Prof. Dr. Celalettin Yavuz, Güvenlik Politikaları Uzmanı-12 Aralık 2024
Anlaşılan o ki Esad’ın gidişi ordunun kendisinden kopuşuyla gerçekleşmiş. Esad’ı deviren, bir zamanlar BM’nin, hatta Türkiye’nin bile “terör örgütü” diye nitelediği, el-Kaide terör örgütü türevi el-Nusra’nın isim değiştiren hali HTŞ, Suriye iç siyasetinde en etkili aktör iken nasıl bir gelecek?
HTŞ’nin Akıl Hocası ya da Muhaliflerin “Üst Aklı” Kim?
HTŞ ve Türkiye’nin desteklediği Suriye Milli Ordusu (SMO)’nun kısa sürede Esad’ı devirerek Şam’a girmesi, hemen ardından geçici hükümet kurma çabaları, bu hareketin rastgele değil, uzun bir planlama sürecinden geçtiği izlenimi verdi. Türkiye’de iktidara yakın yazılı ve görsel yayınlara bakıldığında, bu harekete Türkiye’nin yol verdiği algısı hakim. Bunun fayda ve mahzurları var. Her ne kadar Türkiye’de resmi olarak bu hareket sahiplenilmemişse, harekete fiilen askeri güç katmasa da, iktidara yakın medyanın iç politika malzemesi yapmak maksadıyla Türkiye’yi hareketin destekçisi/baş aktörü gösterme çabaları, Türkiye’ye çok büyük zararlar verebilir.
Avrupa ve ABD medyasının bir kısmının analizlerinde “Suriye’de kazananlar ve kaybedenler” başlığı altında, özellikle İran ve Rusya’yı kaybedenler tarafına konuyor. Buna karşılık Türkiye “kazanan”lar hanesinin en üstünde… Türk medyası ve bu analizler alt alta konduğunda, Türkiye hiç bir girişimde bulunmasa dahi, Rusya ve İran tarafından suçlanabilecektir. Hele de ortada Soçi ve Astana Süreçleri varken. Nitekim Rus Jeopolitikçi Dugin Türkiye’ye yüklenmeye başladı bile.
Öte yandan şayet Türkiye, Suriye’deki bu hamle öncesinde ülkedeki önemli aktörlerden Rusya, ABD ve İran’ı ikna ederek bu harekete yol vermişse, buna da diplomatik başarı denir. Henüz Dugin dışında her üç ülkeden Türkiye ile işbirliği veya “uzlaşma” yapıldığı yönünde bir açıklama yok. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Aralık 2024’te “Büyükelçiler Konferansı” konuşmasında Suriye’deki gelişmeleri öne sürerek, Türkiye’nin “oyun kurucu” bir devlet olduğunu ispatladığını söyledi.
Erdoğan’ın sözlerinin gerçek olması, muhalif düşünceleri bile yumuşatabilir. Ama sahaya bakıldığında Türkiye için en önemli hususlardan biri PKK terör örgütü PYD/YPG’nin durumudur. Türkiye’nin desteklediği ve önemli bir kısmı Suriyeli Türklerden (Türkmen) oluşan SMO’nun Tel Rıfat’ın ardından Münbiç’e yürüyerek bölgeyi YPG’den temizleme hareketine ABD’den ciddi itirazlar geldi. Biri bizzat ABD Savunma Bakanı Austin’in, MSB Yaşar Güler’i arayarak, “zaten oldukça değişken olan durumun daha da tırmanmasını önlemek ve ABD güçleri, ortakları ve DEAŞ’ı Mağlup Etme Misyonu’na yönelik herhangi bir riski önleme” konusuna dikkat etmesi isteğiydi. Yani, “PYD/YPG ile biz DEAŞ (IŞİD)’e karşı mücadele ediyoruz, sakın PYD’ye doğrudan saldırma!” demek istiyordu. Diğer diplomatik nezaket içerisindeki itirazlar ABD Dışişleri Bakanı Blinken ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Kirby’den de geldi.
Diplomasi etiğine aykırı, tehdit gibi bir diğer uyarı da Trump’a yakınlığı ile bilinen Cumhuriyetçi Senatör Graham’den geldi. İlk döneminde Trump Suriye’den askerlerini çekmesine itiraz eden Graham, bu kez meşru endişeleri gerekçesiyle sınır boyunca “silahsızlandırılmış bir tampon bölgeye sahip olmayı hak ettiğini” vurgulasa da, “YPG/PKK’ya saldırı olursa geçmişte yaptığı gibi Türkiye’ye yönelik yaptırım yasa tasarısı hazırlayacağı!” tehdidinde bulundu.
Esad Gitti, Suriyelinin Başı Göğe Erdi mi?
“Esad gitti, artık Suriye istikrara kavuşur!” ifadesi arzu edilmekle birlikte, Arap Baharı’nın yaşandığı Libya, Tunus ve Mısır dikkate alındığında bunun o kadar da kolay olmayacağı bilinmektedir. Hatta 2003’te ABD’nin işgal ettiği Irak’ta yaşananlar da örnektir. Geçici hükümetin kurulma süreci, hükümetin Türkiye yanlısı olup olmadığı, seçim sürecine gidiş oldukça önemlidir.
Sonuç itibariyle Türkiye, PYD/YPG’ye karşı sınırlı harekat yapabileceği gerçeği, yeni hükümetin ülke yönetiminde yaşaması muhtemel karışıklıklar, İsrail’in Suriye sınırlarından içeri girmiş olması, sığınmacıların büyük bir kısmının kalmaya devam edebileceği de unutulmamalıdır.
Su anda yabanci politikacilarin baslari irakta onlarin yardimcilarida süryede. Ekmek pahalilasmista 8000 000 € yayrdim gönderdiler
Katılıyorum.
Rus uçağı düştüğünde de bizim devlet adamı dediklerimiz, “emri ben verdim” diye yarışmışlardı. Bu beleşçilik, bize ağıra patlamıştı . Sarı öküz, Irak savaşında verildi. Artık düzen tutmuyor, BOP adım adım yürüyor.
Siyasilerimizin, uzun vadeli devlet politikası yerine günü kurtarmaya çalıştıkları kanaatindeyim.