Fatih ÜNLÜ – 21 Ocak 2025
Musa bir denize vardı. Peşinde Firavun. Denizin Rabbine dua etti Musa. Kendisinin, Firavun’un, Denizin ve her şeyin Rabbi olan Allah’a. Dualar etti. O vakit koskoca Deniz Musa ve arkadaşları için ikiye yarıldı…
Hz. Musa’nın tebliğinden ve Kızıldeniz’deki örnek tavrından Kuran-ı Kerim’de de sitayişle bahsedilmektedir.
Malum, Hz. Musa aleyhisselam Allah’a iman etmesi için uzun bir süre Firavuna tebliğde bulunmuştu. Ve Mısır’da köleleştirilen İsrail oğullarını kendisiyle göndermesini istemişti. Ama Firavun birçok mucize görmesine rağmen buna yanaşmadı.
Bir vakit sonra Hz. Musa Ben-i İsrail’i Mısır’dan gizlice yola çıkardı. Firavun ve ordusu olanca kalabalıklarıyla onların peşlerine düştüler ve Kızıldeniz yakınında onlara yetiştiler.
Birçok kişi “Şimdi ne yapacağız?” diye yılgınlığa düşmüşken, ulu’l – azm resullerden olan Musa aleyhisselam “Rabbim bana bir yol gösterecektir.” diyerek tevekkülden zerre ayrılmadı.
İşte o zaman koca Kızıldeniz Musa ve arkadaşları için ikiye bölündü ve etrafta sudan devasa duvarlarla deniz onlara büyük bir yol oldu; hâlâ onları takip eden Firavun ve ordusu içinse en büyük bozguna dönüştü.
Hz. Musa’nın Kızıldeniz’in karşısındaki tavrı insanlık tarihinde tevekkülün en güzel örneklerinden birisiydi ve durum en umutsuz bir anda büyük bir zafere dönüşmüştü.
Tevekkül – Allah’ı vekil kılma, işleri nihai karar Mercii olarak Allah’a arz etme en önemli İslami kavramlardan birisidir.
Her an O’nun verdiği soluklarla nefesleniyorken diğer işlerimizi de Allah’a ısmarlamak Allah’ı Yegâne Rab olarak bilmemizin de bir gereğidir.
Biz ne kadar güçlüysek hep Allah’tandır. Biz ne kadar acizsek, niyaz ve dönüşümüz O’nadır; Rabbimiz Kadir-i Mutlaktır.
Tevekkülün bir yönü de sebepler dairesinde üzerimize düşenleri elden geldiğince yapmaktır. Bu da zaten Allah’ın emri ve kanunudur. Allah’ın kanunlarına -imkân olduğu halde- uymamak tevekkülü eksik bırakır.
Yine iddialı konuşacağız ama konu gereği mecburen: Hayat büyük bir imtihandır, yaşadığımız çoğu olay da büyük imtihandaki küçük sınanma ve sınavlardır. Boş kâğıt veren bir öğrenci sınavdan nasıl tam puan bekleyebilir.
Sahabeden bir zat Peygamberimiz aleyhisselama sordu:
“Ey Allah”ın Resûlü! Devemi bağlayıp da mı Allah’a tevekkül edeyim, yoksa bağlamadan mı?”
Resûlullah (s.a.v.) ona
“Önce deveni bağla da Allah’a öyle tevekkül et!” diye cevap verdiler*.
“ALLAH EN GÜZEL VEKİL’DİR.”
Sen sebepler dairesinde, imkânlar âleminde vazifeni yap. Ama sebeplere de mutlak güvenme. Onlar da senin gibi yaratılmıştır. Olur ki sebepler, imkânlar seni yarı yolda bırakabilir ama o sebepleri de yaratan Allah asla bırakmaz. Çünkü Allah Kâdir-i Mutlak’tır ve en güzel dost, en güzel Vekil’dir.
Ey iman edenler! Allah’ın size olan nimetini yâd edin: Hani bir topluluk kötülük yapmak üzere size ellerini uzatmaya yeltenmişti de, Allah onların ellerini sizden çekmişti. Öyleyse Allah’a karşı gelmekten sakının! Mü’minler de yalnızca Allah’a tevekkül etsinler.
(Maide Suresi, 11)
De ki: “Allah bana yeter. O’ndan başka ilâh yoktur. Ben yalnız O’na güvendim, tevekkül ettim. O, büyük arşın Rabbidir.”
(Tevbe Suresi, 129)
Evet, tevekkül bahsinde Gazze’de şu anki durum ve gösterilen muazzam direnç sanki beş kelimeyle özetlenebilir. İman, sabır, dua – niyaz, mücadele ve tevekkül.
Gazze’de 41 kilometre uzunluğunda ve yerine göre 6 ila 12 kilometre genişliğindeki ve 2 milyondan fazla insanın yaşadığı küçücük bir alana 7 Ekim 2023’ten beri 100 milyon kilonun üzerinde bomba atılmış. Bunların oluşturduğu tahribatı, dehşeti ve endişeyi düşünün… Ama Gazzeliler yine de pes etmediler. Sonuçta İsrail’in hevesi kursağında kaldı ve ateşkese razı oldu.
İşte Allah mazlumların gayretlerini ve dualarını asla karşılıksız bırakmaz. Bunu birçok kişi gibi biz de bu köşede birkaç kez yazmıştık. Neticede, şu oldu, bu oldu ama mevcut İsrail yönetimi gibi muannit bir grup bile Gazze’de ateşkese mecbur kaldı.
İş burada bitmiyor elbette. Bir şekilde anlaşmayı bozabilirler, tekrar saldırabilirler ama enaniyetleri ve güçleri bayağı kırıldı. Gazze’yi yakıp yıkıp Hamas’ın ve Hizbullah’ın önde gelen liderlerini suikastle öldürdükleri zaman kazandıkları şeytani özgüven ve enaniyet çabuk berheva oldu. Zaten zulümle gelen yel gibidir, eser gider ama geride taşınmaz vebali kalır.
Hasıl-ı kelam, neticeleri yaratan ve nasip eden Allah’tır.
Tevekkül çok kapsamlı bir konu. Tevekkülün farklı yönlerine dair ilave notlarımız da var ama okunması zorlaşmasın diye bunları bir başka ortama bırakarak yazımızı Abdullah Bera Yıldız kardeşimizin de şu güzel duasıyla bitirelim:
Ya Rabbi!
Sen bizlere “Yasin vel Kur’anil Hakim…” ile düşman arasından geçip giden Habibin Hazreti Resulünün (S.A.V.), ateşe atılırken “Hasbunallah” ile tevekkül kılan Halilin Hazreti İbrahim’in (A.S.) ve önde Kızıldeniz, peşlerinde Firavun, fakat asla yese düşmeyen ve “Rabbim bana bir yol gösterecektir” diyebilen kıymetli kulun Hz. Musa’nın (A.S.) tevekküllerine benzer has bir tevekkül nasip eyle. Amin, amin, amin.
Lütf-u Kereminle, ya Erhamerrahimin ve ya Ekremelekremin!
=====
* Enes B. Malik’ten – Tirmizî
