fatih ünlü kpk

Fatih ÜNLÜ – 08 Ekim 2024

İsrail Gazze’den sonra Lübnan’a da saldırdı. Son bir haftadır Beyrut’un bazı semtlerini yoğun bir şekilde bombalıyor, Lübnan’a girmeye çalışırken de  Hizbullah’la yoğun çatışıyor.

İsrail yönetiminin sürekli yeni cepheler açması, bölgeyi bir ateş çemberine çevirmesi, sivilleri  hedef alması, tedarik zincirine sızıp onu bir savaşta bir araç haline getirmesi akl-ı selim sahibi hemen hemen herkesin tepkisini çekiyor.

Bu kadar ölçüsüzlüğün ölçülü sonuçlar doğurmasını beklemek bir hayal olur. Tüm bunların hangi dengesizliklere sebep olabileceğini şimdiden tahmin bile edemeyiz.

İsrail yönetimi haddini aşmaya devam ederse, bu kadar mazlumu katletmenin, bu kadar sivili yerinden yurdundan etmenin ve yeryüzündeki milyarlarca insanı huzursuz etmenin maddi – manevi bedelleriyle mutlaka yüzleşecektir.

Bunun işaretleri de var ama asıl çok daha derin tepkiler söz konusu. Şu anki olanlar buzdağının görünen kısmı gibi….

İsrail tarihinde ilk kez uzak ülkelerden yoğun füze saldırılarına muhatap oluyor. Zaten Husiler ara ara İsrail’e füze gönderiyorlardı. Şimdi İran da -işi çok büyütmek istememesine rağmen- geçtiğimiz hafta da İsrail balistik füzeler de dahil birçok füze fırlattı. Bunların bir kısmı da demir kubbeyi geçti ve bazı hedefleri vurdu.

İran iş büyürse çok daha fazla füze gönderebileceğinin mesajını da verdi.  Zaten bu noktada, Hamas lideri kendi başkentinde öldürülmüşken, Hizbullah gibi hamisi olduğu yapılara liderlerinin öldürülmesi de dahil ağır darbeler indirilirken vs… İran’ın sessiz kalmaya devam etmesi artık inandırıcılığına ciddi zararlar verirdi.

İsrail İran’ın gönderdiği füzelerden Nevatim Hava Üssü ve Tel Nof Hava Üssü’nün etkilendiğini kabul etti. İran şimdilik füzeleri çok yoğun patlayıcılarla göndermiyor. Ama burada bazı yorumcuların da dediği gibi ciddi bir mesaj da veriyor. “Ben istersem sana daha büyük zararlar da verebilirim.”

İsrail de İran’a bir karşılık verme hesapları yapıyor ve  harekat için de destekçisi ülkelerden yardım istiyor. İsrail bu füze saldırısının altında kalırsa, karizmasına zarar geleceğinin farkında. Ama bunu tek başına değil destekle yapmak istiyor.

Destek alamazsa, İsrail İran’a karşı yüzünü kurtaracak bir saldırıyla yetinirdi. İsrail’in Batı’dan destek almama ihtimali şu anda ne yazık ki çok çok zayıf ama bu bizce çekincesiz bir destek te olmayacaktır. Yönetimler bir süre daha İsrail’i desteklemeye mecbur bırakılabilirler, o ayrı.

İsrail yönetimi tam veya yoğun bir destek alırsa, işi büyütme ihtimalleri yüksek.  Hep belirttiğimiz gibi İsrail, nükleer güç sahibi bir İran’dan ve zaman içerisinde farklı bir liderliğin güç kazanması ihtimalinden çok çekiniyor. Aslında şimdi de belirli ölçüde çekiniyor ama bu dürtüsü çok güçlü olduğu için işi ABD’ye ve diğerlerine havale edebilirse, İran’la çatışmayı büyütmek te istiyor.

Bu çerçevede, yazımıza 25 Eylül’de CNN News’de yer alan Nadin İbrahim’in analizinin başlığıyla devam edelim:

“Hezbollah is not Hamas. Can Israel afford another all-out war?”

“Hizbullah Hamas değil. İsrail yeni bir topyekun savaşa güç yetirebilir mi?”

Bu sorunun orta ve uzun vadedeki cevabı aslında basit: İsrail veya herhangi bir başka güç böylesi bir savaşa nihayetinde asla güç yetiremez. Çünkü bu haksız  bir savaş. Kısa vadede ise ne olur, her birlikte göreceğiz. Şimdilik bazı gözlemlerimizi arz etmekle yetinelim:

Hizbullah Hamas’tan çok daha geniş imkanlara sahip. Ardı ardına yedikleri moral darbeleri belki güçlerini biraz kırdı ama bunun keskin intikam hislerine  dönüşmesi de ihtimal dahilinde. Hizbullah’ı -İsrail’in Gazze’de Hamas’a yapmaya çalışıldığı gibi- izole  bırakmak ta çok zor. Bu Hizbullah’ın bir avantajı.

Hizbullah yakın geçmişte müteaddit defalar İsrail’e çok önemli darbeler vurabilmiş bir yapı.  Son dönemde ağır darbeler yese bile, şimdi de İsrail’e  ciddi darbeler vuramayacağını kimse söyleyemez. Hizbullah yardıma ulaşabildiği ölçüde İsrail’in işi de o ölçüde zorlaşacaktır ama İsrail’in Lübnan’ın kırılgan yönlerine oynama ihtimalinin olduğunu da bazı gözlemciler dile getiriyorlar.

Diğer yandan, bölge ülkeleri de durdurulmazsa İsrail’in kendisinin gönüllü durmayacağının farkındalar. O yüzden burada daha sıkı durma ihtimalleri yüksek.

İbrahim Nadin’in analizinde belirtilen önemli bir husus var. İsrail ekonomisi 7 Ekim’den hemen sonraki dönemde yüzde 4.1 gibi hızlı bir küçülme yaşamış, daha sonra 2024’ün ilk altı ayında da bu küçülme daha yavaş bir tempoda devam etmiş. Yani, başta ABD olmak üzere bazı Batı ülkelerinin yoğun mühimmat desteği ve diğer yardımları olmasa ve savaş masraflarını İsrail kendi imkanlarıyla karşılamak zorunda kalsa, İsrail ekonomisinin buna uzun süre dayanamayacağı çok çok açık. Fakat…

Fakat ne yazık ki özellikle ABD’den bu yardımlar düzenli geliyor. Yardımlar geliyor ama İsrail savaşı genişlettikçe, “müttefiki” olan birçok Batı ülkesindeki halklar nezdinde İsrail daha yoğun bir şekilde yıpranmaya da devam ediyor. İsrail yaptığı katliamlardan dolayı dünya kamuoyunda son dönemde sürekli yıpranıyor, bunu biliyoruz. Ama İsrail’in başlattığı savaşların finansmanıyla ilgili haberlere yapılan okuyucu yorumları başka bir yıpranmanın da ipuçlarını veriyor:

“The Week”te ve “Yahoo News”te yayınlanmış bir haber var:

“Can Israel fund a war on two fronts?”

“İsrail iki cephede bir savaşı finanse edebilir mi?

Bu haberi yorumlayan okuyuculardan bir kısmı sorunun asıl ABD ve Birleşik Krallığın  İsrail’in bu savaşlarını finanse etmeye devam edip edemeyeceği şeklinde sorulması gerektiğini belirtiyorlar ve vergi mükelleflerinin ödediği paralarla İsrail’e yapılan düzenli yardımları eleştiriyorlar…

Benzer haberlere yapılan yorumlarda  da okuyucular, ABD’nin bütçe açığına ve orada son dönemlerde gıda fiyatlarında yaşanan çok yüksek artışlara da  dikkat çekiyorlar.

Bu konudaki analizimize müsaadenizle bir sonraki yazımızda devam edelim.

Allah’a emanet olun.