haydar as çiftçi

Haydar AS – 19 Ekim 2024

 

İnsandan daha yüce varlık yoktur deriz fakat özellikle son günlerde yaşanan hadiselere bakınca insandan daha alçak bir mahlukat olmadığı gerçeğiyle karşılaşıyoruz hep beraber.

Narin kızımıza ve Sıla bebeğe aileleri tarafından yapılanların henüz etkisinden kurtulmadan “yenidoğan çetesi” haberiyle kanımız dondu bir anda.

Bunlara insan demek de yanlış olur aslında…

Çünkü bunları insan olmanın erdemini, ahlakını, merhametini ve ruhunu kaybetmiş yaratıklar olarak görmek daha doğru olur.

Hırs ile hazzı sapkın bedenlerinde kodlayan bu yaratıkların bünyesinde başka bir insani bulguya rastlamak imkansızdır.

Birkaç doktor ve işletmecinin kurmuş olduğu bu çete para hırsından dolayı sağlıklı bebekleri bile anlaştıkları hastanelerin yoğun bakımına sevk ederek devletten daha fazla para almak için kurulmuş. Fakat bu hırsları 12 bebeğin ölümüne neden olacak kadar da ileri gitmiş.

Devletin savcısını bile makamında tehdit edecek kadar ileri giden insanlıktan nasibini almamış bu yaratıkların bakalım ilerleyen günlerde daha ne tür tezgahları ortaya çıkacak.

İddianamede yer alan bilgiler ve göz göre göre bebekleri ölüme terk eden çete üyelerinin konuşmaları kan dondurucu nitelikte.

Üç kuruş daha fazla kazanmak için 12 bebek göz göre göre ölüme terk edilmiş resmen.

Bu insanlık fukaraları bir kişi, iki kişi, beş kişi değil doktorundan hemşiresine, hasta bakıcısından ambulans şoförüne, hastane sahibinden muhasebeciye kadar tam tamına 21 kişi.

Hepsinin ortak yanı parayı her şeyden daha önemli görmeleri.

Hepsinin ortak yanı hırslarına yenik düşmeleri.

Bizler belki de buz dağının görünen yüzünü fark ettik, ya görünmeyen kısmı…

Onlarca, yüzlerce, binlerce bebek belki de benzer yöntemlerle gözü dönmüş caniler tarafından ölüme itilmiştir.

Sadece bebekler mi elbette değil!

Görevini layıkıyla yapan hekimleri tenzih ederek söylüyorum…

Artık toplum olarak her hangi bir hastalıkta hekim kararlarını tartışır duruma geldik.

Hastanın mali gücüne göre gereksiz operasyonlarla daha fazla kazanç elde etmek isteyen doktorları sık sık eşimizden dostumuzdan duyarız.

Sağlığımızı korumakla görevli bu insanlara güvenmeyeceğiz de kime güveneceğiz ?

İddialar doğruysa eğer sadece İstanbul’da 19 özel hastane ve sağlık kuruluşunun bu suça karıştığı söylenmektedir.

Haksız kazanç sağlayarak sağlığımızı tehdit eden gıda ürünleri, içecekler, temizlik malzemeleri gibi ürünlerle ağzımızın tadı kaçmışken, canımızı emanet ettiğimiz bir takım sağlık kuruluşlarının sağlığımızı bozmaları artık tuzun koktuğunun habercisi gibi adeta.

Toplum olarak neredeyse her konuda bataklıkta mücadele veriyoruz.

Ne oluyor bize? Nerede o erdemli ve onurlu milletimiz!