Bizi Biz Yapan Hikayeler – Rabia Yavuz

Rabia YAVUZ – 22 Kasım 2024

 

19 Kasım 2024 tarihinde TRT Türk kanalında yayınlanan Aile programına konuk oldum. Programın teması “Güvenli Bir Liman: Aile” olarak belirlenmişti. Ailenin bizim için anlamını konuştuk beraberce.

Ailenin ne olduğuna dair birçok tanım yapılmıştır farklı disiplinlerdeki uzmanlar tarafından… Virginia Satir’in dediği üzere aile, bütün ve gerçek bir insan olmak, sevmek ve sevilmek, üretken ve sorumluluk sahibi olmak, dünyanın kendileri yaşadığı için daha iyi bir yer olduğunu düşünen bireylerin yetiştiği yerdir. Satir’in tanımı benim için ayrı bir yere sahip zira dünyanın daha iyi bir yer olmasına katkı sağlama fırsatı ve sorumluluğuna işaret eder.

Hepimiz doğduğumuzda bir dünya bulduk ailemizi de içine alan. Seçimlerimizden değil başkalarının yani ebeveynlerimizin seçimlerinden doğduk. Hikayemiz başkalarının hikayesiyle başladı. Dünyaya ilk adım atışımız bile öylesine karmaşık bir dizi ve bizden bağımsız seçimlerin sonucunda gerçekleşmiş görünüyor. Böylesine girift ilişkilerin içinde kendi yolumuzu bulmak ise boynumuzun borcu.

Zaman zaman “Ben böyle bir dünyaya çocuk getirmek istemiyorum” diyen insanların olduğunu söyledi programın sunucusu Aslı Hanım. Konuklardan iki kişi ise koruyucu aile olmayı iki defa seçen çok güzel bir çift idi. Şükran ve İbrahim Yılmaz çifti yuvalarını, gönüllerindeki sevgi ve şefkati, ihtiyacı olan ve aileleri tarafından bakımları karşılanmamış iki insan yavrusuna açmış. Bu cesaret ve özveri gerektiren yolculuğa beraber çıkmış olan çiftten bu soruya yanıt geldi.

İbrahim Bey, böyle bir dünyaya çocuk getirmek istemiyorum cümlesinin arkasında sorumluluktan kaçış olabileceğini iletti. Sorumluluk büyük bir kelime. Bazılarımızı motive ederken bazılarımızı baskı altında hissettirebiliyor. Oysa sorumluluk yetişkin olmanın alameti farikası. Özgür bir birey olmanın ise vazgeçilmez şartı. Sorumluluktan kaçışın arkasında birçok neden olabilir ve kişinin kendi tarihi ile yakından ilgilidir.

İlginizi çekebilir!  Zihinsel Yorgunluk ve Stresle Başa Çıkmak - Rabia Yavuz

Yaşadığımız dünyadan umut kesmiş bireylerin sorumlulukla yüzleşmeleri kolay değildir. Umut ile sorumluluk arasındaki ilişki de tek yönlü değildir.

Saint-Exupéry “Sorumluluğun olduğu her yerde umut vardır,” diyor. Sorumluluğu üzerimize aldığımızda umut ettiğimiz değişimleri başlatabiliriz. Görmek istediğimiz değişimleri kendimizden başlatmak ise temel meseledir.

O yüzden değişimi başlatacak gücümüzü geri kazanmak için küçük de olsa adımlar atabiliriz. Bunu yapabilmek için önce hem kendi kaynaklarımıza bakmalı hem de kaynaklarımızı başka insan ya da durumlara teslim edip etmediğimizi belirlemek iyi bir başlangıç olur.

Kendi kaynaklarımızı ve gücümüzü belirlemek için ilk bakacağımız yer iç sesimizin kullandığı kelimeler olduğunda değişimi kendimizden başlatmaya başlayabiliriz. Düşünürken kullandığımız dili inceleyelim.

Örneğin, “Yapamıyorum,” demek yerine “Ben yapmıyorum” demek sorumluluğa işaret eder. Ya da “Yapamam,” demek yerine “Yapmamayı tercih ediyorum” demek kendi güç alanımızı yeniden gözden geçirmemize yardımcı olur.

Siz ne dersiniz?

Yaşadığımız dünyaya umut katmak için neler yapabiliriz?

  1. Ase dedi ki:

    cocuklarimi o kadar seviyorum ki bu dunyaya getirmiyorum onlari rizalari disinda. ama tum hayatimi evlat edinerek ebeveyn olmaya ve cocuguma adamak istiyorum. onun bu dunyaya firlatilisina engel olamadim ama ona iyi bir anne olabilirim yeni bir cocuk yapmak yerine. cocuk dogurmanin bencilce olmayan bir sebebi yok maalesef.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.