Dr. Eray GÜÇLÜER – 18 Ocak 2025
7 Ekim 2023 de Gazze’de başlayan İsrail-Hamas savaşında nihayet ateşkes ilan edildi. Aslında İsrail yönetimi çok istemese de ateşkes ve esir takası anlaşması İsrail kabinesince onaylandı. Bundan sonraki süreç bazı kırılganlıklar içerse de ateşkesin ilan edilmesi ümit verici. Yaklaşık bir buçuk yıldır devam eden savaşta binlerce sivil masum insanın katledilmesiyle oluşan insanlık dramının yanında bu savaşın bölgesel ve küresel etkileri de oldu. Soykırıma varan İsrail şiddetini sessizce canlı canlı izleyen dünya toplumları bir kez daha insanlık sınavında sınıfta kaldı.
İSRAİL SAHADA SIKIŞTI
Teknolojik olarak üstün hava gücüyle Gazze’deki sivil halka karşı aylardır şiddetli saldırılar yapan İsrail kara ordusu Gazze’de bataklığa saplanmış durumda. Son bir buçuk yılda beş binden fazla ölü, on beş binden fazla tekrar savaşamayacak derecede yaralanarak muharebe dışı kalan İsrail kara unsurlarının toplam kaybının yirmi binden fazla olduğu tahmin ediliyor. Bu rakam bir buçuk yıllık mücadelede İsrail için küçük bir rakam değildir.
Yorulmuş ve yıpranmış İsrail askerlerinin Gazze’de daha fazla savaşabilmek için ciddi güç ve motivasyon kaybına uğradığı görülmektedir. Dolayısıyla hem yaşanan kayıpların toplumsal hem de politik etkileri maliye bakanı Smotrich ve Kamu Güvenliği Bakanı Ben-Gvir gibi radikal siyonistlerin tehdit ve karşı çıkmasına rağmen ateşkesin İsrail tarafından kabul edilmesinde önemli bir faktör oldu. Savaş sürecinde ateşkes noktasına gelinmesinde İsrail’in bütün barbarca uygulamalarına rağmen Gazze’deki Filistin halkının direniş azim ve iradesinin kırılamamış olması, Filistin toplumundaki özgürlük ruhunun yok edilememesi de çok önemli diğer bir faktördür.
Ayrıca konvansiyonel İsrail kara gücüne karşı asimetrik mücadelede Hamas’ın da bu süreçte askeri ve psikolojik açıdan tarih yazdığını da belirtmek isterim. Bu mücadelede İsrail konvansiyonel simetrik güçlerine karşı Hamas ve diğer direniş örgütlerinin uyguladığı asimetrik yöntemler İsrail güçleri için konvansiyonel yıpranmaya dönüştü.
Bölge kontrolü amacı olmayan Gazze direniş güçlerine karşı İsrail’in başarılı olabilmesinin iki kriteri vardı. Birincisi daimî üs bölgeleri tesis etmiş olması ikincisi de küçük de olsa sabit garnizonlar oluşturabilmesiydi. Ancak bu şekilde alan kontörlü sağlaması mümkünken bırakın Gazze’yi kontrol etmeyi belirli kritik bölgelerde taktik saha kontrolü bile sağlayamadı. Bu yüzden de ABD ve Batının bütün taktik, teknik ve istihbarat desteğine rağmen Hamas’ın elindeki rehineleri kurtaramadı.
NETANYAHU’NUN ÜÇLÜ AÇMAZI
Gazze’de ateşkes olması konusunda Donald Trump’la siyasi muhalifleri arasında kalan İsrail başbakanı ayrıca hükümetin düşmesi durumunda hakkındaki yolsuzluk dosyalarına ilişkin yargılanma riskiyle de karşı karşıya. Çünkü ABD’deki ulusal aklın temsilcisi Donald Trump’ın Ortadoğu politikasıyla İsrail başbakanının politikası örtüşmüyor.
ABD’nin nihai hedefi olan Çin’e İran üzerinden yürüyebilmesi için Gazze ateşkesinin çözümlenmesi dolayısıyla İsrail başbakanın ayak bağı olmaması gerekiyor. Hal böyle olunca bir tarafta sahada her geçen gün daha da kötüleşen İsrail ordusunun durumu ve katliamlara karşı oluşan dünya kamuoyu tepkisi, diğer taraftan ABD’nin yeni başkanı D. Trump’la yaşadığı paradoks ve siyasi rakipleriyle mücadelesinde son durum ateşkesle sonuçlandı.
ATEŞKESİN SÖYLEDİKLERİ
Ateşkes Hamas’la İsrail arasında yapıldı. Böylece İsrail Hamas’ı siyasi muhatap olarak tanımış oldu. Ateşkes süresince İsrail’in Gazze’den çekileceği taahhüdünde bulunmuş olması da son derece önemli ama bu süre boyunca ve bundan sonra Hamas’ın silahsızlanmayacak olması da denge durumunun korunması bakımından önem arz etmektedir.
Ateşkes sonrası sadece gözlem ve rapor için değil barışı temin etme, barışı koruma ve gerekirse barışa zorlama görevlerini üstlenmiş içinde Türkiye’nin de olduğu barış gücünün Gazze şeridi çevresine yerleştirilmesi kalıcı barışın tesisinde son derece önemlidir. Barış gücünün gerekirse mütecavize karşı orantılı güç kullanma yetkisine sahip olması gerekir. Ancak bu şartlarda Gazze’ye karşı İsrail’in yapabileceği mütecaviz hareketlerin önlenmesi ve Filistin halkının korunması söz konusu olabilir aksi takdirde bir süre sonra toparlanıp palazlanacak İsrail Filistin halkına tekrar saldırmaktan çekinmeyecektir.