Adem KILIÇ – 23 Aralık 2024
Uzun süredir jeopolitik gerilimler ve bölgesel anlaşmazlıklarla boğuşan Afrika Boynuzu, Etiyopya ve Somali arasında Etiyopya’nın deniz erişimini ele alan son anlaşmayla önemli bir gelişmeye tanık oldu.
Türkiye’nin himayesinde gerçekleşen bu anlaşma, iki ülke arasında yaklaşık on yıldır süregelen rekabetin yatıştırılmasında bir köşe taşı niteliğinde ve Ankara’nın bölgede artan diplomatik nüfuzuna işaret ediyor.
Tarihi rekabet ve jeopolitik riskler
Etiyopya’nın denize güvenilir erişim arayışı, 1993 yılında Eritre’nin bağımsızlığını kazanmasının ardından kara ile çevrili hale gelmesinden bu yana ulusal stratejisinin kritik bir parçası olmuştur.
Kıyı şeridini kaybetmek Etiyopya’nın ekonomisini ve güvenliğini derinden etkiledi ve ülkeyi deniz ticareti için büyük ölçüde Cibuti’ye bağımlı hale getirdi. Bu bağımlılık Etiyopya’yı daha küçük komşusuyla ilişkilerinde daha yüksek maliyetlere, lojistik darboğazlara ve jeopolitik kaldıraçlara karşı savunmasız bıraktı.
Cibuti’ye olan bağımlılığını azaltmaya kararlı olan Etiyopya, alternatif seçenekleri araştırmaya başladı.
Bu arayış Ocak 2024’te Addis Ababa’nın Somali’nin kendi kendini bağımsız ilan eden bölgesi Somaliland ile bir anlaşma imzalamasıyla dramatik bir hal aldı. On yıllardır uluslararası tanınma arayışında olan Somaliland, büyük küresel nakliye rotaları boyunca kilit bir varlık olan stratejik Berbera limanını kontrol ediyor.
Etiyopya ile Somaliland arasındaki mutabakat zaptı, Etiyopya’nın limana ayrıcalıklı erişim karşılığında Somaliland’ı resmen tanımayı düşünebileceğini öne sürdü. Bu, Etiyopya’nın ticaret yollarını çeşitlendirmeyi vaat ederken, Somaliland’ı egemenlik alanının ayrılmaz bir parçası olarak gören Somali’den şiddetli bir tepkiye yol açtı.
Mogadişu’nun itirazları hızlı ve netti. Somali anlaşmayı toprak bütünlüğüne doğrudan bir tehdit ve bölgedeki ayrılıkçı hareketleri cesaretlendirebilecek tehlikeli bir emsal olarak gördü.
Buna karşılık Somali, askeri hazırlığını artırdı ve agresif bir diplomatik kampanya başlatarak hem bölgesel ortaklara hem de uluslararası topluma Etiyopya’nın eylemlerine karşı çıkma çağrısında bulundu.
Gerginlik arttıkça, uzun süreli bir çatışmanın sadece Etiyopya ve Somali için değil, bir bütün olarak Afrika Boynuzu için felaket olacağı anlaşıldı.
Böyle bir çatışma, insani krizleri kötüleştirme, ticaret yollarını istikrarsızlaştırma ve aşırılık yanlısı grupların kaostan yararlanması için fırsatlar yaratma riski taşıyordu.
İşte tam bu aşamada Türkiye devreye girdi ve her iki ülkeyle de uzun yıllara dayanan bağları bulunan Türkiye, iki ülkenin müzakere masasına oturtulmasında önemli bir rol oynayarak odağın çatışmadan diyaloğa kaymasını sağladı.
Türkiye’den stratejik bir zafer
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğindeki Türkiye, Etiyopya ile Somali arasında tırmanan gerilimin çözümünde önemli bir rol oynayarak üç tur müzakereye ev sahipliği yaptı.
Görüşmeler, Etiyopya’nın Somali’nin egemenlik çerçevesi altında güvenli deniz erişimi elde etmesi için bir planın ana hatlarını çizerken, her iki ülkenin toprak bütünlüğünü yeniden teyit eden çığır açan bir anlaşmayla sonuçlandı. Bu uzlaşma, Somali’nin ulusal birliğine zarar vermeden Etiyopya’nın ticaret yollarına olan ihtiyacını karşılamayı amaçlıyor.
Nisan 2025’e kadar sonuçlandırılması planlanan anlaşma, iki ülke arasındaki acil askeri çatışma tehdidini azaltmaya yönelik çok önemli bir adımdır.
Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed ve Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mohamud için, aynı zamanda evdeki acil zorlukları ele almak için çok ihtiyaç duyulan nefes alma alanı sağlıyor.
Etiyopya’da bunlar arasında devam eden etnik gerilimler, tartışmalı bir para birimi devalüasyonunun ardından yaşanan ekonomik istikrarsızlık ve yıllarca süren iç çekişmelerin ardından güveni yeniden inşa etme çabaları yer alıyor.
Somali’de ise odak noktası artık siyasi olarak parçalanmış bir coğrafyada merkezi otoriteyi sağlamlaştırmak ve isyanı ülke genelinde istikrarı bozan bir güç olmaya devam eden El Şebab’ın yarattığı kalıcı tehditle mücadele etmektir.
Türkiye için bu arabuluculuk çabası önemli bir diplomatik başarıya ve Afrika Boynuzu’nda artan nüfuzunun açık bir teyidine işaret ediyor. Son on yılda Ankara, güven ve ortaklıklar inşa etmek için ekonomik yatırım, güvenlik işbirliği ve insani yardımı harmanlayarak bölgedeki ayak izini istikrarlı bir şekilde derinleştirdi.
Etiyopya-Somali görüşmelerinde tarafsız bir arabulucu olarak hareket etmek, Türkiye’nin dünyanın en zorlu jeopolitik sıcak noktalarından bazılarında çözüm üretebilen güvenilir ve pragmatik bir ortak olarak itibarını sağlamlaştırmıştır.
Anlaşma aynı zamanda Türkiye’yi uzun vadeli faydalar elde edecek şekilde konumlandırmaktadır. Türk şirketleri artık limanların, ulaşım ağlarının ve ticaretle ilgili diğer tesislerin inşası ve iyileştirilmesi de dahil olmak üzere anlaşmaya bağlı büyük altyapı projelerinde yer almaya hazırlanıyor.
Bu sadece Türk işletmeleri için bir kazanç değil, aynı zamanda Ankara’nın Afrika’daki ekonomik ve siyasi etkisini genişletme stratejisinin de önemli bir parçası olarak öne çıkıyor.
Türkiye, bölgedeki kalkınmayı destekleyerek hem Etiyopya hem de Somali ile bağlarını güçlendirirken küresel bir oyuncu olma hedefini de ilerletiyor.
Daha geniş ölçekte ise Türkiye’nin başarılı arabuluculuğu, küresel ilişkilerde bir oyun kurucu olarak artan rolünü pekiştiriyor.
Zira; Afrika Boynuzu, Kızıldeniz’i Hint Okyanusu’na bağlayan kritik bir stratejik konuma sahiptir ve bu bölgedeki istikrar uluslararası ticaret ve güvenlik için hayati önem taşımaktadır.
Etiyopya-Somali ilişkileri
Türkiye’nin riyasetinde gerçekleşen anlaşma, Etiyopya-Somali ilişkilerini kısmen çözdü ve acil askeri tırmanma riskini azalttı.
Etiyopya için, ticaret için Cibuti’ye olan bağımlılığını azaltabilecek yeni deniz erişim seçeneklerini keşfetmek için bir yol sunuyor. Bu arada Somali, deniz müzakereleri üzerindeki egemenliğini pekiştirerek kayda değer bir diplomatik kazanım elde etti.
Somaliland için ise bu anlaşma, uluslararası tanınma hedeflerine vurulmuş önemli bir darbe olarak kabul edilebilir.
Etiyopya, Somaliland ile yaptığı önceki anlaşmadan açıkça vazgeçmemiş olsa da, Somali’nin egemenliğine yeniden odaklanması Somaliland’ın müzakere kozunu zayıflatıyor.
Amerika Birleşik Devletleri’nin Somaliland’ı bağımsız bir devlet olarak tanımayı düşünebileceğini öne süren raporlar durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Eğer bu tanıma gerçekleşirse mevcut dinamikler alt üst olacaktır. Böyle bir değişim Somaliland hükümetini hedefleri için daha fazla zorlama konusunda cesaretlendirebilir ve potansiyel olarak gerilimi tırmandırabilir.
Mısır’ın kaybolan etkisi
Etiyopya-Somali anlaşması, uzun süredir Etiyopya’nın Afrika Boynuzu’nda artan etkisine karşı koymaya çalışan Mısır için de stratejik bir kayıp anlamına geliyor.
Mısır, Etiyopya’yı izole etmek ve özellikle Büyük Etiyopya Rönesans Barajı (Hadesi) ile ilgili olarak Nil üzerindeki tek taraflı eylemlerine meydan okumak için daha geniş bir stratejinin parçası olarak yıllardır Somali’yi destekledi.
Zira Mısır, Somali ile ittifak kurarak Etiyopya’nın bölgesel erişimini genişletme kabiliyetini kısıtlamayı umuyordu.
Türkiye’nin başarılı arabuluculuğu Mısır’un bu stratejisini ve bölgesel etkisini bozdu.
Anlaşma, Etiyopya’nın deniz erişimi kurmasının önünü açıyor ve potansiyel olarak Cibuti gibi geleneksel ortaklara olan bağımlılığını azaltan deniz ve ekonomik yetenekler geliştirmesine olanak tanıyor.
Bu değişim Etiyopya’nın Afrika Boynuzu’ndaki elini güçlendirirken Mısır’ın bölgedeki ittifakları aracılığıyla Addis Ababa’ya baskı yapma kabiliyetini zayıflatıyor.
Dahası, Türkiye’nin Mısır’ın aleyhine artan nüfuzu, Kahire’nin bir zamanlar önemli bir güce sahip olduğu dünyanın bir bölümünde azalan nüfuzunun altını çiziyor.
Türkiye’nin artan nüfuzu ve geniş jeopolitik etkisi
Türkiye’nin Etiyopya-Somali anlaşmasındaki başarılı arabuluculuğu, Afrika Boynuzu’nda artan nüfuzu açısından önemli bir kilometre taşına işaret ediyor.
Ankara, hassas bir anlaşmazlığa kilitlenmiş iki ülke arasında bir anlaşmaya aracılık ederek, tarihsel olarak Mısır ve BAE gibi oyuncuların hakim olduğu bir bölgede kendisini kilit bir güç olarak konumlandırdı.
Daha önce de belirtildiği üzere, Türkiye stratejik yatırımlar, insani yardım ve güvenlik ortaklıkları yoluyla Afrika Boynuzu’nda güçlü bir varlık oluşturmuştur. Bu durum, Türkiye’nin Mogadişu’da bir eğitim üssü kurulması da dâhil olmak üzere altyapı, kalkınma ve askeri işbirliğine büyük yatırımlar yaptığı Somali’de olduğundan daha belirgin değildir.Bu çabalar güven ve iyi niyeti arttırarak Türkiye’nin güvenilirlik ve tarafsızlıkla arabuluculuk rolünü üstlenmesine olanak sağlamıştır.
Anlaşmanın zamanlaması da kritik önem taşıyor. Küresel ticaret yollarının kavşağında yer alan ve stratejik fırsatlarla dolu olan Afrika Boynuzu, küresel ve bölgesel güçler arasında bir rekabet sahnesi haline gelmiştir.
Türkiye’nin bu bölgedeki kilit bir çatışmayı çözmedeki başarısı, sadece Afrika’da değil, daha geniş uluslararası sahnede de konumunu güçlendirmekte ve geleneksel güçlerin çekişmekte zorlandığı alanlarda somut sonuçlar elde etme yeteneğini göstermektedir.