hüseyin alemdar

Hüseyin ALEMDAR – 22 Ekim 2024

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) Elebaşı Fetullah Gülen öldü. Yaptıkları tarihe kara leke kazındı hesabı ise ahirete kaldı. Devlet içinde büyütülen o günün ve bugünün kemalist geçinen tayfasının gözde hocasıydı. Her dönem siyasetle ilişki kurmuş Erbakan ve Milli Görüş’ten ayrılan ılımlı İslamcı kimliğiyle askeri vesayet tarafından da beslendikçe beslenmişti. Akıl ve bilimi rehber edindiğini söyleyen Kemalistler motor fabrikası kuralım diyen profesör Erbakan’ın değil, ne dediği bile anlaşılmayan sümüklü bir Gülen’in peşine takılmıştı. Anadolu’daki anaları unutmuş, üniversitelerinde fikir üretilmeyen, kavga kıyamet olan bir rejimin amacı dinin yükselmesi değil, dindarların birbirleriyle çatışması ve güç merkezinin millete geçmemesiydi.

Biraz daha açayım ve örneklerle ilerleyeyim.

 

GÜLEN’İN 28 ŞUBAT’TAKİ ROLÜ

24 Aralık 1995 seçimlerde Refah Partisi birinci parti çıkmasına rağmen hükümeti kurmayı ancak 28 Haziran 1996’da başarabildi. Vesayet kılıcı başında sallanan REFAH-YOL hükümetine 28 Şubat günü “balans ayarı” çekildi. 1 yıl 2 gün süren hükümet 30 Haziran 1997’de dağıldı.  Bu süreçte gazete manşetlerini “asıl Müslüman” gizli öznesiyle Fetullah Gülen süslüyordu.

Gülen, Kanal D’de katıldığı programda Erbakan’ı eleştiriyor, Hürriyet Gazetesi’nde “Beceremediniz, artık bırakın” sözlerine imza atıyordu. Kemalistler de Gülen çetesine çanak tutuyordu sırf Milli Görüş hareketini yıprattığı için.

 

ÖNGÖRÜ DEĞİL, KATEGORİK KARŞITLIK!

Erbakan ve Gülen’in yıldızı hiç barışmadı. Erdoğan ise Gülen’in devletteki gücünün farkında olduğu için parti kurma aşamasında görüşünü aldı. Açık söylüyorum; FETÖ Paralel devlet değildi, devletin bir parçası, kendisiydi. Erdoğan iktidar olduğunda yasakları bir bir ortadan kaldırmaya başladı. Gülen ise öyle ya da böyle destek verdi. Kemalist çizginin temsilcileri ise kategorik olarak hem Erdoğan’a hem de Gülen’e cephe aldı. “Biz asılsız, bizim istemediğimiz bir şeyin bu ülkede olması mümkün değil” sözleriyle hafızalara kazınan Türkan Saylan Refah Partisi ve AK Parti’ye de FETÖ’ye de bu pencereden bakıyordu; “Laik-seküler-kemalist biz” ve “biz”den olmayanlar…

İlginizi çekebilir!  Türkiye, Azerbaycan ve Pakistan Üçlü İşbirliği ‘Eğitim, Kültür ve Turizm’

Gülen öldükten sonra “bakın cumhuriyet kadını Türkan Saylan Fetullah’ın iç yüzünü nasıl da görmüş” diye paylaşımlar görüyorum. Bu bir öngörü değil bal gibi de kategorik bir karşıtlığın göstergesi… Türkan Saylan’a “ışıklar içinde uyu” diyen bu tipler Kadir Mısıroğlu’na “fesli deli” derler. Ama hiç gündeme getirmezler Mısıroğlu’nun FETÖ tespitlerini. “Kadir Mısıroğlu diye bir adam vardı, Atatürk’e muhabbeti yoktu ama 1995 senesinde bangır bangır televizyonlarda bu Fetullah Gülen’in iç yüzünü anlatıyordu” demezler, diyemezler.

TAYYİP ERDOĞAN – FETULLAH GÜLEN İLİŞKİSİ

3 Kasım 2002’de sandıktan tek başına iktidar olarak çıkan AK Parti 19 Kasım’da ilk hükümetini kurduğunda lideri Recep Tayyip Erdoğan Meclis’e bile girememişti. 2002’den 2012’ye kadar resmen iktidar olan ama muktedir olamayan bir hükümetler silsilesi arka arkaya geldi. Bu süreçten sonra devlette üst görevde bulunan Fetullahçılar tasfiye edilmeye başlandı. 7 Şubat 2012’de MİT müsteşarı Hakan Fidan’ın ifadeye çağırılmasıyla FETÖ AK Parti’yi tasfiye edeceğinin sinyallerini verdi.

Ancak Erdoğan kararlı durdu. Çoğu zaman tek başına kalsa da kurulan tezgahı ilmek ilmek millete anlattı ve aradığı desteği hep sandıkta, milli iradede buldu.

 

“BİTSİN BU HASRET” MESELESİ

Erdoğan Haziran 2012’de Türkçe Olimpiyatları’nın kapanış töreninde “Kardeşlerim, gurbet hasrettir. Hasretin faturası çok ağırdır. Biz gurbette olup, şu vatan topraklarının hasreti içinde olanları aramızda görmek istiyoruz.” ifadeleriyle Fetullah Gülen’i Türkiye’ye çağırdı. Perde gerisinde yaşananların ortaya çıkmasıyla bunun bir meydan okuma olduğunun anlaşılması zaman aldı. O dönem Erdoğan’ın bu çağrısını en iyi yorumlayan isim ise dönemin CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ydu.

FETÖ’cü çıkan danışmanlarından aldığı brifing nedeniyle mıdır bilinmez Kılıçdaroğlu, “Türkiye’ye gelip gelmemek her yurttaşın kendi iradesine bağlıdır. Başbakan’ın sözleri aynı zamanda bir tehdit unsurdur. ‘Gelirsen, şimdilik izin veriyorum, geldiğinde de gereğini yaparım, istediğim zaman seni içeri atarım’. Bu anlam çıkar ortaya. Bunu da doğru bulmam” diyor. Erdoğan’ın bu çağrısını “özlem” diye yorumlayanlar Gülen’in hiçbir aykırı sebep yokken Türkiye’ye gelmemesini ve bu durumun Erdoğan’ın FETÖ’yle mücadelede elini güçlendirdiğini hesaba katmıyorlar. Zaten Türkiye’ye gelseydi Kılıçdaroğlu’nun dediğinden farklı bir şey gerçekleşmeyecekti.

İlginizi çekebilir!  Artificial Intelligence: Yapay zekâ, yapay istihbarat

 

EVVELA BUNLARI BİTİRMEK LAZIM!

FETÖ’nün 15 Temmuz 2016 gecesi kalkıştığı darbe girişimi milli irade tokadını yiyince Gülen televizyon televizyon gezip “darbeyi ben yapmadım” demekle meşgul olmaya başladı…

O yılın Aralık ayında Alman devlet kanalı ZDF’ye verdiği röportajda Gülen, Erdoğan için şunları söyledi: “Onunla çok sıkı münasebetim olduğu söylenemez. Parti kurmak istediği zaman yanıma geldi. ‘Erbakan’dan ayrılmak istiyorum’ dedi. ‘Hocayla vuruşmadan bu işi yapın’ dedim. ‘Türkiye’de askeri darbeler birbirini takip ediyor, onlarla iyi geçinirseniz bir şey yapabilirsiniz’ dedim. Asansörle aşağıya giderken ‘evvela bunların hakkından gelmek lazım’ diyor. Adımı bir kez andığını hatırlamıyorum.”

Evet… Günaydın sayın seyirciler!

 

ERDOĞAN 30 YILDIR FETÖ’YLE MÜCADELE EDİYOR

15 Temmuz gecesi “yiyin birbirinizi” diye şampanya patlatanlar, Erdoğan’ın nasıl bir mücadele verdiğini ve bu örgütü halk desteğiyle bir tek Erdoğan’ın yıkabileceğini iyi biliyorlardı aslında. Ancak yanılmış olmayı bir türlü yediremediler. “Bizden değil ama…” demeyi beceremediler. İlker Başbuğ gibi birkaç ‘yürekli’ isim hariç!

 

GÜLEN NEDEN İADE EDİLMEDİ?

15 Temmuz sonrası FETÖ elebaşı Gülen’in iadesi için ABD’ye koli koli dosyalar gönderildi. CIA maşasını elbette Türkiye’ye vermeyecekti ama merak ettiğim bir konu var.

Fetullah Gülen’in yeğeni Ebuseleme Gülen, geçtiğimiz haziran ayında 15 Temmuz darbe girişiminin kilit isimlerinden firari Adil Öksüz’ün darbe girişimini hazırlarken bizzat elebaşı Gülen ve diğer üst yöneticilerle irtibatta olduğunu söyledi. Bu itirafa mukabil iadeyi talep eden ilgili birimler ABD makamlarına yeni bir dosya sundu mu?

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.