celalettin yavuz

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 29 Ekim 2024

 

Geçen yıl bu günlerde “Cumhuriyet’le Gelen Türkiye’nin Gücü” başlığı altındaki iki bölümlük yazıyla eğitim/öğretimde gelinen seviye, üniversite, öğrenci ve öğretim üyesi sayıları verilmişti. Dünyanın 17’nci ekonomik gücü Türkiye’nin savunma sanayiindeki, ulaştırma ve sağlık alanlarındaki atılımları, bölgesel gücü vb üzerinde durulmuştu. Bugün 101 yıllık Cumhuriyet’imizin emeklilerinin sesini duyurup, kutuplaşma üzerinde duruldu.

101’inci Yılında Cumhuriyet’imize Gölge Düşüren Eksiklikler

Hane Halkı Ekonomisi: Türkiye’nin de bulunduğu G-20 (Almanya, ABD, Arjantin, Avustralya, Brezilya, Çin, Endonezya, Fransa, Güney Afrika, Güney Kore, Hindistan, İngiltere, İtalya, Japonya, Kanada, Meksika, Rusya, Suudi Arabistan, Türkiye ve AB) içerisinde kişi başına gelir açısından ne yazık ki sonlardayız. Keşke, Cumhuriyet’in 100’ncü yılındaki yazım gibi bu konuda da ülkemizi göklere çıkarabilseydim. Ama zülfü yareye dokunan bir emekliyim.

Hane halkı son 4 yılda anlaşılmaz derecede yoksullaştı. Faal görevleri sırasında maaşından yüksek prim kesilen üst düzey memurlarla, düşük prim kesildiği için düşük maaş alan emekliler arasındaki farkın “adil” olmasına çalışılıyor. Oysa 20 yıl önce memuriyet hayatındaki maaşının %77-85’i arasında emekli maaşı alanlar bugün %43-47’lere düştü. Sorun, yüksek emekli maaşı alanlarda değil, aslında tüm emeklilerin maaşlarının uçurum derecesindeki düşüklüğüdür.

Cumhuriyet’in 100’ncü yılında iktidar erken yaşta emeklilik (EYT) yasasını hayata geçirdi. 3600 gün çalışarak emekli olunabildi. Gelinen günde bu yasadan yararlananlar bile maaşın azlığından şikayetçiler. İşçileri içerisinde 5600 iş günü çalışanı da 3600 gün çalışanı da emekli olan bir işletme sahibi; 5600 gün çalışan 2000 işgünü fazladan prim ödediği için; 5600 gün primi yatırılan kişi de 3600 gün primi yatırılanla aynı maaşı aldığı için şikayetçiler. Anlaşılan o ki “devletin şefkatli eli” bir kez daha adaleti yerine getirememiş.

İlginizi çekebilir!  ABD Yeni Başkanı Yanında Dünyanın 4 Yıllık Geleceğini de Seçerken - Prof. Dr. Celalettin Yavuz

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek’in yönetimindeki ekonomi heyeti, ülkenin “ödemeler dengesi”ndeki sorunu büyük ölçüde gidermiş, döviz rezervi rekor kırmış. Ama hane halkının mutfağı yangın yeri. Keşke G-20 ülkelerindeki çalışanlar ile emeklilerin maaşları Türkiye ile kıyaslansa da Cumhuriyet’in 101’nci yılında milletimizin “orta direği”nin hali görünebilse. Bu ülkelerdeki memur ve işçi emeklilerinin maaşlarıyla kaç kilo et, kaç adet ekmek alınabildiği, önceki yıllarda imkan sahibi olduğumuz gibi bir araba/ev almak için kaç maaşa ihtiyaç olduğu karşılaştırılabilse! Ama ne yazık ki maaşlarımızla bunların alınması imkansıza yakın bir gerçek.

Burada hemen “Kovid-19” salgını, Rusya-Ukrayna savaşı ve İsrail’in etrafa saldırması bahane edilebilir. Bunlar gerçekten etkileyebilir ama asla ve asla ekonomi politikalarının sonucu kadar etkin değillerdi. Tek başına “faiz sebep, enflasyon sonuçtur!” felsefesi ve ardından kur korumalı mevduatla KKM) milyarlarca doların heba olması, tüm sayılan bahanelerin en az birkaç katıdır.

Kutuplaşma: Bir diğer konu ülkenin kutuplaşmada geldiği noktanın fecaatidir. İktidarın ülke ve millet adına yaptığı/yapacağı projeler dahi muhalefet tarafından kuşkuyla karşılanmaktadır. Buradan sadece muhalefetin suçlu olduğu da ortaya çıkmamalıdır. Zira muhalefetin elindeki büyükşehir belediye başkanlıklarında da benzer kutuplaşma hastalıkları mevcuttur. Ne yazık ki HAMAS siyasi lideri için yas tutmayanlara “cibilliyetsiz” diyen yöneticilerimiz Şeyh Edebalı’nın Osman Gazi’ye söylediklerini unutmuş gibiler.

Son haftalarda iktidar, yakın coğrafyamızda tırmanan gerilimi görerek normalleşme adımı attı. Ama kutuplaşma o kadar derin ki, muhalefeti inandırmak kolay değil. Böylesi bir ortamda TBMM’ye ulaşan yeni anayasa taslağı da daha görülmeden kutuplaştırıcı ifadelerle tartışıldı.

Sonuç olarak nüfusun %20 mutlu azınlığı, diğer G-20 ülkelerinin refah seviyesine sahipse de 101’nci yılını kutladığımız Cumhuriyet’imizin sayısız kazanımları rağmen Türkiye’nin geri kalanı hala düşük/orta gelir düzeyindedir. Kutuplaşma, Cumhuriyet’e yakışmaktan uzaktır. Orta direğin enflasyona ezdirilip çökertilmemesi için hane halkı ekonomisinin düzeltilmesi, milli birliğimiz siyasi çıkarlara heba edilmemesi önemlidir. Bunları gerçekleştirecek kudrete sahibiz zira… Bir sonraki Cumhuriyet yazımızda iyi şeyler yazmak dileğiyle en büyük bayramımız kutlu olsun!

İlginizi çekebilir!  Türk Çocukları Fulbright-Eisenhower Çocuklarına Karşı
  1. Orhan SAKA dedi ki:

    Sayın hocam,
    Elinize sağlık, son derece gerçek ve bir o kadar da acı konumuzu ele alıyorsunuz. Savaşı yaşamamış orta yaş ve daha genç kesim bir türlü, bu gerçekleri, daha önce yaşanmış acıları ve hatta dökülmüş kanları yeteri kadar algılayamıyor. Yaşlı kesim ise, içinde bulunulan sıkıntıları daha iyi görüyor olmakla birlikte, onlarda güçsüz ve bir korku sarmalında. Bir araya gelme, ortak seste buluşma, ülke ve milli menfaatlerimizi birlikte, kolkola, omuz omuza koruma, sahip çıkma kültürünü pekiştirmemize ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.

    1. Uguroz dedi ki:

      Ülkeleri yok eden birinci unsur ekonomi ikincisi kutuplasmadır birinci balkan savasında ordunun kutuplasması gibi tşkler hocam güzel tespit

  2. Mustafa Ersöz dedi ki:

    Cumhuriyetin 101. Yılı Kutlu Olsun.
    Benim en büyük endişem Eğitim. Eğitimi de sağlık hizmetlerinde olduğu gibi özelleştirdik. İktidar açıkça yetiştirmek istediği nesli söylüyor. Soru sormayan, muhakeme etmeyen bir nesil yetiştirmek istenmekte. Bu amaçla da eğitimi cemaatlere vakıflara ve özel sektöre emanet etti.
    Gelir seviyesi belki olumlu hale gelir ama bir nesil feda ediliyor.

  3. Uguroz dedi ki:

    Ülkeleri yok eden birinci unsur ekonomi ikincisi kutuplasmadır birinci balkan savasında ordunun kutuplasması gibi tşkler hocam güzel tespit

  4. Mustafa KÖK dedi ki:

    Elinize sağlık Yavuz hocam, evet zülfü yâre dokunmuşsunuz ama az bile! Çünkü o kadar çok katmerli hatalar yapıyorlar ve bu hatalar o kadar çok tek taraflı işliyor ki, bu arkadaşların halkın içinden çıkmış olduklarına inanmak zor!… Sanırız bu arkadaşlar içinden çıktıkları Türk halkını çoktan unutmuşlar!..
    Bunun hesabını kim, nasıl soracak, merak ediyoruz.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.