Mirasyediler ve Ağır Fatura

yusuf alabarda

Yusuf ALABARDA – 25 Eylül 2024

 

Şu sıralar koca şehirlerin başındaki seçilmişler hovarda evladın baba malını yemesi gibi, nice zorluklarla iki yakası bir araya getirilmiş şehirlerin mirasını yemekle meşguller. İki yakası bir araya gelmiş dedimse yapacak iş yok demedim elbette ya da Ak Partili belediyelerin geçen süre içinde her şeyi dört maşı mamur bir halde ele aldıklarını da söylemedim.

Fakat son 30 sene içerisinde 81 vilayet ve 800 ilçenin doğalgaz hizmeti ile buluşturulmasından, ileri derece biyolojik arıtma tesislerinin inşasına, raylı sistemlerin şehir içi trafiğine sunduğu katkıdan içme suyu kapsamında su havzaları arasında su transferlerinin yapılmasına varana kadar hepimizin hayatında müspet katkıları olan birçok projeyle tanıştık.

Bunun yanında rezerv konut alanı müsait olmayan İstanbul gibi kentleri istisna kapsamına alırsak, dikey mimari gibi göze son derece çirkin gözüken mimariye de tanıklık ettik bu son 30 sene içerisinde.

Bugün gelinen noktada İstanbul ve Ankara adeta gözümüzün önünde tel tel dökülüyor. Bu şehirler metropol şehirler olduğu için bugün yapmadığımız 1liralık yatırımın oluşturduğu sorunlarla baş edebilmek için, beş yıl sonra 10 liralık yatırım yapmak zorunda kalacağız.

Bugün ister gecekondu alanlarının dönüştürülmesi kapsamında olsun, ister depreme dayanıksız alanların dönüştürülmesi kapsamında olsun devletin katlandığı maliyetler işte tam bu noktaya en güzel örnek.

Zamanında yapılmayan yatırımın bugünkü maliyeti

O zamanlar şehirlerin tamamı depreme dayanıksız konutlar ile doldurulurken ya da kamu arazileri gecekondular tarafından işgal edilirken, devlet olarak arz talep dengesi doğrultusunda alt yapı hizmetlerini getirip planlayamadığınız ve imara açamadığınız şehirler bugün sizlerden adeta intikam alıyor.

Karşımıza çıkan külfet sadece maddi bir külfet olsa bir dereceye kadar bu telafi de edilebilirdi, çarpık şehirleşme karşımıza sağlık, aile sorunları, güvenlik gibi sayısız sorunlar da çıkartıyor. Şehir eşkıyalarının ortaya çıkması, sentetik hapların varoşlarda peynir ekmek gibi satılır hale gelmesi hep bu çarpık şehirleşmenin bir sonucu.

Sadece Ağustos ayı içerisinde trafiğe 211 bin araç çıktı. 2002 yılında trafiğe kayıtlı araç sayısı beş milyonken şimdi bu rakam 30 milyonun üzerine çıktı. 2030’lu yıllarda 40-50 milyon arasında trafiğe kayıtlı araç olacağı tahmin ediliyor. Bu araçların her geçen yıl artacak şekilde elektrikli araçlar olacağı da artık herkesin malumu.

O zaman şehirlerde otopark sorunu ve yeni ulaşım ağlarına dair İstanbul ve Ankara gibi şehirlerimizde ne gibi tedbirler alınıyor?

Metrobüs ile raylı taşımacılıkta ne kadar kilometre ilave yapıldı?

Toplu taşımacılığın kalitesi hangi oranlarda arttırıldı ve böylece insanlar konforlu bir şekilde seyahat edebileceğine ikna edildi?

Kayıp kaçak su oranları son altı yılda hangi noktadan nereye geldi?

Gelecek yıllarda ortaya çıkması muhtemel kuraklığa karşı ne kadar alan kurakçıl iklim peyzajı ile donatıldı?

Su tasarrufuna dair kaç aileye ulaşıldı?

Tüm bu soruların cevabı koca bir hiçten ibaret zira her iki şehrin belediye başkanı da şu sıralar beş senedir dinmeyen Cumhurbaşkanlığı için tüm mesailerini harcamakla meşguller.

Son 20 sene içinde öyle çok iş yapıldı ki tüm bu vurdum duymazlığa rağmen hala hiçbir şehrimizde bir içme suyu sorunu yaşanmıyor, 30 milyona ulaşmış araç sayısına rağmen şehirlerarası yolculuklarda hiçbir izdiham yaşanmıyor, 100 bine yakın sayıda elektrikli araç piyasaya çıktığı halde şehirlerde bir elektrik şebekesi sorunu oluşmuyor.

O zaman yerel yönetimler, oluşturulmuş bu mirasın üzerine hovarda bir evlat gibi oturup keyfini sürmek yerine şehirlerimizi 2050’li yıllara hazırlamanın terini dökmeliler. Bunu başarıyla yerine getirdiklerinde endişe etmelerine gerek yok zaten millet onları tutup hak ettikleri makamlara getirecektir.

Elbette burada vatandaşımıza da büyük işler düşüyor, testiyi dolduran ile içini boşaltanı ayırt edemeyecek kadar kör siyasi taassuba kendimizi kaptırırsak, bu coğrafyada ayakta kalabilmenin faturası hem bizlere hem de evlatlarımıza çıkacaktır.

Yusuf ALABARDA – 25 Eylül 2024

 

Şu sıralar koca şehirlerin başındaki seçilmişler hovarda evladın baba malını yemesi gibi, nice zorluklarla iki yakası bir araya getirilmiş şehirlerin mirasını yemekle meşguller. İki yakası bir araya gelmiş dedimse yapacak iş yok demedim elbette ya da Ak Partili belediyelerin geçen süre içinde her şeyi dört maşı mamur bir halde ele aldıklarını da söylemedim.

Fakat son 30 sene içerisinde 81 vilayet ve 800 ilçenin doğalgaz hizmeti ile buluşturulmasından, ileri derece biyolojik arıtma tesislerinin inşasına, raylı sistemlerin şehir içi trafiğine sunduğu katkıdan içme suyu kapsamında su havzaları arasında su transferlerinin yapılmasına varana kadar hepimizin hayatında müspet katkıları olan birçok projeyle tanıştık.

Bunun yanında rezerv konut alanı müsait olmayan İstanbul gibi kentleri istisna kapsamına alırsak, dikey mimari gibi göze son derece çirkin gözüken mimariye de tanıklık ettik bu son 30 sene içerisinde.

Bugün gelinen noktada İstanbul ve Ankara adeta gözümüzün önünde tel tel dökülüyor. Bu şehirler metropol şehirler olduğu için bugün yapmadığımız 1liralık yatırımın oluşturduğu sorunlarla baş edebilmek için, beş yıl sonra 10 liralık yatırım yapmak zorunda kalacağız.

Bugün ister gecekondu alanlarının dönüştürülmesi kapsamında olsun, ister depreme dayanıksız alanların dönüştürülmesi kapsamında olsun devletin katlandığı maliyetler işte tam bu noktaya en güzel örnek.

Zamanında yapılmayan yatırımın bugünkü maliyeti

O zamanlar şehirlerin tamamı depreme dayanıksız konutlar ile doldurulurken ya da kamu arazileri gecekondular tarafından işgal edilirken, devlet olarak arz talep dengesi doğrultusunda alt yapı hizmetlerini getirip planlayamadığınız ve imara açamadığınız şehirler bugün sizlerden adeta intikam alıyor.

Karşımıza çıkan külfet sadece maddi bir külfet olsa bir dereceye kadar bu telafi de edilebilirdi, çarpık şehirleşme karşımıza sağlık, aile sorunları, güvenlik gibi sayısız sorunlar da çıkartıyor. Şehir eşkıyalarının ortaya çıkması, sentetik hapların varoşlarda peynir ekmek gibi satılır hale gelmesi hep bu çarpık şehirleşmenin bir sonucu.

Sadece Ağustos ayı içerisinde trafiğe 211 bin araç çıktı. 2002 yılında trafiğe kayıtlı araç sayısı beş milyonken şimdi bu rakam 30 milyonun üzerine çıktı. 2030’lu yıllarda 40-50 milyon arasında trafiğe kayıtlı araç olacağı tahmin ediliyor. Bu araçların her geçen yıl artacak şekilde elektrikli araçlar olacağı da artık herkesin malumu.

O zaman şehirlerde otopark sorunu ve yeni ulaşım ağlarına dair İstanbul ve Ankara gibi şehirlerimizde ne gibi tedbirler alınıyor?

Metrobüs ile raylı taşımacılıkta ne kadar kilometre ilave yapıldı?

Toplu taşımacılığın kalitesi hangi oranlarda arttırıldı ve böylece insanlar konforlu bir şekilde seyahat edebileceğine ikna edildi?

Kayıp kaçak su oranları son altı yılda hangi noktadan nereye geldi?

Gelecek yıllarda ortaya çıkması muhtemel kuraklığa karşı ne kadar alan kurakçıl iklim peyzajı ile donatıldı?

Su tasarrufuna dair kaç aileye ulaşıldı?

Tüm bu soruların cevabı koca bir hiçten ibaret zira her iki şehrin belediye başkanı da şu sıralar beş senedir dinmeyen Cumhurbaşkanlığı için tüm mesailerini harcamakla meşguller.

Son 20 sene içinde öyle çok iş yapıldı ki tüm bu vurdum duymazlığa rağmen hala hiçbir şehrimizde bir içme suyu sorunu yaşanmıyor, 30 milyona ulaşmış araç sayısına rağmen şehirlerarası yolculuklarda hiçbir izdiham yaşanmıyor, 100 bine yakın sayıda elektrikli araç piyasaya çıktığı halde şehirlerde bir elektrik şebekesi sorunu oluşmuyor.

O zaman yerel yönetimler, oluşturulmuş bu mirasın üzerine hovarda bir evlat gibi oturup keyfini sürmek yerine şehirlerimizi 2050’li yıllara hazırlamanın terini dökmeliler. Bunu başarıyla yerine getirdiklerinde endişe etmelerine gerek yok zaten millet onları tutup hak ettikleri makamlara getirecektir.

Elbette burada vatandaşımıza da büyük işler düşüyor, testiyi dolduran ile içini boşaltanı ayırt edemeyecek kadar kör siyasi taassuba kendimizi kaptırırsak, bu coğrafyada ayakta kalabilmenin faturası hem bizlere hem de evlatlarımıza çıkacaktır.

En Çok Okunanlar!