44 kez görüntülendi.
ferhat ünlü

Ferhat ÜNLÜ – 13 Ocak 2025

 

Amerika Birleşik Devletleri’nin seksenine merdiven dayanan müstakbel başkanı Donald Trump, 2017-2021’deki başkanlık serüveninin ardından bir hafta sonra 47. ABD Başkanı olarak ikinci kez Oval Ofis’teki koltuğuna oturacak.

Oturacak ama ortalık kelimenin hem literal, hem de mecazi manasıyla yangın yeri. Ülkenin batısında, Los Angeles kentinde bugün itibarıyla yalnızca yüzde 11’i kontrol altında tutulabilen ve söndürülemeyen bir yangın var.

Beş N, 1 K’nın hiç kuşkusuz en çok merak edilen unsuru da ‘neden’… Bu yangınlar neden çıktı, neden söndürülemiyor ve eğer sabotajsa da böyle bir şeye neden ihtiyaç duyuldu.

Trump, daha başkanlık seçimlerine girmeden önce suikast girişimi ile kulağına kan suyu akıtılmış bir başkan. Geri adım atma, anarya yapma huyu da pek yok. Gerçi daha önce “Çekileceğiz” dediği Suriye için Las Vegas ve New Orleans saldırılarından sonra “Suriye’den çekilmek askeri stratejimizin bir parçası, bunu söyleyemem” demeye başladı.

Kampanyasının en can alıcı cümlesi ise bir zamanlar Ronald Reagan’ın da kullandığı “Make the US great again” (Yeniden Büyük Amerika diye çevirelim) idi. Ne var ki Los Angeles’taki yangın Biden’ın giderayak Trump’a büyük bir yük bırakacağının göstergesi.

Neden sorusunun yanıtını aramadan önce Trump’ın henüz koltuğa oturmadan işletmeye başladığı ‘Amerikan milliyetçisi’ ve neo-emperyalist damarı masaya yatırmak elzem. Dünyanın en büyük adası olan, ancak ekonomisi balıkçılığa ve Danimarka hükümetinden gelen yardımlara endeskli Grönland’i ele geçirmekten, Panama Kanalı’nı kontrol etmekten falan bahseden bir başkanın bölgesinde, komşularında tedirginlik yaratması izahtan vareste. Danışmanı, ekürisi, ‘400 milyar dolarlık yürüyen banka’ Elon Musk da İngiltere’ye, sahibi olduğu X platformundan günlerdir saydırıyor. Musk, İngiltere Başbakanı Keir Starmer ve hükümeti X’te topta tutuyor. Musk, Starmer’in ve ilgili bakanların görevlerinden alınması ve Kral III Charles’in tek taraflı olarak parlamentoyu feshetmesi gerektiği söylüyor.

Bir rapora göre yaşları 11’e kadar düşen en az bin 400 kız çocuğunun mağdur olduğu soruşturma 2010’da başladı. Starmer, 2008-2013 arasında skandalın patladığı dönemde Kraliyet Başsavcısı idi. Bu yüzden yükleniyor zaten.

İlginizi çekebilir!  Terörün Panzehiri: Kontr-Terör – Ferhat Ünlü

 

ABD, YENİ BİR NEO-EMPERYALİZME KAYIYOR

Peki; Trump, neden böyle eski model bir emperyalizmle kendi halindeki bir adaya göz dikiyor, Panama Kanalı’nı ele geçirme hayali kuruyor. Bunun da sebeplerine bakalım. Wall Street Journal’a göre seçilmiş başkan, denizaşırı toprakları ABD için hayati önemde görüyor ve eski bir ‘ülkücülükle’ buralara çökmek için yol arıyor.

Çökmek istediği yerlerin başında gelen Grönland, kahir ekseriyeti (yüzde 81’i) buzlarla kaplı bir ada. Takdir edersiniz ki, tarıma hiç ama hiç elverişli değil. Hayvancılık deseniz, balıktan başka bir şey yok. Dolayısıyla Ada, yer üstündeki kaynaklarıyla doğru düzgün ekonomik getiri sağlamıyor. O zaman Trump niye çökmeye çalışıyor.

Adada petrol ve doğalgaz yatakları var. Ancak onlarda da durum bizimkini andırıyor (bizim durumumuz hallice), bu kaynakların büyük bir kısmına henüz erişilebilmiş. Ve daha önemlisi, Grönland yönetimi 2021 senesinde iklim krizi nedeniyle Ada ve çevresindeki tüm petrol arama faaliyetlerini askıya aldı. Trump, buraya çökerse -ki bu, öyle kolay bir iş değil- arama faaliyetlerinin yeniden başlatılacağını tahmin etmek için kâhin olmaya gerek yok.

Muhtemelen Trump, ‘Orta Doğu bataklığı’nda askeri yöntemlerle ekonomik avantaj sağlamayı 20. Yüzyıl, hadi bilemediniz 21. Yüzyıl başına yakışan bir Amerikan yöntemi olduğunu düşünüyor ki, daha yakın coğrafyalardan ekonomik getiri aramaya başladı. İşte Grönland işgali böylesi bir arayışın ürünü.

Böylelikle neden sorularından en azından birinin yanıtına erişmiş oluyoruz.

Trump’ın tarzı siyaseti Amerika Birleşik Devletleri’nin müesses nizamının  (Kendilerinin establisment dediği) hoşuna gitmiyor, hele de Biden gibi bir kukladan sonra öngörülemez davranışlar sergileyen bir başkanın gelmesi onlar açısından tedirginlik verici.

 

İNSAN SABOTAJI MI, DOĞA KOMPLOSU MU?

İmdi… Gelelim yangınlara… Sebeplerle ilgili tartışmalar muhtelif. Düşen elektrikli ekipmandan kundaklamaya kadar uzanan bini bir para spekülasyonlar internette dolaşımda. Şimdi Los Angeles Yangını’nın çıkış nedenine ilişkin yeni bir ihtimal de gündemde.

Kimi görüşlere göre yangın yılbaşı gecesi çıkan eski yangının çok yakınında başlamış bir yangın. Yani devam mahiyetinde bir yangın. Bu görüşe göre eski yangınlar, sönmüş gibi göründükten haftalar sonra bile içten içe yanmaya devam ederek yeni yangınlara yol açabiliyor.

İlginizi çekebilir!  Küresel İdeolojiler, Paris Olimpiyatları ve Yeni Dünya Düzeni

Washington Post gazetesinin haberine göre, Los Angeles itfaiyecilerinden biri, “Yangının başlangıcı, yılbaşı gecesi son yangının çıktığı yere çok yakındı” diyor. Doğru olma ihtimali var. Sonuçta hangi sebeple çıkmış olursa olsun yangınların söndürülememesi, hem bir yandan komplo teorilerini körüklüyor, hem de öte yandan ABD’nin acziyet içinde olduğunu söyleyenlerin elini güçlendiriyor.

Yazıyı -pek sık yaptığım bir şey değildir- ekolojik bir perspektifle bitirmek istiyorum. The New York Times’da ilginç bir makale yayınlandı. İnsanın ve diğer tüm canlı, cansız türlerin dünyadaki biyokütlesi hakkında bilgiler içeren enteresan bir makale. California Teknoloji Enstitüsü’nde jeofizikçi olan Yinon M. Bar-On ve meslektaşlarının çalışmasına göre insanlar (aşağı yukarı 8 milyar insan) 120 milyon ton ağırlığındaki biyokütle ile dünyanın mevcut biyokütlesinin sadece binde birini oluşturuyor.

Bununla birlikte 1.3 trilyon ton insan yapımı şey var ve bunların neredeyse tamamı 20. yüzyılda inşa edildi. Binalar, barajlar, santraller, betonlar, metaller, plastik türleri vesaire.

Böyle bir ekolojik dengesizlik içinde doğanın kendi bekası için komplo üretmemesi mümkün mü! Komployu hep insanlarda aramayalım. Bazen doğa da kendisine karşı kurulan insan komplosuna cevap verebilir. Nasıl mı, böyle felaketlerle işte. Kasırga, deprem, yangın vesaire…

Bu durumda Trump’ın, külhanbeyi emperyalist tavrı ya da Musk’ın Sherlock Holmesvari soruşturma konseptinden çok daha fazla konuşmamız gereken şey şu: Yirminci yüzyılın tamamı boyunca ve bu yüzyılın ilk çeyreğinde doğaya kurduğumuz komplonun, karşı komplosuna hazır mıyız? Hazır değilsek, yandı gülüm keten helva demenin zamanıdır. Çünkü çağımızın açık ara en stratejik ve politik meselesi bu. Trump döneminin müstakbel ekoloji politikasının, yani eko politiğinin de bu parametreyle şekillenmesi şart. Aksi takdirde doğa, kendi bekasının devamı için gereken neyse yapar.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.