94 kez görüntülendi.
ceyhun bozkurt kapak

Ceyhun BOZKURT – 13 Ocak 2025

 

Zbigniew Brzezinski Büyük Satranç Tahtası’nda, sadece askeri, siyasi vb. analizler yapmamıştır. Aynı zamanda ABD’nin küresel emperyalist sistemi beyinlerde nasıl kurduğuna yönelik de analizler yapmıştır.

Brzezinski, ABD’nin uyguladığı politikalarla kendisine bağımlı yabancı seçkinler oluşturduğunu belirtmiş, küresel iletişim, popüler eğlence ve kitle kültürü üzerindeki Amerikan egemenliğine dikkat çekmişti.

“Kültürel egemenlik, Amerikan gücünün az değerlendirilen bir yönü olmuştur. Estetik değerleri hakkında ne düşünülürse düşünülsün Amerikan kitle kültürü, özellikle dünya gençliği üzerinde manyetik bir çekim oluşturmaktadır. (…) Amerikan televizyon programları ve filmleri küresel pazarın yaklaşık dörtte üçünü kaplamaktadır. Amerika’nın geçici hevesleri, yemek alışkanlıkları ve hatta giysileri dünya çapında giderek taklit edilirken, Amerikan popüler müziği de aynı derecede baskındır.” (Zbigniew Brzezinski, “Büyük Satranç Tahtası”, Sabah Kitapları, 1998, s. 27)

Yani Brzezinski diyor ki, “ABD olarak sadece kendimiz üzerinden değil, ilişki içinde olduğumuz veya hedef ülkelerdeki bazı seçkinler üzerinden de kontrolü sağladık.”

Kimdi bu, Amerikan kültürünü bilinçlerimize zerkeden seçkinler?

Çok sayıda alan sayabiliriz. Siyaset, spor, medya vb. Bir tanesi de sinema-sanat dünyasıydı.

Şimdi buraya bir virgül koyup, 1947 yılına dönelim:

Amerikan Merkezi Haber Alma Teşkilatı-CIA kurulur kurulmaz dizayn amacıyla el attığı alanların başında kültür-sanat alanı geliyordu. Independent’in 22 Ekim 1995 tarihinde yayınladığı bilgilere göre CIA, 800’den fazla gazete, dergi ve kamu bilgilendirme kuruluşunu etkileyebilecek Propaganda Varlıkları Envanteri adlı bir bölüm kurdu.

Bir sonraki önemli adım 1950’de, Tom Braden yönetiminde Uluslararası Örgütler Bölümü’nün (IOD) kurulmasıyla geldi. George Orwell’in Hayvan Çiftliği romanının da bu bölüm tarafından desteklendiği yazılıp, çizildi. Bu bölüm çeşitli alanları kontrol etti. Caz sanatçılarını, opera resitallerini, Boston Senfoni Orkestrası’nın uluslararası turne programını desteklediler… Temsilcileri film endüstrisinde, yayınevlerinde, hatta ünlü Fodor rehberleri için seyahat yazarları olarak görevlendirildi.

İlginizi çekebilir!  Sen Kimsin?

O kadar ileri gittiler ki, sanatta akımları dizayn ettiler, Soyut Ekspresyonizm akımını desteklediler, yaymaya çalıştılar.

Kültür alanının NATO’su olarak görülen “Kültürel Özgürlük Kongresi”ni oluşturdular. Kültürel Özgürlük Kongresi, 35 ülkede açtığı bürolar aracılığıyla yayıncılık faaliyeti ve dağıttığı ödüllerle kayda değer pek çok entelektüeli istihdam etti, ABD’ye bağladı.

Temmuz 1950 tarihli bir ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Belgesinde, propaganda savaşı ve psikolojik savaş tanımlamıştır. Psikolojik savaş için şöyle denmektedir; “Bir ulusun savaş haricinde propaganda ve etkinliklerden planlı bir şekilde yararlanarak, yabancı grupların görüşlerini, tavırlarını, duygu ve davranışlarını kendi ulusal amaçları doğrultusunda etkilemeyi amaçlayan düşünce ve bilgileri iletmesidir.” Aynı belgede en etkili propaganda tarzı “söz konusu kişilerin kendisinin inandığını sandığı nedenler yüzünden, sizin arzu ettiğiniz yönde hareket etmesidir” diye belirlenmiştir. ( https://sendika.org/2006/04/emperyalizm-ve-kultur-operasyonlari-isik-kutluatilim-7083 )

CIA, müttefikleri MI6 ile birlikte Soğuk Savaş dönemine damga vuran çok sayıda yayın organını kurmuş, fonlamış ve yönetmiştir. Bunlardan en çarpıcısı, Avrupa’da liberal sol görünümlü Encounter dergisidir. Okurları bu dergiyi solcu zannederken, perde arkasındaki finansör CIA ve MI6’tir. Bununla ilgili İngiliz muhalif portal Declassified UK’den John McEvoy kapsamlı bir bilgilendirme yapmıştı. (Bkz. https://www.declassifieduk.org/uk-intelligence-secretly-funded-leftist-magazine-then-covered-it-up/ )

CIA bunu yaparken, yürüttüğü operasyonun kod adı da dikkat çekici: Uzun tasma. Yani tasmayı takıp, ipini uzun tutuyorlardı. Uzattıkça uzatıyor, bağımsız görüntü verdiriyordu. Oysa görünmeyen bir mesafede tasma ipinin ucu Langley’de CIA merkezindeydi.

Daha bir sürü örnek sayarız.

Özetle, ABD ve hakiki müttefikleri, kendi kurdukları sistemin devamı için dünyada sadece devletleri değil toplumları da kendisine bağlamak istedi. Bu kapsamda da medya ve kültür-sanat alanlarında yer edindi. Bunu komplike bir operasyonla sağladı. Finans gücü, ödüller, uluslararası entelektüel (!) sisteme kanalize vb. yollarla kişiler Washington’a bağlandı.

İlginizi çekebilir!  World of Türkiye yazar kadrosuna güçlü bir isim daha

Bu sistem, Soğuk Savaş’ın bitişiyle beraber aynın Soğuk Savaş kurumlarının devamı gibi devam etti.

Gelelim virgül bıraktığımız yere.

Türkiye’de kültür-sanat alanında yıllarca kuramadıkları hakimiyeti 12 Eylül sonrasında kuran Batı merkezli zihniyet, aynen bizim medya sektöründeki gibi adım adım köşe başlarını tutmaya, parayı ve projeleri kontrol eder hale geldi. Bu kapsamda terör örgütünü, Türk milli devlet düşmanlarını kutsayanlar yükseltilirken, milli politikaları savunanlar kültür-sanat dünyasında dışlanmaya başladı.

İdeolojik olarak kontrol edemediğini de parayla, ödüllerle kontrol altına aldı.

Sanat dünyasında tekelleşme denilen şey bir anlamda Uzun Tasma Operasyonunun bir değişik versiyonuydu. Türk sanatı(!) işgal edildikten sonra ödül törenlerinde dünyanın en şerefli ordusu Türk Silahlı Kuvvetleri’ne “kimyasal” iftirasını atanlara destek verilirken, buna itiraz edenler tukaka edildi.

Özetle tekelleşenlerle beraber tasmanın ucuna da bir el atmak gerekir.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.