38 kez görüntülendi.
Terörsüz Türkiye mi, Kürt Sorunu Dayatması mı? – Prof. Dr. Celalettin Yavuz

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 19 Ocak 2025

Önceki bölümde Anadolu Selçuklularında bilim ve kültür hayatı ele alındı. Türk tarihinde ‘Birinci Fetret Devri’ de denilen dönem, Avrupa’nın en kudretli imparatorlarını ve krallarını mağlup edip, Haçlılara Anadolu’yu mezar yapan Anadolu Selçuklu Türkleri ilk kez mağlup oldukları Moğolların hakimiyeti ve baskısı altına girmişlerdi.  Ancak Moğol hakimiyetini hiçbir zaman kabul etmeyip hürriyet ve istiklali için mücadeleyi sürdürdüler. Bu mücadelelerde başarı kazanan komutanlar ve beyler etrafındakilerle birlikte Moğol baskısı ve hakimiyetinden kurtularak kendi hükümranlıklarını ilan etmişlerdi. 1277’de başlayan Moğol hakimiyeti 1318’de sona erince Anadolu’da “Tavaif-i Müluk” (Anadolu Beylikleri) devri başladı.

Hepsi de Selçukluların mirasçısı olarak Anadolu’nun hakimi arzusundaki beylikleri şunlar olup, bu aşamada teker ele alınmayacaktır: Karamanoğulları (1256-1483), Tekeoğulları (1300-1426), Hamidoğulları (1300-1391), Menteşeoğulları (1300-1425), İnançoğulları (1277-1368), Aydınoğulları (1300-1403), Saruhanlılar (1300-1410), Osmanlılar (1299-1922), Germiyanoğulları (1300-1429), Karesioğulları (1300-1336), Sahib Ataoğulları (1275-1341), Candaroğulları (1292-1461), Pervaneoğulları ( 1277-1300), Dulkadiroğulları (1339-1526), Ramazanoğulları ( 1378-1608).

Türkiye’nin tarihini beylikler devrini de kendi içerisinde şu alt dönemlere ayırmak mümkündür:

(a) Moğol hakimiyeti, Moğol hakimiyetinden kurtulmak için istiklal mücadelesi ve kurtuluş devri (1307-1339), (b) Karaman hanedanının üstünlük devri (1339-1398), (c) Osmanoğullarının üstünlük devri, Osmanoğulları ile Karamanoğullarının rekabet dönemi (1398-1456), (ç) Anadolu’nun taksimi uğruna Akkoyunlu-Osmanlı rekabet ve mücadele dönemi (1456-1504), (d) Anadolu’nun Osmanlı-Safevi ve Dulkadiroğulları arasında taksimi ve Osmanlı-Safevi-Dulkadir rekabet ve mücadele dönemi (1504-1515).

Anadolu’nun Türk Yurduna Dönüşü: Anadolu’ya ilk Türk girişi 395-398 arasında Basık ve Kursık komutasındaki Hun Türklerince gerçekleştirildi. Bizans hakimiyetindeki Anadolu’ya 2. Türk akını, Sabarlar tarafından yapıldı. Hun ve Sabarlardan sonra 8. yy’dan itibaren Abbasilerce Türkistan ve Horasan’dan getirilen savaşçı Türkler girdiler. Özetle, Türkler Anadolu’ya 4. Yy-1071 arasında fasılalarla fetihten çok akın/keşif hareketleri ile girdiler.

İlginizi çekebilir!  Stresin Kıyısında Yürümek – Rabia Yavuz

Ancak Anadolu, Oğuz Yabgu Devleti’nin halefi Selçuklu Türklerinin fethi ile kalıcı yurt haline getirildi. Anadolu Türkleri; Türkistan, Maveraünnehr ve Horasan’dan Anadolu’ya hicret eden Oğuzlar/Türkmenlerin varisleri olup bu coğrafyaya tesadüfen gelmediler. Bu vatan ve devlet gelişigüzel bir şekilde kurulmadı. Bu vatan altın ve gümüş tepsilerle sunulmadı. Aksine Türk’ün kanıyla, imanıyla yoğurularak, ağır tarihi olaylar yaşanarak yaratılarak ve yaşanarak “vatan” yapıldı.  Oğuzlar, Anadolu’ya gelirken dillerini, gelenek ve destanlarını, bir ölçüde İslam’a nüksetmiş İslamiyet öncesi kendi ‘Tek Tanrılı’ dini adetlerini de getirdiler. 150 yıllık bir süreçte Anadolu’yu baştanbaşa doldurulurken fetihler; düzenli ordular yanında, uçlara ve Bizans sırına yakın yerlere yerleştirilen bağımsız/yarı bağımsız Türkmen kitleleri tarafından da yapılıyordu.

Malazgirt’ öncesi genellikle Azerbaycan yolu ile Anadolu’ya giren Türkler, daha sonra Ahlat üzerinden Irak, Suriye (Halep) yolunu da açtılar. Kafkasya’dan girenler Yeşilırmak ve Kızılırmak vadilerini tabii yol ettiler. Malazgirt’le kapıları açılan, nüfusu çok az Anadolu’ya 8-10 yıl içinde Oğuz kümeleri Fırat’ın doğusundan itibaren yerli nüfusun terk ettiği tarım ve hayvancılığa uygun bölgelerde Bizans sınırlarına kadar hayvanları ile birlikte yerleştiler. 11. yy’da Moğolların, 12. yy’da Kara-Moğolların Orta Asya ve İran’ı işgal edip katliamlar yapması sonucu Anadolu’yu doldurdular. 13. yy’da Kara-Hitay Cengiz Moğollarının önünden kaçıp Anadolu’ya gelen Türkmen ağırlıklı Türklerle Anadolu’nun Türkleşmesi tamamlanmış oldu.

1085’te Avrupalılar Anadolu’ya ‘Turquie’ derken, Anadolu’da bugün de var olan pek çok bölge, yöre, ilçe, bucak, köy, ova, dağ, tepe, ırmak, çay ve dere adları Türklerce verildi. Selçukluların ardından Osmanlı ile Batı Türkler’n’n atayurdu artık Anadolu yani Türkiye idi. Bu akışın dışında kalan bir Türk tarihi de var olup, Türklüğün ana nehrinden ayrılan kollar yerleştikleri coğrafyanın tarih ve kültürüne çok önemli katkılarda bulundular.

İlginizi çekebilir!  Uzun Tasma - İşgal Altındaki ‘Türk Sanatı(!)’ – Ceyhun Bozkurt

Not: Yazı dizisi “Türk Kimliği Üzerine-58” ile devam edecektir.

  1. Ahmet YASLI dedi ki:

    Sayın Hocam Türk devletlerinin kuruluşu her devletin ömrü enaz 100 ile 200,,hata 600 yıla kadar var olmuş, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurulusuda 100 yılı Aştı Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk dediği gibi ebedi olarak yaşama öngörüsü vardır.. Bu Güzel ve bu dünyanın cenneti Türkiye Cumhuriyeti yaşaması için politikaları ve stratejik derinlik planları nasıl yapılacağı ki ayakta kalalım.. Bu çıkan bazı Olaylar ,Adalet olmayan kanun larada haksızlıklar olduğu Aşikardır.. Bu konuda görüş ve önerilerinizi bekliyorum

  2. Gazi saglar dedi ki:

    Konuyu çok ilgi çekici ve çok enteresan buldum. Paylaşıyorum

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.