faruk taşcı

Prof. Dr. Faruk TAŞÇI – 06 Kasım 2024

 

TÜİK’in “Çocuklarda Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması” yakın zamanda yayınlandı. “Çocuk” derken 6-15 yaş grubu ve “düzenli kullanım” derken de “günde birkaç defa, günde bir defa veya hemen her gün ile haftada en az bir defa kullanım” kastediliyor.

Dijital çocuk görünümü bağlamında, araştırmaya göre çocuklarda internet kullanımının arttığı görülüyor; internet kullanımı 2021 yılında % 82,7 iken 2024 yılında % 91,3’e yükselmiş durumda. “Düzenli” internet kullanan çocukların oranı ise % 97,4 yani neredeyse tüm çocuklar! “Düzenli” internet kullanan çocukların % 42,9’u hafta içi ve % 53,6’sı ise hafta sonu günde yaklaşık iki saat ve daha fazla internetin başında. Bu oran hafta içi 6-10 yaş grubu için % 30,6 ve hafta sonu ise % 43,2! “Aman ya Rabbi” denilecek cinsten.

“Düzenli internet kullanan çocuklar” % 83,9 ile video izlemek için, % 75,0 ile ödev yapmak, öğrenme veya çevrimiçi derslere katılmak için ve %72,7 ile oyun oynama veya oyun indirmek için ve % 72,6 ile sosyal medya kullanım için internetin başında oluyor.

Sosyal medya kullanan çocuklar söz konusu olduğunda, tüm çocukların % 66,1’inden bahsetmiş oluyoruz. Bu oran 6-10 yaş grubunda % 53,5 ve 11-15 yaş grubunda ise % 79,0! Hem de % 97,9’u “düzenli” bir şekilde sosyal medyayı kullanıyor. “Düzenli” sosyal medya kullanan çocuklardan yaklaşık iki saat ve daha fazla süre geçirenlerin oranı hafta içi % 37,1 ve hafta sonu % 49,5. Dolayısıyla, çocuklarımız bir nevi sanal alemde yaşıyorlar!

Çocuklar en fazla % 96,3 ile YouTube kullanıyorlar, yani video izliyorlar. Bunu sırasıyla, % 41,5 ile Instagram, % 26,2 ile TikTok, % 21,4 ile Snapchat, % 13,6 ile Pinterest, % 9,5 ile Facebook ve % 4,9 ile X (Twitter) takip ediyor. Dolayısıyla, çocuklarımızın dünyası kendilerini ve içeriklerini tam olarak bilmediğimiz kişilerin/grupların yönlendirmelerine açık!

İlginizi çekebilir!  Evlilikte Kriz – Büşra As

Cep telefonu/akıllı telefon işin içine girdiğinde de çocukların % 76,1’inin kullandığı görülüyor. Bu oran 6-10 yaş grubundaki çocuklarda % 66,3 ve 11-15 yaş grubundaki çocuklarda ise % 86,2! “Düzenli” cep telefonu/akıllı telefon kullanan çocukların oranı da % 98,2 yani hemen her çocuk! Çoğu çocuk da internette gezinme (% 77,9), görüntülü veya görüntüsüz konuşma (% 77,3), film, dizi, TV yayınları veya video izleme (% 75,0) ve sosyal medya (% 73,6) için kullanıyor.

“Düzenli” cep telefonu/akıllı telefon kullanan çocuklardan % 32,6’sı cep telefonu/akıllı telefonunu en az 30 dakikada bir kontrol ediyor, yani bir nevi elinden düşürmüyor! Bu oran 6-10 yaş grubundaki çocuklarda % 19,6 ve 11-15 yaş grubundaki çocuklarda % 42,8!

Bilgisayar (masaüstü/dizüstü/tablet), cep telefonu/akıllı telefon, akıllı saat ve oyun konsolu teknoloji ürünlerinden en az biri sadece kendi kullanımında olan çocukların oranı, % 63,8. Sadece kendi kullanımında cep telefonu/akıllı telefonu olan çocukların oranı % 43,9, sadece bilgisayarı olan çocukların oranı % 35,7, sadece akıllı saati olan çocukların oranı ise % 14,3.

Böyle bir zeminde dijital oyun oynayan çocukların oranı % 74,0. Bu oran erkek çocuklarda % 82,8 iken kız çocuklarda % 64,8 ve 6-10 yaş grubundaki erkek çocuklarda % 80,6, kız çocuklarda % 70,6 ve 11-15 yaş grubundaki erkek çocuklarda % 85,0, kız çocuklarda % 58,7. Bunların % 90,8’i de “düzenli” dijital oyun oynuyor, hatta % 40,1’i planladığından daha fazla oynuyor! Dolayısıyla, artık çocuklarımız eskinin doğal “sokak oyunları”ndan çok uzakta, dijital dünyanın oyun girdabında dolanıyorlar.

Böyle bir tablonun ne anlama geldiği, teknolojiye ve dijitalleşmeye olan bakışa göre değişir. Eğer bakış, “günümüz gerekliliği” ve dolayısıyla “nimet” ise her nimet “şükür ile imtihan” edilir denir; eğer bakış “gereklilik olsa da sorunlar barındırıyor” anlamında “külfet” ise her külfet “sabır ile imtihan” olunur denir.

İlginizi çekebilir!  Epstein İğrençliğinden Sinagog Tünellerine!

Şükür, haddi/sınırları/ölçüleri aşmadan her nimetin hakkını vermek demektir. Dolayısıyla çocukların dijital dünya ile ilişkilerinin “bağımlılık” seviyesine düşmesine engel olmak kaydıyla (ki rakamlar riskli bir durumun da varlığını söylüyor), teknoloji ve dijital imkanlardan eğitim başta olmak üzere istifade etmeleri normal karşılanmalıdır. Önemli olan bu “istifadenin biçimi, süresi ve içeriği” ile ilgili yönlendirme, denetim ve sınırların ne kadar mümkün olabildiğidir. Eğer mümkün olabiliyorsa, “nimetin hakkı” verilmiş olduğu için imtihanın şükür boyutunda sorun yok demektir.

Ancak riskli yani külfetli ve dolayısıyla sorunlu yönüyle bakıldığında, internet ve ürünlerinin çocukların zihinsel, ruhsal ve fiziksel/bedensel dünyalarına verebileceği zararlara karşı mücadele etmede sabır gereklidir; sabırla külfetli yönlerini bertaraf etmenin yollarını bulmalı ve uygulamalıdır. Sabır, çocuklara baskı yapmadan, çocukların oyun dünyalarını yok etmeden doğru oyunlarla doğru zamanlarda buluşmalarını sağlayacak mekanizmaları kurmak için çabalamayı gerektiriyor.

Özetle; başta aileler olmak üzere devletin tüm kurumları, çocuklar ile imtihan halinde. Bu imtihanın kazanılabilmesi, meseleye bakışın ne olduğuna göre şekil alacaktır. Mesele, ihtiyaçsa ihtiyacın sınırlarının belirginleşmesi, sınırlarını aşan noktaların törpülenmesi esas olmalı. Yoksa çocuklara kızmanın bir anlamı yok!

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.