Prof. Dr. Faruk TAŞÇI – 25 Aralık 2024
2025 yılının asgari ücret miktarı belli oldu. Asgari ücretin belirlenmesinde asgari ücretin geçerli olduğu ölçek, ekonomik ve sosyal koşullar yanında siyasi tercihler de etkili oluyor. Bu tercihlerin birlikte mütalaa edilmesine de “denge” deniyor. Asgari ücret ile ilgili konuşmalarından birinde Cumhurbaşkanı Erdoğan “işçilerin onayını alan, işvereni de yormayan” ifadesiyle bu dengeye vurgu yapmıştı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz da “Özellikle küçük işletmelerin, emek yoğun işletmelerin, yine belli yörelerin üretim gücünü koruma bakımından asgari ücretin dengeli bir yapıda gelişmesi önemli” demek suretiyle vurguyu pekiştirmişti.
İşçilerin Onayı Derken
Dengenin işçi ayağı var. Buna göre;
Gelir dağılımında adaletin sağlanmasına daha fazla katkı sağlayıcı, dolayısıyla emeğin istismarını önleyen bir asgari ücret önemli. Bu, asgari ücreti aynı zaman ekonomik bağlamın yanında sosyal bağlama da oturtuyor.
Özellikle ekonomide sorunların olduğu dönemlerde asgari ücretin alım gücünün güçlendirilmesine yönelik artışlara daha önemli. Çünkü hayat pahalılığı eskisine göre düşse de devam ediyor. Çünkü ihtiyaçlar var, sadece işçinin değil ailesin de ihtiyaçları var. Hele hele nüfusun acil durum sinyali verdiği dönemlerde aileleri de dikkate alan ücret mühim.
Bu nedenle, asgari ücret, aynı zamanda kabul edilebilir bir hayat standardının garantisi. Bu, yoksullaştırıcı değil yoksulluğu giderici bir seviye demek. Bu konudaki yetersizlikleri gidermek ve esasında “çalışan yoksul” kavramının asgari ücretli için kullanılmasının mümkün olmayacak duruma getirilmesi lazım.
İşvereni Yormamaktan Kasıt
Dengenin işveren ayağı da var elbette. Asgari ücretin tamamen karşısında olan ve sistemin bütünüyle lağvedilmesi gerektiğini düşünen bazı işverenlerin görüşleri bir kenara konmalı (ciddiye alınmamalı), ama;
İşverenlerin ödeme kapasiteleri denge için dikkate alınıyor. Asgari ücret artışları dengeli bir şekilde yapılmazsa özellikle KOBİ’lerin bundan olumsuz etkileneceği muhakkak. Ki Türkiye’deki işletmelerin tamamına yakını (% 99,7) KOBİ’lerden oluşuyor. Verilen asgari ücret miktarı bu gerçeklikten bağımsız olamıyor.
Bununla bağlantılı olarak, asgari ücret artışlarının istihdamı daraltma ihtimali var. Özellikle KOBİ’lerde bu durum potansiyel bir sorun. Hatta belli bir müddet sonra bazı KOBİ’ler için iflas riski olabiliyor.
Dengeyi gözetmeyen asgari ücret artışlarının bazı durumlarda verimsizlik anlamına gelebileceği de not edilmeli. Zira bazı işletmeler için istihdam maliyetini kısmak adına deneyimsiz işgücüne yönelme söz konusu olabiliyor. Bu da verimliliği olumsuz etkileyebiliyor. Yani genç ve kalifiye işgücü dışarda kalabiliyor.
En nihayetinde asgari ücret, işverenler için rekabet gücü açısından da önemli. İşverenin rekabet gücünü zayıflatmayan veya rekabet gücüne olumsuz etkinin en az olduğu bir asgari ücret önemli.
Sonuçta; Erdoğan’ın vurguladığı “denge” meselesi Asgari Ücret Yönetmeliği’ndeki kriterlerin özeti. İşçilerin onayını almak ve işvereni de yormamak zor olsa da iki tarafın gönlünün olacağı bir denge seviyesine her zaman ihtiyaç var. Ancak 2025 için belirlenen asgari ücret miktarının mevcut şartlara göre bir denge gözetmekle birlikte, dengenin işçi ayağında memnun edici bir durum olmadığı da ilk açıklamalardan görünüyor.