celalettin yavuz

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 23 Ekim 2024

 

Malzeme bolluğu cazibesine kapılıp güvenlik/dış politika gelişmelerini ıskalamamak  maksadıyla iç siyasete pek girmesem de 1 Ekim 2024’te TBMM’nin yeni döneminin açılışında MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin DEM milletvekilleriyle el sıkışması, ardından terörist başını Meclis’e daveti gibi hususlar güvenlik politikası alanına girdiğinden bugün bu konu ele alındı.

DEM-PKK Yakınlığını Sürekli Eleştiren Bahçeli’nin Anlaşılamayan İfadeleri

Bahçeli 23 Aralık 2023grup toplantısında, “Biz Türkiye Büyük Millet Meclis’inde terörist istemiyoruz, düşman istemiyoruz, katil istemiyoruz, canilerin sırtını sıvazlayan namertleri asla istemiyoruz. PKK lehine gözetleme kulesi işlevi gören, Türk bayrağını hazmedemeyen, İstiklal Marşımızı söylemeyen, milli ve manevi ortak değerlerimizi kabullenmeyen, millet mevhumunu benimsemeyen, sözde Kürdistan havariliğinden vazgeçmeyen, Türkçe’ye rakip dil çıkarmak için her fırsatı ganimet bilen, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne düşman kesilen sözde parti veya partilerin Cumhuriyet’i kuran TBMM’de bulunması, hazine yardımı ve maaş almaları rezalettir, melanettir, cinayettir, zillettir, milletimize karşı en aşağılayıcı muamelemedir!” diyerek, DEM milletvekillerinin maaşlarının kesilmesi önerisini getirmişti.

Devamında teröre yardım ve yataklıktan dokunulmazlık dosyası düzenlenen DEM’li vekilleri haşereye benzeterek mahkemeye çıkarılmasını önerdiğinde coşkuyla alkışlanmıştı.

Haziran 2024’teki son grup konuşmasında da DEM’e çatan Bahçeli, 8 Ekim 2024’te haşere benzetimi yerine DEM’e rastgele, keyfekeder el uzatmadığını ifadeyle, “Gelin Türkiye partisi olun, gelin teröre cephe alın, gelin bin yıllık kardeşliğimizde kenetlenenin temenni ve teklifi!” olduğunu açıkladı. Aslında çok güzel olsa da bu önerinin sebebi anlaşılamadı.

Zira Bahçeli, geçen Haziranda Cumhurbaşkanı Erdoğan – CHP Genel Başkanı Özel  görüşmesi sonrası “Türk Siyasetinde Normalleşme ve Yumuşama iddialarıyla Milliyetçi Hareket Partisi’ne Düzenlenen Siyasi Operasyonlar” başlığıyla 31 Mart yerel seçimlerinin ardından, “Siyasi partiler arasında normalleşme ve yumuşama arayışlarını temel alınarak çok bilinmeyenli yeni bir denklem kurulmak istendiği gözlemlenmektedir!” diyerek, bu diyaloğun makul ve mantıklı bulunduğunu ifadeyle, “Dikkat, temkin ve titizlikle takip ettiğimiz nevzuhur gelişmelerin esrar perdesi aralandığında başka hesapların, alttan alta körüklenen farklı beklentilerin varlığı müşahede ve mütalaa edilmektedir!” şeklinde eleştirel bir yaklaşım sergilemişti.

Ak Parti-CHP diyaloğuna tepki koyan ancak üç ay sonra, “milli birlik” gerekçesiyle DEM’e önerilerde bulunan Bahçeli’nin, Öcalan için “Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun!” ve “Ne Kandil, ne de Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın. (…) Yeni Yüzyıl, Yeni Hayat, Yeni Türkiye temelinde bagajları boşaltalım ve milli ülküleri hep birlikte yakalayalım!” şeklinde konuştu. Konuşmasının devamında “Cumhuriyetin 101’inci yıl dönümünde milli kucaklaşmayı” hedef gösterdi. Ancak bu ifadeler kamuoyunda MHP’nin politikalarında “U” dönüşü ve yeni bir “çözüm süreci” gibi algılandı.

Yılların siyasi deneyimine sahip Bahçeli’nin milli birlik ve bütünlüğe verdiği önemden kuşu duyulamaz. Öte yandan 23 Aralık 2023’teki “Türkiye Büyük Millet Meclisi teröristlerin, bölücülerin aklanma, paklanma, barınma, sığınma ve meydan okuma mekânı değildir, aksine hizmet eden kim varsa hasmımızdır, vatan hainidir!” şeklindeki sözünü hatırlayan MHP milletvekilleri, henüz Cumhur İttifakı’nı inandırıcı şekilde açıklayamamış iken, kuşkusuz ki “Seçim Beyannamesi”nde de de yer almayan bu çıkışı tabana anlatmakta güçlük çekiyorlardır.

Sonuç olarak Öcalan’ın TBMM’de konuşması mümkün değildir. Öte yandan Bahçeli’nin son konuşmalarında “cımbızla çekip kullanılabilecek” ifadelerin varlığı, her ne kadar sonraki grup konuşmalarında açıklamaya çalışsa da “manşetten okuma ve dinleme” özelliği dışına çıkamayan kamuoyunda, yeni Anayasa için zemin hazırlığı denilerek farklı algılandı. Zira yıllarca siyasi hayatımızda adeta beslenip büyütülen kutuplaşma, ihtilalin evlatlarını yemesine benzemeye, doğru söylemlere de kuşkuyla yaklaşılmasına sebep oldu.