Haydar AS – 30 Ekim 2024
Bahçeli’nin tarihi çağrısı aynı zamanda siyasi partilerin terör sorununa nasıl baktıklarını bir bir ortaya çıkardı.
Bu çağrı ile birlikte, dağdakiler adeta ayazda kalırken, DEM Parti sözcüleri ise ne diyeceğini şaşıran bir konuma geldi.
Bence en önemlisi de, gerçekleri daha net görme şansını yakalayan DEM seçmenini yeniden karar verip değerlendirme sürecine ittiği bir gerçek.
Kürtler, dağdaki teröristlerin ve onların siyasi ayaklarının kime hizmet ettiklerini, Kürt diye bir dertlerinin olmadığını, Kürtlerin bu oyunda nasıl kullanıldığını daha net görme fırsatını yakalayacakları kesin.
Ayrıca, CHP’nin halef ve selef liderlerinin, kongrede Öcalan’ın heykelini dikme sevdalısı Demirtaş’a, çok gerekliymiş gibi selam çakma sırasına girmeleri…
Yine, Sayın Özel’in Diyarbakır gezisi öncesi muhtemel bir tepkiyle karşı karşıya kalmamak için öncesinde Demirtaş’ı ziyaret ederek bagajına Demirtaş sevdasını alarak yola çıkması.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi Sayın Bahçeli’nin açıklamasına karşılık “ el yükseltme” derdine düşen Sayın Özel’in siyasi sorumluluktan uzak bir şekilde;
“Ben de Kürtlere bir devlet teklif ediyorum. Tam olarak kendilerini ait hissetmeyen bütün Kürtlere Türkiye Cumhuriyeti devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum” derken aslında Kürtleri ötekileştirici, bölücü bir dil kullandığı ve nifak sokma girişimi içinde olduğunu hep beraber gördük.
Kürtlerin bile gülüp geçtiği bu talihsiz açıklama sanırım gündem yoğunluğundan pek irdelenmedi .
Merak ediyorum doğrusu, hangi Türk kendisini Kürtlerden bir adım önde olduğunu veya hangi Kürt Türklerden bir adım geride olduğunu hissediyor.
Ülkenin bütün nimetlerinden eşit paylaşım yapılmadığını iddia eden biri çıkar mı acaba Sayın Özel dışında.
Öğretmen olsun, öğrenci olsun, esnaf olsun, mühendis olsun, mimar olsun, doktor olsun, hemşire olsun, ithalatçı olsun, ihracatçı olsun, asker olsun, polis olsun, bakan olsun, milletvekili olsun hatta Cumhurbaşkanı olsun ama eşit vatandaş olmasın üzülerek söylüyorum ama Sayın Özel’in bu dili yıllardır terör örgütü tarafından Kürtlere anlatılan dil ile aynı maalesef.
Kardeşlik vurgusu da cabası…
Bu kadar ayrıştırıcı üslup içine girip nifak tohumları serptiğiniz bu ülkede bütün gayretlerinize rağmen başaramadığınız tek şey Kürt ile Türk kardeşliğini bozamayacak olmanızdır.
Artık taşlar yerine oturacağına göre herkes olup bitenleri daha net görerek analizini yapacaktır.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi mazrufu bırakıp zarfla uğraşan İYİ Parti’liler durumdan vazife çıkarma peşine düşmüşler.
Halen söylenenleri yorumlama yetisi olmadan, terörist başının yapacağı konuşmaya takılmışlar.
HDP İttifakı ile meclise giren İYİ Parti’lilerin bu konuda söyleyecek sözü olmaması gerekirken “beleş kabadayılık” yapmaları bizlere HDP’li Fatma Kurtulan’ın Meclis Genel Kurulu’nda İYİ Parti sıralarına dönerek “bizim oylarımızla o koltuklarda oturuyorsunuz” sözüne hiç bir karşılık veremeyip adeta yerin dibine gömülen İYİ Parti’lileri hatırlatıyor.
Tüm bunlar olup biterken Kürtleri zıplama tahtası olarak kullanan Sayın İmamoğlu kayıtsız kalır mı?
Kendi bölücü dillerini görmezden gelip, “Memleketin kaderini etkileyecek hiçbir mevzu bir kişinin iki dudağının arasında olamaz” diyerek oyuncağı elinden alınan çocuk gibi zıplamaya başladı adeta.
Çünkü onun Kürtlere olan sevdası tamamıyla oy ile sınırlıdır. Ne kadar oy o kadar sevda!
Değerli dostlar, günün sonunda Kürtler ile terör örgütlerini bir birinden ayıramayıp Kürtleri kullanarak kendilerine siyasi ikbal kurgulayanlar Devlet Bey’in çağrısıyla hiç beklemedikleri bir yerden öyle bir darbe aldılar ki bunca gün geçmesine rağmen halen kendilerine gelemediler.