23 kez görüntülendi.
haydar as

Haydar AS – 11 Ocak 2025

 

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin terörü kökünden kazıma azim ve kararlılığını gören iç ve dış muhataplar telaşa girerek akıllarınca Türkiye karşıtı ittifaklar kurmaya çalışıyorlar.

Dışarıdakilere en bariz örnek olarak Fransa’yı gösterebiliriz.

Bu konuda Dışişleri Bakanımız Sayın Hakan Fidan, çok yerinde naif bir konuşma yaparak Fransa’yı adeta itin bilmem neresine sokup çıkarmış.

Diplomatik dille alçaltıcı ifadeler böyle oluyormuş demek ki…

Kısaca göz atacak olursak:

Sayın Fidan, Fransa’yı kastederek Avrupa’daki bazı küçük ülkelerin Amerika’nın şemsiyesi altında belli operasyonlara katılıp, oradan söz söyleme ile ilgili geliştirdikleri politikaların ne kendilerine ne de bölgeye katkı yaptığını düşünmüyorum.

Amerika’nın olmadığı bir yerde kendileri bölgeye gelip operasyon yapabiliyor veya askeri güç bulundurabiliyorlarsa görelim.

Ama bunun böyle olmadığını biliyoruz. Amerika’nın gücünü kullanarak, onun arkasına saklanarak kendi menfaatlerini ilerletme konusunda söz söyleyen ülkeleri açıkçası dikkate almıyoruz.

Bu konuda muhatabımız Amerika’dır, Amerika ile konuşuruz, arkasına takılan ülkelerle değil.

Devamında DEAŞ’lı tutukluları kastederek;

Fransa’nın yapacağı bir şey varsa, anayasa ile kendi vatandaşı olarak tanımladığı insanları hapishanelerden alıp kendi ülkesine getirip, kendi hapishanesine koyup, kendi mahkemesinde yargılamasıdır. Orada, YPG’ye, başka bir terör örgütüne hapishane hizmetleri verdirip daha sonra ben onu destekleyeceğim demesi değildir.

Sayın Fidan bu açıklamayı yaparak tüm dünyanın dikkatini çekmesini sağlamışken, aynı zamanda bizimde kızgın yüreklerimize su serpmiştir adeta.

Peki dışarıda bu tür bahanelerinden dolayı terörün bitmesini istemeyen ülkeleri anlarız da içimizde olaya Fransız olanlara ne dememiz gerekiyor sizce?

Hızla erimeye başlayan partilerinin erimesinin önüne geçmek için güneşi balçıkla sıvama gayretine girip akabinde yok olacakları günler yaklaştıkça tir tir titreme sendromları yaşayıp hata üstüne hata yapmaya devam ediyorlar maalesef.

İlginizi çekebilir!  Beğenilme Psikolojisi ve Askeriyede Sosyal Medyanın Yasaklanması

Milliyetçilik iddiasıyla yola çıkıp sonrasında Ahtapot gibi her fraksiyona kollarını uzatarak ne idiği belli olmayan bir parti hüviyetine bürünüp adeta devşirmeler kampına dönen bir partinin liderinin söyleyecek sözü olmadığından hakaret dilini tercih ederek “terörsüz Türkiye” hedefine karşı çıkması nedendir acaba?

Yoksa “Bizim oylarımızla o sıralarda oturuyorsunuz” diyen terör uzantılarına karşı diyet borcumu ödeniyor?

Bütün küresel güçler, gayrimeşru güç olan terör örgütünü Türkiye’ye karşı kullanmak için sıra beklerken içimizdekilerin konuyu saptırarak “armudun sapı, üzümün çöpü” diyerek baltalama girişimine girmelerini anlayan beri gelsin.

Ana muhalefet desen onun derdi farklı, bu işin sonunda “Kent uzlaşısı” adı altında elde ettiği kazanımların riske gireceğini öngördüğünden biraz temkinli davranıyor.

Ama yine de kerhen olsa da bir destek var ortada, buna da şükür.

Sonuç olarak herkes bu işin neresinden ne kazanırım diye hesap yapmaktadır.

Nasıl davranırsam üç beş oy daha kazanırım derdine düşenlere Sayın Devlet Bahçeli, milleti ve devleti merkeze alan her girişimin yanındayız diyerek ders vermeye devam ediyor.

Devlet Bahçeli bu konuda;

“Saklayacak, gizleyecek, üstünü örtecek ayıbımız olmadığından müsterih ve müftehir bir vicdanla hareket ederiz.

Arkadan dolaşmayız, kenardan bakmayız, kıyıda köşede el ovuşturmayız.

Komşuda pişsin bize de düşsün demeyiz.

Biz ki, siyasi ömrü 56 yılı bulan, fikri mazisi bir buçuk asra ulaşan şehit ve gaziler kervanı Milliyetçi Hareket Partisi’yiz.

Milletimizi doğrudan ilgilendiren, siyaseti meşgul eden, insanı ve insanlığı direkt etkileyen her konu başlığı, her gündem maddesi üzerinde sabırla ve akılla duruyoruz”

Diyerek, yine taşı gediğe koyma ustalığını gösterip gönüllerde yer almaya devam ediyor.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.