çok eminlerdi.
Olmadı.
Şimdi askeri anlamda HAMAS’ı yok etme duyurusuyla başlayan soykırıma bir süre ara verildi lakin HAMAS Gazze’de varlığını devam ettiriyor. Konvansiyonel bir Arap-İsrail harbi olsaydı, Siyonizm’in tasmalı çomarı konumundaki ülkeler eliyle gereğini hemen yaparlardı. Lakin yurtlarını, evlerini ve namuslarını canları pahasına savunmaya yemin etmiş direniş örgütleri karşısında perişan oldular.
Genelkurmay Başkanları bu başarısızlık üzerine istifa etti, Hannibal Doktrini kapsamında Caz Festivalinde eğlenen kendi vatandaşlarını katlettiklerini gördük.
Dün İngiliz Dışişleri Bakanı Balfour’u ve İngiltere’yi devreye sokanlar, bugün ABD eli ile etnik temizlik yapma derdine düşmüşler. Emlakçı perspektifi dışında dünyaya dair bir bakışı olmayan bir ruh hastası eliyle Gazze boşaltılacak ve oraya çok güzel evler yapılacakmış.
Gazzeliler ne olacak?
Onlar da Mısır ve Ürdün’e gideceklermiş.
Gittikleri yer onların vatanı mı oluyor?
Gazze’deki Filistinlileri etnik temizlik yaparak sürüp attığınızda sorun çözülmüş oluyor mu?
İsrail’in bombardıman ile yapamadığı ne vardı da siz ABD askeri eliyle yapacaksınız?
Bir nükleer silah kalmıştı masum Gazzelilerin üzerine atmadığınız ama onu da sizin yapmanıza gerek yok zira terör devletinin elinde o da var.
Mısır ve Ürdün ne yapar?
Mısır’ın başındaki darbeci bu günler için göreve getirildi. Şimdilerde belki direniyor görüntüsü verebilir ama sonuna kadar buna direnebilir mi açıkçası çok umudum yok. ABD’nin başındaki emlakçı zaten açıkça ‘biz onlar açısından çok şey yaptık, ne dersek yapacaklar’ diyor.
Ürdün Kralı diyerek getirdikleri şahsın ise ipi esas olarak İngiltere’nin elinde lakin Siyonizm gerekli koordineleri çoktan yapmıştır.
İbrahim Anlaşmasına ne oldu?
Hani İbrahim Anlaşması denilen safsatalar ile bölgeye barış getirip İbrahimoğulları’nı bu coğrafyada barış ve huzur içinde yaşatacaktınız?
Öğrencileri olmadığında okulları çok kolay yöneteceğini iddia eden Eğitim Bakanı gibi bunlar da Filistinlileri etnik temizliğe tabi tutunca, İbrahimoğulları’nın huzurla yaşayacağı bir coğrafyaya kavuşacaklarını düşünüyorlar.
Ya bizde durum nedir?
Düne kadar ağzını doldura doldura ‘HAMAS bir terör örgütüdür’ diyerek Siyonizme selam çakan müptezeller şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan neden Trump’a efelenmiyor diye siyaset yapıyor.
Eyvallah yusuf hocam kalemine sağlık