Bercan TUTAR – 29 Kasım 2024
ABD’nin yeni küresel diplomatı ve teknoloji imparatoru Elon Musk’ı bekleyen riskler ve avantajlar…
Amerika medyasının da artık yavaş yavaş itiraf ettiği gibi sadece ABD’de değil dünyada da Donald Trump ve Elon Musk rüzgârı esecek. Bu rüzgâr kimilerine göre felaketle sonuçlanabilir. Fakat bu rüzgâr kimilerine göre ise Türkiye ve Rusya başta olmak üzere hatta Çin ile İran gibi ülkeler için dahi yeni başlangıç anlamına geliyor. Dünya için yeni bir sayfa diye yorumlayanalar da var. Bütün ihtimaller masada.
Sadece Amerikalı küreselciler ile Trump’ın kabinesindeki tescilli Siyonist isimlere bakıp tespitlerde bulunanlar yanılacak. Zira küresel beka kaygısı had safhaya çıkmış ABD’nin artık İsrail’in yol açtığı stratejik ağırlığı ve kaybı telafi edecek lüksü yok. Bu nedenle daha şimdiden bazı Siyonist kalemler Trump’ın sürpriz yapabileceğini ve İsrail’in beklentilerinin gerçekleşme olasılığının çok az olduğunun altını çiziyor. Önümüzdeki dönemde İsrail’in Trump yanılgısı bize göre de birçok dengenin ve denklemin yeniden kurulmasına yol açabilir.
Bu tabloya neden olan en önemli faktör ise Elon Musk’ın Trump’ın izleyeceği iç ve dış politikada bir hayli etkili olacağı yönündeki veriler. Musk’ın teknolojik diplomasideki doğal ağırlığının ister istemez ABD’nin iç ve dış politikasını da etkilemesi kaçınılmaz görünüyor.
Musk için daha önce olmayan ‘Hükümet Verimliliği Bakanlığı’ kuracağını açıklayan Trump’ın milyarder girişimciye olan güveni birçok kesimi korkutuyor. Kim ne derse desin Musk’ın ABD dış politikasını şekillendirmedeki rolü hem iç yönetimde hem de uluslararası ilişkilerde dramatik bir değişime yol açacak gibi görünüyor.
Dolayısıyla Tesla, SpaceX ve Neuralink ile yaptığı çalışmalarla tanınan Musk daha şimdiden iş dünyasını aşan etkiye sahip küresel bir figür olarak kendini konumlandırmaya başladı. Trump daha çok Musk’ın yüksek teknolojik yeniliği politikaya entegre etme yeteneğinden yararlanmak istiyor. Ancak bu ilişki ister istemez Musk’ın ABD dış politikasına karmaşık ve çok yönlü etkilerde bulunmasının kapılarını da aralayacaktır.
ABD ve dünya Trump’ın siyasi ve ticari girişimciliği ile Musk’ın teknolojik girişimciliğinin birleşiminden oluşan melez veya mutant yeni bir çağa girecek.
Özellikle Musk’ın siyasi bir öncü olan Vivek Ramaswamy ile birlikte Hükümet Verimliliği Departmanı’nın başına atanması, ABD dış politikasına yeni bir bakış açısı getirecektir. Şimdiden hantal bürokrasinin kâbusu haline gelen Musk, bu yeni bölüm ile hükümet içindeki bürokratik verimsizlikleri ortadan kaldırarak iç ve dış siyasette teknolojik çözümlerin hızla benimsenmesini teşvik edecektir. Musk’ın Starlink gibi internet hizmeti veren küresel etkiye sahip teknolojik girişimleri, dünyanın hemen her bölgesinde güç kaybeden ABD’nin diplomatik ve stratejik hedeflerini ilerletmede önemli bir kaldıraç işlevi görecektir.
Örneğin Musk’ın uydu internet girişimi olan Starlink, savaştan zarar görmüş Ukrayna’da uzak köylere kadar sınırlı altyapıya sahip bölgelerde kullanışlılığını çoktan kanıtladı. Gazze gibi sansürün devreye girdiği yerlerde internet bağlantısı sağlayarak Starlink, benzersiz bir teknolojik yumuşak güç biçimi sundu. Gazze’deki vahşetin dünyaya aktarılmasında tarihi bir işlev gördü Starlink. Musk yine benzer şekilde tüm ısrarlara rağmen Rusya’yı olumsuz etkileyecek olan Ukrayna’daki Starlink hizmetlerini askıya alma baskılarına boyun eğmedi.
Musk’ın Starlink vizyonu, küresel ekonomik ve güvenlik dinamiklerinin merkezi bir bölgesi olan Hint-Pasifik’teki ABD katılımını da derinden dönüştürebilir.
Küresel bir diplomat olarak Musk’ın dünya siyaset sahnesinde artan rolü ABD’nin Rusya ve Türkiye gibi aktörlere karşı ideolojik körlüklerini aşmasında da avantaj sağlayacaktır. Çünkü Musk da Trump gibi bu iki ülkenin liderleriyle çok iyi kişisel ilişkilere sahip.
Bu bağlamda Trump ve Musk’ın hem ticari hem teknolojik diplomasiyi devreye sokacağı yeni bir anlayış doğacak. Nitekim 2024 BM Genel Kurulu sırasında İran’ın BM Büyükelçisi Amir Said Iravani ile yaptığı görüşme, Musk’ın teknoloji imparatorluğunu küresel politikayla etkileşim kurmak için nasıl kullandığına dair açık bir örnek teşkil ediyor.
Ayrıca, Tesla’nın Şanghay’daki büyük yatırımları ve Çinli yetkililerle olan iletişimleri bağlamında Musk’ın Pekin ile yakın ilişkileri ekonomik etkileşimi jeo-politikayla dengeleme yeteneğini gösteriyor.
Musk’ın Pekin’e hoşgörülü yaklaşımı onun ABD-Çin gerginliklerinin karmaşık ağında gezinme kapasitesini ve önemini daha kritik hale getirecektir. Dolayısıyla rekabet eden güçler arasında ilişkileri sürdürme becerisi, ABD’nin hem Çin ile stratejik rekabeti hem de Japonya, Güney Kore ve Avustralya gibi müttefiklerle güçlü ortaklıkları yönetmesi gereken Hint-Pasifik’te paha biçilmez bir aktöre dönüştürecektir Elon Musk’ı.
Son söz olarak Musk’ın İsrail ziyareti sırasında X’te (eski adıyla Twitter) antisemitizme verdiği yanıt gibi hassas konulardaki idealist ve alkışlanan performansı Siyonist çevrelerde endişeye yol açtı. Ancak daha sonra dünya Musk’ın nasıl U dönüşü yaptığını veya Siyonist lobinin baskısıyla ona bunun nasıl yaptırıldığını gördük.
Sonuçta ölümcül darbelerden kurtulabilme esnekliği, güç odaklarına biati veya risk alma cesareti, her ne kadar Filistin’e destek veren çevrelerde hayal kırklığına yol açsa da onun uluslararası algıyı yönetme ve Batılı emperyalist statükonun oklarından kurtulabilme becerisini de gösteriyor. Hâsılı kelam bazen idealist bazen pragmatist ve bazen de realist haliyle karşımıza çıkan Musk’ın sonuçta Amerikan devletinin neferi olduğunu unutmamak lazım. Bu nefer şimdi küresel diplomat göreviyle ABD için görev alacak. Astronomide, kırmızıya kayma genellikle nesnenin gözlemciden daha uzağa hareket ettiğini gösterir.
Ancak Biden’ın insanlıktan uzak ve kopuk siyasetinin egemen olduğu ABD’nin son seçimlerde daha çok kırmızıya boyanması tam tersine ABD’yi yeniden dünyaya yaklaştırdı. BU bağlamda Musk insanlık değerlerine savaş açan ABD’nin dünya ile mesafesini kapatacak, insanlık ile yeniden ilişkisini ve iletişimini sağlayacak bir aktör olarak görülüyor. Bakalım Musk bu emperyalist çarkı dönüştürebilecek mi yoksa o da bu çarkın en önemli dişlilerinden birine mi dönüşecek? Kuşkusuz ikincisi olacak. Bekleyip göreceğiz.