Bercan TUTAR – 01 Şubat 2025
Zorla yerinden edilen yüzbinlerce Filistinli, Holokost Günü olan 27 Ocak’ta İsrail’in soykırım savaşını yenerek Gazze’nin kuzeyindeki evlerine dönmeye başladı.
Beğenin veya beğenmeyin, Gazze’deki insani dram kasışında ahlaksızca ve küstahça da olsa vicdani açıdan kendince bir şeyler söylemeye çalışan tek Batılı lider Donald Trump oldu. Ateşkesi sağladıktan sonra Gazze’nin boşaltılmasını ve Filistin halkının Arap ülkelerine dağıtılmasını öneren Trump’ın Siyonist amaçlarla uyumlu teklifi, Gazze’nin içindeki insanlarla birlikte yok edilmesini isteyen ve bunun için İsrail’e her tür desteği veren Batılı sadist liderlerin pozisyonundan çok daha ilerde bir yerde duruyor. Siyaseten bir felaket olsa da diplomatik ortodoksiyi allak bullak eden Trump’ın teklifinde en azından bazı ‘insani’ kırıntılar var.
Trump’ın çıkarcı Siyonist reflekslerle dile getirdiği sözler en azından Batılı psikopat liderlerin inkârdan geldiği Gazze’deki insani felaketi dolaylı da olsa itiraf ediyor. Trump’ın bu sözleri üstelik Holokost’un 80’inci yıldönümüne denk gelen bir aralıkta dile getirmesi de dikkat çekiciydi. Çünkü Batı dünyası bu yıl Gazze soykırımı suçundan dolayı Holokost’u sessizce anmaya çalıştı. Çünkü Batı ne kadar inkâr etse de İsrail bombaları altında ezilen ve barbarca yok edilen on binlerce Filistinli çocuğun hayaleti bu yılki Auschwitz anma törenlerindeydi. Batılı TV’ler 27 Ocak Holokost’u anma gününde eskisi gibi gün boyu naklen yayın yapamadı.
Çünkü Holokost’u anmanın temel amacı bir halkın soykırımının “bir daha asla” gerçekleşmesine izin verilmemesiydi. Batı dünyası bu düşünceyle Holokost’u anıyordu. Fakat bu sözlerini Gazze’de ayaklar altına aldılar. Auschwitz’deki anma törenine İngiltere Kralı 3. Charles, Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron gibi Batılı birçok lider katıldı. Ancak ABD Başkanı Donald Trump yoktu.
Polonya’da yapılan törenlerdeki bir skandal da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in çağrılmamasıydı. Neden olarak 2022’de Ukrayna’nın ‘işgaline’ ilişkin emir vermesi gösterildi. Oysa Yahudileri Nazilerin soykırımdan SSCB askerleri kurtarmıştı. 27 Ocak 1945’te Auschwitz’e ilk giren birlikler Rus askerleriydi. Bu tarih daha sonra Holokost’u Anma Günü olarak anılmaya başlandı.
Batı öyle yüzsüz ki Rusya’yı şimdi yok sayıyor. Kendine göre uyduruk bir tarih yazıyor. Rusya yerine ABD’yi kurtarıcı güç olarak lanse ediyorlar. Ancak herkes biliyor ki Avrupa’yı ve Yahudileri Nazilerin zulmünden kurtaran ve bunun için 26 milyondan fazla askerini kurban veren ülke Rusya’ydı.
Bu nedenle iki yüzlü sadist Batılı liderler ellerinde ikinci bir soykırımın kanıyla arz-ı endam ettiler. Çünkü törenlerde Batılı liderlerin ikiyüzlülüğünü deşifre eden hayaletler arasında ABD’nin attığı bombalarla masum bedenleri parçalanan, yıkılan evlerinin enkazı altında yavaş yavaş boğularak ölen, keskin nişancıların kendilerini kurtarmaya çalışanlara ateş açması sonucu vahşi köpekler tarafından parçalanarak çürümeye bırakılan Gazzeli çocuklar vardı.
Siyonist rejimin ve ona destek veren Auschwitz’deki Batılı liderler Gazze’deki masumları “insan hayvan” olarak görüldükleri için açlıkla katlettiler. Yiyecek ve su vermediler. Kışın dondurucu soğuğunda can çekişerek ölmelerini seyrettiler. Siyonist askerler, prematüre bebekler hastaneleri basıp elektriği keserek kuvözlerde ölüme terk etti.
Auschwitz müzesinde sergilenen geçmişteki suçlara bakan Batılı liderler bugün ortağı oldukları bu soykırım suçlarına ise kör ve sağır kalmayı tercih etti.
En azından Donald Trump, Auschwitz’deki Batı ikiyüzlülüğünün sefaletinden uzak durdu. Trump’ın Gazze’deki yoksulları, sakatları, yara bere içindekileri temizlemek için bir program çağrısı yapması ise tamamen tesadüf eseriydi. En azından Trump, küstahlığıyla nezaket bahanesini yerle bir etti ve Batılı liderlerin “bir daha asla” sözlerinin iyi niyetli olarak kabul edilmesini imkânsız hale getirdi.
Dolaysıyla Batı her tarafından yine deşifre oldu. Batı’nın Holokost propagandası da çöktü. Çünkü Holokost, başkalarını soykırım kurbanı olmaktan korumak yerine bunu gerçekleştirmek isteyenleri desteklemek için kullanılan bir kalkana dönüştü.
En büyük tevafuklardan biri de Holokost Günü olan 27 Ocak’ta Filistinlilerin İsrail’in soykırım savaşını yenerek evlerine dönmesi oldu. Zorla yerinden edilen yüzbinlerce Filistinli 27 Ocak’ta Gazze’nin kuzeyine dönmeye başladı. Böylece Holokost’a dair bütün Batılı ve Siyonist ezberleri alt üst ettiler.
Soykırımın çocuğu olan İsrail ve Batı dünyası “bir daha asla” dersini almadı. Kendisini Yahudi halkı için bir rüyanın gerçekleşmesi olarak tanıtan İsrail, yaklaşık seksen yıldır yönettiği Filistinliler için sadece cehennem, kaos, ölüm, sürgün ve vahşet oldu.
Bu trajedinin çözümü ve çaresi iki devletli çözümde değildir. Bunun yerine, İsrail’in kurban olma bağımlılığından ve sıfır toplamlı Siyonist mantığından uzaklaştırılarak cezalandırılması gerekiyor. İsrail’e mağdur değil cellat olduğu hatırlatılmalı ve bunun hesabı da sorulmalıdır. Yoksa Gazze’de 7 Ekim’den bu yana devam eden Holokost’un daha beterlerine yeniden maruz kalırız.