Fatih ÜNLÜ – 31 Ekim 2024
5 Kasım 2024 tarihinde 60. ABD Başkanlık seçimi yapılacak. Bu seçim dünya siyaseti açısından da birçok yönden çok önemli. Ama bazı yönlerden de o kadar da önemli değil. Çünkü ABD’de birçok kararın çerçevesi Başkana bırakılmadan belirli mahfillerde belirleniyor ve Başkana ancak sınırlı bir alanda tavır alma imkanı bırakılıyor.
Karizmatikse ve cesursa Başkan hareket alanını biraz genişletebilir ama sistemi yönlendirenler açısından çok ileri giderse de John F. Kennedy ve Bill Clinton’ın başlarına geldiği gibi onun da başına bir iş gelme ihtimali çok yükselir.
Biliyorsunuz, ABD’nin 33. Başkanı olan Harry S. Truman’ın şöyle bir sözü vardır:
“Beyaz Saray dünyanın en güzel hapishanesidir.”
“The White House is the finest prison in the world.”
Truman’ın bu sözünde Başkan’ın programlarının çok sıkı ve belirli olmasının yanı sıra, karar alma özgürlüğündeki sınırlılığa da işaret ettiğini tahmin edebiliriz.
Bunun ötesinde, bir de ABD’de bazı çevreler şu anda Truman’ın Başkan olduğu dönemden (2. Dünya Savaşının son dönemi ve savaş sonrası yılları) çok daha güçlü bir durumdalar. Başkan’ın belirli bir hareket alanı vardır hiç şüphesiz ve ABD’de Başkan, tarzıyla özellikle iç politikada ülke yönetimine damga vurabilir ama Truman’ın bu sözünün birçok açıdan şu anda daha da geçerli olduğunu söyleyebiliriz.
Bu durumu göz önüne aldığımız için, yazımızın ilk paragrafında bu seçimin sonucu bazı yönlerden o kadar da önemli değil ifadesini kullandık. Bir tek bizim vakıf olmadığımız gizli pazarlıklar da söz konusu olabilir ki bunların hem diğer ülkeler hem de bizim için bir sürpriz olma ihtimali var.
Gelelim, seçimle ilgili tespitlere.
ABD’de başkanlık seçiminde “Seçici Kurul” – “Electoral College” denilen bir sistem var. Seçmenler başkanı doğrudan seçmiyorlar, seçici kurulun üyelerini seçiyorlar. Bu sistemden dolayı bazen çok daha az oy alan bir aday da Başkan seçilebiliyor.
Örneğin, 2016 Başkanlık seçimlerinde Hillary Clinton 65 milyon 853 bin 625 oy almış. Donald Trump ise 62 milyon 985 bin 106 oy almış. Görüleceği üzere, arada Hillary Clinton lehine 2,8 milyondan fazla bir fark var ama Seçici Kurul – Electoral College sisteminden dolayı başkanlığı Trump kazandı. Hem de Seçici Kurul’da Clinton’un aldığı 227’e karşı 304 oy alıp ciddi bir fark atarak.
Seçici Kurul sistemi belirli dengeleri gözetmeye çalışan ama sonuçları itibarıyla da çok eleştirilen bir sistem. Çünkü rakamlarını verdiğimiz 2016 seçimleri özelinde adayları 2.8 milyondan daha fazla oy almasına rağmen Demokratlar Seçici Kurul’a gönderdikleri üye sayısında Cumhuriyetçilerden 75’in üzerinde fark yemişler. Her seçimde bu kadar dramatik sonuçlar ortaya çıkmayabilir ama Sistemde büyük bir dengesizliğin olduğu da ortada.
Seçim sisteminde “Swing States” denilen “Salıncak Eyaletler”, diğer deyişle kritik eyaletler var. Buralarda yarışı önde tamamlayan aday Seçici Kurula da sonuçları etkileyebilecek oranda çok üye gönderebiliyor. 2016 Seçimlerinde de Trump bu eyaletlerden aldığı oyların da etkisiyle Seçici Kurul’a Clinton’dan çok daha fazla üye göndermiş.
Seçimi Kim Kazanabilir?
Gaybı ancak Allah bilir. Biz ancak görünen emarelerden tahminlerde bulunabiliriz. Bizce, çoğu kamuoyu yoklamasında geride görünse de bu seçimi Donald Trump kazanacak gibi görünüyor.
Joe Biden’ın adaylıktan çekilmesinden sonra Kamala Harris’in ciddi bir atak yaptığı çok yazıldı, çizildi ama oluştuğu söylenilen fark zamanla azaldı.
Harris bazı kamuoyu yoklamalarında Trump’tan hâlâ birkaç puan önde görünse de, aslında çok popüler bir aday izlenimi vermiyor. Yılını hatırlamıyorum ama yakın bir zamanda Başkan Yardımcısı olarak Harris’in popülaritesi yüzde 30’un altına düşmüştü.
Başkan adayı olunca Harris’in popülaritesinin olağanüstü bir sıçrama yapması ancak çok yerinde ve güvenilir vaatler ile çok iyi çalışılmış program önerileriyle mümkün olabilirdi ki bu da pek görülmedi. Ayrıca, Biden’e başkan adaylığından “zorla” el çektirildiği için, Biden’ı şahsen sevenlerde de bir kırgınlık oluştuğu tahmin edilebilir.
Aslında, Demokratlar aday olarak Obama ailesinden birisini seçselerdi, sanki çok daha fazla oy alabilirlerdi. Kıymetli bir arkadaşımın Obama Başkan seçilmezden yıllar önce tahmin ettiği gibi, ABD’deki etkin çevreler Barrack Obama’yı seçtirdiler ama onun zamanında dış politikada da birçok bölgeye zarar veren “çok kötü” işler yaptılar. Örneğin, Suriye’nin karıştırılması ve orada bir kaosun oluşması bölgemize ve bize ne kadar çok zarar verdi. Obama da bunları ya durdurmadı ya da buna gücü yetmedi ama iç politikadaki adımlarından dolayı Obama’yı ABD’de hâlâ çok seven bir kitle var.
Sonuç itibarıyla, Kamala Harris’in seçilme ihtimali çok çok düşük gibi görünüyor ama gizli pazarlıklar da çok önemli. Trump’ın tekerlerine çomak sokacağı çok açık belli olsa, ABD’deki etkin çevreler bir şekilde Kamala Harris’i bile başkan seçtirebilirler. Donald Trump da belki bu yüzden bu çevrelerin isteyebileceği yönde bazı adımlar atıyor ve bazı açılardan çok açık konuşsa da, bazı açılardan da renk vermemeye çalışıyor.
Dün Yahoo Haber’de ABD Başkanlık seçim sonuçlarının seçim gecesi belli olmayabileceğine ama bunun hile yapılacağı anlamına gelmediğine dair bir haber vardı. Bu seçimde hile yapılır veya yapılmaz, bilemiyoruz; bu konuda bir tespitte bulunma donanımına da sahip değiliz. Fakat.
Fakat genel hatlarıyla ABD seçim sisteminin manipülasyona açık bir yönünün olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. ABD’de erken oy verme yöntemiyle 2024 Başkanlık seçimleri için şu ana kadar 28 milyondan fazla kişi postayla oy kullanmış. Bu açıdan posta sistemi ve digital ortam çok çok önemli. Özellikle “salıncak eyalet” denilen eyaletlerdeki oylara yapılabilecek müdahaleler Başkanı seçecek olan Seçici Kurul üye sayısında ciddi değişikliklere sebep olabilir.
Sonuç olarak temennimiz hem ABD’deki hem de diğer ülkelerdeki seçimlerin dünya halklarının hayrına olacak şekilde sonuçlanması. “Meksika Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinin Hatırlattıkları” başlıklı yazımızda başta ABD olmak üzere, seçimlerin halkın iradesini yansıtmadaki kısıtlarından bahsetmiştik. Kısıtlar çok olsa da, güçlü bir halk iradesi süreçlere bir şekilde yansıyacaktır. Yeter ki bu kısıtların farkında ve kararlı ve azimli olabilsin.
Allah’a emanet olun.