39 kez görüntülendi.
dr eray güçlüer kapak

Dr. Eray GÜÇLÜER – 13 Ocak 2025

 

Dünyaca ünlü Türk sosyoloğu Hüseyin Cemil Meriç’in günümüzü yansıtan çok anlamlı bir sözü var. “Normal bir sömürge pahalıdır, orda kalmak askeri, ekonomik olarak zordur. Ama kültürel olarak zihinleri sömürge yaparsanız sizin adınıza adamlarınız bunu çok ucuza yaparlar.” Sömürgecilik; kolonicilik, kolonyalizm ya da müstemlekecilik, genellikle bir devlet veya devletlerin başka ulusları, devletleri, toplulukları, siyasal ve ekonomik egemenliği altına alarak onları ele geçirmesi anlamına gelir. Zihin işgaline uğramış, milli değerleri çözülmüş veya kaybolmuş ve milli benlikleri ortadan kalkmış ülkeler sömürü için hazır insan toplulukları haline gelirler ve aslında bir bakıma köleleşirler.

Geçmişte daha çok askeri yöntemler kullanarak sömürgecilik yapanlar günümüzde devşirdikleri kendilerine hayran çok sayıda elemanlarla ülkeleri içten fethedip sömürgeciliklerini yürütmekteler. Sömürgecilik veya diğer adıyla kolonyalizm çok çeşitli araç ve yöntemlerle gerçekleştirilmekle beraber günümüzde en yaygın kullanılan araç dijital mecra olarak da bilinen sanal sosyal medya ortamlarıdır.

SÖMÜRGECİLİĞE HİZMET EDEN DİJİTAL TUZAKLAR

1990’lı yılların başında Sovyetlerin dağılması ve internetin kullanılmaya başlanmasıyla birlikte dijital mecraları kontrol eden güçler aynı zamanda dijital araçları kendi sömürgeci amaçlarını gerçekleştirmek için zihin işgali araçları olarak da kullanmaya başladılar. Semboller, resimler, renk kombinasyonları, sesler, müzikler, videolar, içerikler ve daha pek çok mesaj aktarım araçları içinde gizli bilinç altı (subliminal) mesajlar ile hedef kitleleri yani özellikle gençleri belirlenmiş yaşam tarzlarını model almaya yönlendirmeye çalışmaktadır.

Bu model yaşam tarzında bireylerin ait olduğu toplumsal değerlerden ziyade sunulan yeni hayat tarzlarındaki kurgusal normların içselleştirilmesi hedeflenmektedir. İnsanlar arası ilişkilerin nesneleştiği ve sunulan içerikleri gibi kısa sürede tüketilebilen, şiddetin basitleştirildiği ve illegal şiddet unsurunun yüceltildiği psikososyal kaotikleşme öngörülmektedir. Vatan, millet, bayrak ve din gibi kavramların erozyona uğradığı bu ortamlarda Hollywood gibi içerik üreticilerinin oluşturduğu sahte görüntülerle emperyalist güçlerin yüceltildiğini görmekteyiz.

İlginizi çekebilir!  5 Bin 18 Sosyal Medya Hesabında Suç Unsuru Tespit Edildi

DİJİTAL İNFOGRAFİ

2024 yılı verilerine göre dünyada beş milyardan fazla aktif sosyal medya kullanıcısı var ve kullanıcılar günde ortalama en az 2 saat 23 dakikasını sosyal medyayı kullanarak geçiriyorlar. Ancak Türkiye 2 saat 44 dakika kullanım ile bu ortalamanın üzerinde zaman geçiriyor. Kullanıcıların ağırlıklı yaş ortalamasını ise 16-24 yaş gurubundaki bireyler oluşturmakta. Dünyada her dakika 16,2 milyon mesaj, 230 milyon e-posta, 350 bin tweet gönderiliyor ve 6,3 milyon Google araması yapılıyor.

Ayrıca sosyal medya ortamlarında izlenen video sayısı dakika başına 650 milyonun üzerinde. Bunlardan başka sınırsız sayıda snapchatler, içerik akışları, diğer görsel ve işitsel materyallerin olduğu kontrolsüz ortamlar her geçen gün daha da artmakta. Sosyal medya merkezlerini yönetenlerin büyük çoğunluğunun aynı zamanda yabancı istihbarat servisleri için çalıştıkları dikkate alınacak olunursa hedef alınan ülkelere yönelik algı operasyonlarının ne kadar sistematik yapıldığını daha iyi anlayabiliriz.

SANAL ORTAMLARIN YAPISI

Web tabanlı sosyal medya ortamları üç katmandan oluşmaktadır. Bunlar Surface Web denilen bildiğimiz sosyal medya uygulamalarının olduğu buz dağının görünen yüzü, Deep Web ve Dark Web denilen suyun altındaki görünmeyen katmanlar. Deep Web içeriğinde; akademik veri tabanları, hastane ve tıp kayıtları, yasal belgeler, finans veri tabanları, devlet arşivleri, bir takım bilimsel içerikli raporlar, özel kişisel bilgiler gibi veriler bulunmaktadır.

Dark Web içeriğinde ise uyuşturucu, Kaçakçılık, sahte evrak, terör örgütlerinin siyasi içerikleri, yasa dışı kumar ve daha pek çok illegal aktiviteler yer alır. Deep Web ve Dark Web toplam Web içeriklerinin de yüzde 96’sını oluşturmaktadır. Yani daha yüzde dördü yasal olarak kontrol edilemezken yüzde 96’sına ulaşabilmek bile son derece zordur. Ve bu buz dağının altındaki iki katman her zaman başta terör örgütleri ve mafyatik yapılar olmak üzere illegal işler yapanların ana faaliyet alanları durumundadırlar.

İlginizi çekebilir!  Final Golan Tepelerinde Mi Olacak? – Dr. Eray Güçlüer

SANAL ORTAMLAR ÜZERİNDEN GELEN BÜYÜK TEHLİKE

Özellikle algı operasyonları, terörizm, kaçakçılık ve siber dolandırıcılık olmak üzere sanal ortamlardan kaynaklanan tehlikeler; ekonomi, çevre, jeopolitik, sosyal ve teknoloji riskleri oluşturmaktadır. Bu kapsamda çoklu zararlı etkiler üretebilmesi bakımından yanlış veya doğruluğu bulunmayan ve kasıtlı olarak yayılan bilgi ve gerçekliğin çarpıtılması anlamına gelen dezenformasyon ile doğruluğunu bilmeden veya kasıtsız olarak yapılan bilgi yayma anlamına gelen mezenformasyon küresel risk sıralamasında en üstte bulunmaktadır.

Özellikle yapay zeka üzerinden üretilen sahte içerikler sosyal patlamaları tetikleyebilmekte, protestoları körükleyebilmekte, şiddet eylemlerine yol açabilmekte ve daha da kötüsü demokratik süreçleri tehdit edebilmektedir. Ayrıca seçimlerin meşruiyetinin sorgulanması ve böylece sivil çatışmalara, iç savaşlara, terörizme ve hatta devletlerin çöküşüne kadar gidebilecek süreçler başlatılabilmektedir.

SANAL MÜCADELE İÇİN SİBER ORDULAR

Bu tehlikeyi fark eden ülkemizde son yıllarda önemli gelişmeler oldu ve önemli adımlar atıldı. Bünyesinde Siber Olaylara Müdahale Ekibi (SOME)’nin de bulunduğu Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi (USOM) yaklaşık on bin personeliyle sanal mücadelenin önemli aktörlerinden biridir. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bünyesinde teşkil edilen Dezenformasyonla Mücadele Merkezi de bu mücadelede hayati önemde faaliyetler yürütmektedir.

Ancak gelişen teknolojiye bağlı olarak giderek daha da büyüyen ve genişleyen sanal ortamla mücadelede daha etkin olunabilmesi için bu kuruluşların hem sayılarının arttırılması hem de kapasitelerinin genişletilmesi gerekmektedir. Ayrıca mücadele için hukuki zeminin oluşturulması ve hukuki süreçlerin hızlandırılması ihtiyacı vardır. Bu kapsamda Türkiye’nin siber ordularının yetkilerinin arttırılması da mücadelede etkinliğin sağlanabilmesi için son derece önemlidir.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.