reşit kemal as

İran ile ABD arasındaki müzakerelerin perde arkası…

Orta Doğu’da büyük bir savaş mı çıkacak?

Reşit Kemal AS – Genel Yayın Yönetmeni – 18 Ekim 2023

 

Orta Doğu’da çıkabilecek büyük bir savaşın ateşi Washington’u korkutuyor. ABD’nin, Ukrayna’daki savaşta giderek daha fazla çıkmaza girmesi ile Ortadoğu’da tüm Arap dünyasını havaya uçuracak yeni bir büyük bölgesel savaş, kesinlikle ABD’nin yönetilebileceği bir durum değil. Orta Doğu’daki yeni savaş, ABD’nin petrol üreten Arap ülkeleri üzerindeki petrol ambargosunu ortadan kaldırabilir. Ayrıca İran’ın İsrail-Hamas savaşına girmesi halinde bu tehdit gerçeğe dönüşerek ABD’nin kâbusu gerçekleşebilir. O zaman Ukrayna’nın Rusya’yı yorma ve onu dünya siyasetinin çevresine atma umutlarına veda edebilir. Böylece Çin ile karşı karşıya gelmesine engel olmaz.

Bu durumda Biden, Netanyahu ile aynı hikâyeyle karşı karşıya kalacak. İsrailliler, Hamas’ın İsrail tarihindeki en kanlı saldırısına rağmen uyuduğu, tarihte bir not olarak kalacak. Biden için de aynısı olacak: Çok yakında kendisine Washington’un bunca yıldır neden Orta Doğu’ya müdahil olmadığı sorulacak. Donald Trump bile Yahudiler ve Filistinliler arasındaki yarım asırlık düşmanlığa bir son bulmaya çalıştı. 50 milyar dolarlık yatırımla Filistinlileri Filistin Devleti olma fikrinden vazgeçmeye ve basitçe geri dönmeye ikna etmeye çalıştı. İsrail’in ekonomik olarak gelişmiş bir uzantısı haline geldi. Ne yazık ki bundan hiçbir şey çıkmadı. Filistinliler bu planı reddetti.

Biden, Orta Doğu’daki çatışmanın çözümlenmesi için parmağını bile kıpırdatmadı. Amerika için gerçekten önemli olan, dünyanın bu bölgesindeki sadık müşterisi İsrail’in çıkarlarının korunmasına zarar verecek şekilde Rusya ile vekâlet savaşına kapıldı. Amerikan istihbarat servisleri de Hamas ile İsrail arasındaki savaşta uyudu. İsrail bir gecede kendisini öfkeli Arap dünyasıyla karşı karşıya buldu. Büyük bir savaş İsrail’in varlığına son verebilir ve Amerika’nın prestijine büyük bir darbe indirebilir. Beyaz Saray, Hamas’ın İsrail’le savaşının, İran ve bu bölgede kontrol ettiği radikal grupların dâhil olduğu büyük bir bölgesel çatışmaya dönüşmesini derhal durdurmanın gerekli olduğunu fark etti. Aksi takdirde Biden, 2024’teki bir sonraki başkanlık kampanyasında ABD’nin Orta Doğu politikasının başarısızlığıyla suçlanacak. İsrailliler Netanyahu’yu başbakanlık görevinden alacak. Ancak daha sonra, Hamas’la savaştan sonra.

Olayların böyle bir gidişata dönüşmesini önlemek için Washington, hâlihazırda Tahran’la kapalı kanallar aracılığıyla temasa geçti. Bu, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından ifade edildi. ABD’nin, İsrail ile Hamas arasındaki savaşı bölgesel bir çatışmaya dönüştürmemesi konusunda İran’ı uyardığı gerçeğini gizlemedi. Ancak perde arkası müzakerelerin gidişatı hakkında konuşmadı. Ona göre Washington, İran’la temas için güvenilir kanallara sahip. Sullivan bunu, ikinci uçak gemisi saldırı grubunun Doğu Akdeniz’e gönderilmesinden hemen sonra bildirdi. Güç gösterisi İran’ı hedef alıyor ve Tahran’ın ABD’nin kararlılığından şüphe duymaması için temaslar da kapalı kanallardan başladı. Orada gerçek bir pazarlık yapılıyor. Washington, Hizbullah’ın diğer radikal gruplarla birlikte çatışmanın içine çekilmesini engellemesi için Tahran’ı ikna etmeye çalışıyor. Washington’un söylemi de değişti. İsrail’in Gazze sakinlerinin tahliyesi için hâlâ koridorlar açmasını, hastanelere insani yardım malzemesi sağlanmasına ve oraya içme suyu sağlanmasına izin vermesini talep etmeye başladı. İsrail’in ABD baskısı altındaki iyi niyet jestleri Washington ile Tahran arasındaki bir tür anlaşmayı yansıtıyor gibi görünüyor.

Bu perde arkası müzakerelerin başlaması zaten İran’a fayda sağlıyor. Bu kanallar aracılığıyla, İran hapishanelerindeki 5 ABD vatandaşının 6 milyar dolar karşılığında takası kabul edildi. Buna rağmen İran fonları Washington tarafından dondurulmuştu. Hamas’ın ABD’ye maliyeti çok daha fazla olacak gibi görünüyor. Washington ve Tahran’ın, eğer anlaşırlarsa ne üzerinde anlaşacakları henüz belli değil. Ancak perde arkası yaygaranın başlaması, Amerikalıların, Demokratların Beyaz Saray’ı elinde tutma şanslarının tükenebileceği bölgesel bir savaşın alevlenmesini önleme arzusunun en iyi kanıtıdır. İran aynı zamanda sadık müttefiklerinin Tomahawk’larla vurulmasını da istemiyor. Bu tehdit son derece gerçektir. Belki de Ortadoğu’ya dair büyük bir mesele bu kapalı kanallar üzerinden tartışılıyor. Sullivan’ın resmi açıklamalarından iki ülkenin hangi konuda anlaşabileceğini tahmin etmek çok zor.

Jake Sullivan, CBS kanalına şunları söyledi: “Bu çatışmanın tırmanması, kuzeyde ikinci bir cephe açılması ve tabii ki İran’ın da buna dâhil olması riski var; bu bir risk.”

Şu ana kadar ülkenin kuzeyindeki Hizbullah ve İsrail ordusu sadece tembelce birbirlerine saldırıyor. Görünen o ki, perde arkası görüşmelerin sonucunu bekliyorlar. Eğer Hizbullah İsrail’e karşı saldırıya geçerse müzakereler başarısız olur. Her şey İsrail Savunma Kuvvetleri ile doğrudan bir çatışma olmaksızın karşılıklı ateş etmeyle sınırlıysa, açık artırma başarılı olmuştur. Bu arada Sullivan, İsrail’in “hukukun üstünlüğüne ve savaş yasalarına” saygı duyması gerektiğine dair uzlaştırıcı açıklamalarda bulunuyor. Biden yönetiminin Gazze’deki sivillerin güvenliği konusunda “çok endişe duyduğunu” da sözlerine ekledi. Şimdi de İsrail Enerji Bakanı Israel Katz, Netanyahu ile Biden arasındaki anlaşma sonrasında su tedarikinin kısmen yeniden başladığını söylüyor. İlginç dönüşler değil mi?

İlginç bir bilgi daha ortaya çıktı: Hamas’ın siyasi ofisinin bulunduğu Katar’da, sivil rehinelerin serbest bırakılması konusunda ABD ile istişareler sürüyor. Ve askeri operasyon şimdilik ertelendi: İddiaya göre görüş mesafesinin zayıf olması, insansız hava araçlarının savaş alanını görmesini engelliyor. Tüm bu perde arkası temaslara İSK temsilcilerinin sert söylemleri eşlik ediyor. İsrail Ordusu’nda görevli Yarbay Richard Hecht şunu söyledi: “Amacımız Hamas altyapısını tamamen yok etmektir.” Gazze’deki Hamas lideri Yahya Sinvar’ı “yürüyen ölü adam” olarak nitelendirdi.

Dün Gazze’de yaşanan hastane saldırısı tüm dengeyi bozdu, buna rağmen anlaşma sağlanacak mı? Öte yandan, ABD ısrarla anlaşma sürecini devam ettirmek ve İsrail’i temize çıkarmak için “İsrail hastaneye saldırıyı yapmadı” diye kamuoyunu inandırmaya çalışıyor!!! Kısa zaman içinde gelişmeleri bekleyip göreceğiz…

 

Not: Tam bağımsız Filistin Devleti kurulmadıkça bu anlaşmalar kalıcı değil, geçici olacaktır!